BEN İŞİNİZE YARAMAM PAŞAM!

Önce alındığım bir hususu dile getireyim:


Niçin ‘birinci öncelikli’ değil, ‘ikinci öncelikli’ değil de, ‘diğer yazarlar’ arasında mütalaa olunuyorum? Bu öncelikler neye göre belirleniyor? Kilo, yaş, hacim, fiziksel durum mu? Okunurluk oranı mı? Görünürlük mü? Görünürlük geçerli kıstassa, neredeyse her televizyon programında karşımıza çıkan, neredeyse her gazeteye röportaj veren ismi lazım gelmez abla niçin hiçbir kategoride yer almıyor? Sizi üzmediği, hiçbir darbe ve muhtıraya ‘cepheden’ karşı çıkmadığı, hep anlayan ve kollayan bir yazarlık tutumunu benimsediği için mi? Peki, hep anlayan ve kollayan yazarlar niçin listede? Eski bir müntesip olan Kemal Yavuz’un hangi tehlikeli faaliyetini saptadınız? Mehmet Ali Kışlalı, Mine G. Kırıkkanat, Emin Çölaşan, Oktay Ekşi, Tufan Türenç, Ertuğrul Özkök, Bekir Coşkun, Ruhat Mengi, Süheyl Batum, Hayrullah Mahmud, Tuncay Özkan... Bu isimleri niçin fişlediniz? Demek ki ‘üzmemek’ geçerli kıstas değilmiş. Kötü haberi (belki de iyi haberi), Nokta dergisinden almıştım aslında... Hani ‘ikinci andıç vakası’ olarak bilinen olayı patlatan ve nezdinizde iyice sevimsiz duruma düşen dergi. Derginin iddiasına göre, ‘izlemeye alınan gazeteciler’ arasındaymışım. Dolayısıyla, Ergenekon davasının ek klasörleri arasında (‘fişlenmiş gazeteciler’ listesinde) adımı görünce şaşırmadım. Sadece üzüldüm... Bir de, ‘yerimi’ beğenmedim. Bir değerli komutan, yazdıklarımıza, yediğimize içtiğimize, hal ve hareketlerimize bakarak, not veriyormuş... Bunu da, başka değerli komutanlarla paylaşıyormuş. Böyle böyle pek çok gazeteciye not vermişler. Daha doğrusu fişlemişler. İşbu fişleme belgesi, elan sanık durumunda olan bu ‘başka değerli komutanlar’dan birinin evinde ele geçirilmiş ve Ergenekon iddianamesinin ek klasörleri arasına girmiş. Milliyet refikimiz de oradan çıkarıp haberleştirmiş. Çok iyi bir iş yapmış. Böylece herkes yerini ve haddini bilsin. Ben, söylemesi ayıptır, daha çok notumu merak ediyorum. Herhalde ‘zayıf’tır... Evet, ‘birinci ve ikinci öncelikli’ değilim, kafadan tehlike arz etmiyorum, ‘diğerleri’ arasında mütalaa olunduğuma göre muhtemelen ‘kurul kararı’na açık bir görüntü de sergiliyorum ama, ‘iyi’ yahut ‘orta’ almam mümkün değil. Mutlaka ‘zayıf’ almışımdır. Bu kafayla, bu fena halde ‘ikinci cumhuriyetçilik’ düşünce yapısıyla alabileceğim en yüksek not ne olabilir ki? Mümkün olsa da, değerli komutanla ‘iyi not’ meselesini tartışsak... Nedir iyi not? Daha önce de sormuş ve tabii ki yanıt alamamıştım: Ne yaptığınızda ya da ne tür bir davranış sergilediğinizde ‘makbul ve muteber gazeteciler’ arasında yer almaya hak kazanıyorsunuz? Fatih Çekirge gibi olmak mı gerekiyor? Hep ‘anlayan’ ve ‘kollayan’ yazılar yazmak, bazı darbeleri ‘iyi’ kategorisinde görmek mi? Nedir? İyi de, biricik görevi haber vermek ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek olan bir gazeteci, niçin ‘iyi not’ uğruna hep anlayan ve kollayan yazılar yazsın, yazmak zorunda kalsın? Mesele buysa, benden ‘iyi gazeteci’ çıkmaz. Ben bu kadarım. Dolayısıyla, izlemeye alıp bir de not verme zahmetine girmenize ve fiş harcamanıza gerek yok. Değmem...
<< Önceki Haber BEN İŞİNİZE YARAMAM PAŞAM! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER