Güzel ahlâk, incelik ister


Canım çok sıkıldığı zaman, bir iç muhasebe yaparım; "Nefsime mi, ruhuma mı (kalbime mi?) ağır geliyor?" diye. Bunu anlamanın çeşitli yolları var. Mesela bir dostuma yakınıma gücenmişsem, şöyle hayal ederim: Karşıma alsam, aykırı davranışını sertçe ve etraflıca söylesem, rahatlar mıyım, böyle bir arzu var mı içimde? Yok. Bunu yapmam, ayrıca bir ağırlık getirir üstüme. Dargınlıklar uzun sürmeyebilir, sürmemesi de gerekir, mâlumdur. Ama gücenme duygularına hükmedemezsiniz. Gücenme duygusu bir sevgi yaralanması gibidir. Nefs ile ilgili değil bu. Lisedeyken bir apandisit ameliyatı olmuştum. Biraz ağırca geçmişti, 10 günden fazla kalmıştım hastanede... Yanımdaki yatakta yaşlı sakallı bir amca vardı. Bazı gençler onun yanına gelip onunla eğleniyorlar, müstehcene yakın sözler söyletiyorlardı ve ben bu duruma çok üzülüyordum. Dayanamadık bir uyarıda bulunmak istedim: "Sakalın var, yaşın var, ben üzülüyorum bu duruma" dedim. Sen misin diyen! Belki bir saat bağırıp çağırdı bana. Sağıma döndüm, elimi başımın altına koydum ve sustum. Daha sonra bütün koğuş tebrik etti "sen ne sabırlı bir gençmişsin" diye. Sustum, çünkü kaabil-i hitap değildi. Onun konuşmaları belli, benim söylediğim belli. Söze yer kalmamış. Üstelik babam yaşında ve zaten ameliyatlıyım, ağrılarım var. Sustum ve onun söylediklerini duymadım bile. Tedirgin dahi olmadım. O uyarımın duyarlılık sebebi de sakallı oluşuydu, o haliyle eğlencelik olması bana dokunmuştu... Karışmazdım yoksa. Bölüm başkanı olan doçent tanıdığımızdı, "İstersen onun istersen senin yerini değiştirelim" dedi, kabul etmedim. Ruhumla kalbimle ilgili bir şey yoktu ki, nefsimi de düşünecek halde değildim. Yok saydım onu. Ama o alaylık eğlence çirkinlikleri de bitti. Birkaç gün daha kalmam tavsiye ediliyordu, sorumluluk imzasını atıp taburcu oldum... 1961'in Kasım'ıydı. İnfazlar yapılmış, içim yanardağ gibi; zihnim ruhum dopdolu. Geceleri herkes uyuyor, ben Vatan Caddesi'ne doğru bakıyorum, sonra yatağıma gelip bir şeyler yazıyorum... Kendinde olmayan birini kafama takacak kadar akılsız mıyım? Ama ziyaretime biri gelmedi, "Acaba haberi mi olmadı?" sorusunun çengeli kafama takılıydı. Kabulünü mümkün görmediğim bir isteğini yerine getirememiştim. Hani "gücenmene gücendim" denir ya. O duygu içimi yokluyordu. Ben acı çekerek bir doğruyu uygulamak zorunda kalıyorum, sen güceniyorsun. İşte o zaman ben de senin gücenmene gücenirim. Bunun nefsle yakından uzaktan hiçbir ilgisi yok. Sonradan öğrendim ki, duymamış, bilmiyormuş. Bilseydi şartları ne olursa olsun gelirdi. Çok yıl geçti aradan; inşaallah ahirette yine görüşürüz. "Dikkat" ve "rikkat" kelimelerini birlikte çok kullanırım. Dostluk ve sevgi, dikkat ve rikkat ister. Rikkat benim lugatimde "derûnî dikkat" anlamına gelir. Bunsuz gerçek dostluk ve sevgi olmaz. O dostumun isteğini "gücenme ve gücendirilme" korkusu sebebiyle anlamazlıktan gelmiştim. Yıllar sonra anladım ki, anlamazlıktan gelip gelmediğimi tam çıkaramamış. Bu benim elde etmek istediğim sonuçtu, demek ki başarılı olmuşum. Anladım, fakat anlamadığımdan da anlamazlıktan gelip gelmediğimden de emin olmamasını istedim. Bir "acaba?" kalsın içinde; gün olur hayat o "acaba?"ya ruhî bir değerlendirme ışığı düşürür. Amacım bazı incelikleri biraz anlatabilmek. Müphemiyet burada caizdir ve duyarlılık çizgilerinin belirtilmesi yeterlidir. Güzel ahlâk, incelikler ahlâkıdır, halden anlama ahlâkıdır. "Dikkat ve rikkat" gösterme ahlâkıdır. Ahlâksızlıklardan uzak durma hali, güzel ahlâkın tanımına yetmez. "Güzel ahlâk"ta ayrı bir boyut vardır. Ayrı bir "ruhî ve aklî" boyut. İncelikler boyutu... Şunu da unutmayalım: Bir şumullü kavramda, birçok kavramın rengi payı ilgi uzantısı, onay yetkisi vardır. Bir kitabın değerini anlamak için tamamını dikkatle okumak gerekir ama, değersizliğini teşhis için tek cümlesi yetebilir. Ahlâk aynasına yansıyan görüntü; mimarî eserler gibi manzara resimleri gibi, bir "kişilik yapısı bütünü"nün görüntüsüdür. Şu farkla ki, güzellik derecesini algılayabilmek için biraz dikkatlice düşünmek gerekir. Ama aslolan o aynada herkesin kendini görmesi ve bilmesidir.
<< Önceki Haber Güzel ahlâk, incelik ister Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER