28
Şubat mimarlarının, 'bin yıl sürsün' istediği düzen hemen çöküverdi. Vatandaş, o antidemokratik girişimi benimsemedi. Ve, siyaseti yeniden dizayn etmek isteyenleri bir bir
tasfiye etti.
Türkiye kirlerinden arınıyor. Ama sokaktaki vatandaş, o
demokrasi düşmanlarının yaptığı, yanına 'kar kalsın' istemiyor. Bu nedenle, o zor şartları Türkiye'ye yaşatanlar, asker ya da
sivil kim olursa olsun '
hesap vermeli' anlayışı hakim..
Toplumdaki genel istek bu. Ama bir yandan da büyük bir endişe var. 28 Şubat'ın da tıpkı 12
Eylül gibi üstünün kapatılacağından endişe ediliyor.
Uzmanlar da, aynı sıkıntının farkında. 28 Şubat soruşturması, o gün
Genelkurmay bünyesindeki cuntacı yapılanmayla yani;
Orgeneral İsmail Hakkı
Karadayı,
Çevik Bir ve
Erol Özkasnak gibi 3-5 kişiyle sınırlı mı tutulacak?
Şimdi
Başkent kulislerinde en çok bu soru soruluyor. 'Her şey silahlı bu 3-5 kişinin eseri mi?'. Darbelerin yol açtığı acılar nasıl sembolik değilse, millet için yapılan soruşturmalar da sembolik olmamalı.
Ortak temenni bu.. Hemen herkes, '28 Şubat soruşturması sembolik olarak kalmasın' diyor. Çünkü, 28 Şubat'ın aktörleri arasında sadece Türkiye'ye o zulmü reva gören cuntacılar yoktu. Demokrasiye yapılan o müdahaleye
destek veren; medya, STK, üniversite, yargı ve siyasi aktörler de unutulmamalı..
28 Şubat'ta, kendilerine rol verilen bu kişiler de yargı önüne çıkarılmalı.. Peki, bu uyarılar dikkate alınmazsa ne olur? 28 Şubat müdahalesini, sembolik bir soruşturmaya tabi tutmak, en başta demokrasiye zarar verir.
Demokrasiyi bu ülkeye layık bulmayanlar, son yıllarda halkın ve siyasi iradenin desteğiyle çok büyük yara aldı. Ama onlar, köşeye sıkışmalarına rağmen hala, kendileri gibi düşünmeyenleri 'sakıncalı' diye fişleyebiliyor.
Özetle, tam bir demokrasi için; 28 Şubat'ın tüm cuntacı, yargı ve medya unsurları yargılanmalı..