İşte Albayrak'ın bugünkü yazısının ilgili bölümü:
BAŞBUĞ NİYE HALA GÖREVDE?
Demokratik bir ülkede
ekonomik, sosyo-politik ve dini hayata müdahale eğiliminde olduğunu açıkça gösteren bir genelkurmay başkanı görevde kalabilir mi?
İlker Başbuğ, görevi
Yaşar Büyükanıt'tan devralırken yaptığı konuşmada, “giderek güçlenen bazı cemaatler”in “ekonomiyi yönlendirmeye, sosyo-politik
yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya” çalıştıklarını ifade ederek, böyle bir müdahale eğilimi sergilemişti. Orduyu Meclis'in, hükümetin ve genel olarak
siyasetin üstünde gördüğünü de faş etmişti o konuşmada. Demişti ki: “
Türkiye, ulus devletin yaşanmasına engel olmayacak kültürel değişimleri sağlamıştır. Türkiye'den bunun dışında kurumsal düzenlemeler beklenemez.” Mealen: '
Ulus devlet sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğine, Türkiye için hangi kültürel değişimlerin ve kurumsal düzenlemelerin uygun olup olmadığına karar verecek olan merci
sivil otorite değil askeriyedir.'
Başbuğ'un sonraki konuşmaları ve tavırları bir yana… “
AK Parti ve
Gülen Hareketi'ni Bitirme Planı”yla örtüşen 'anti cemaat' duruşu, iki milyon vatandaşımızın oy verdiği DTP'lilere “siyaset ağaları” diyerek cephe alması, TSK içinde bir “
cadı avı” başlatmayacakları sözünü vererek darbecileri rahatlatmaya çalışması v.s. bir yana… Sivil
toplum, sivil otorite ve siyasi hayat üzerinde askeri tahakküm hesabı anlamına gelen diğer bütün sözleri ve davranışları bir yana… Cuntayla ilgisi veya ilgisizliği de bir yana…
Genelkurmay Başkanı olarak yaptığı o ilk konuşma, Başbuğ'un görevden alınması için yeterli sebeptir. Daha o gün, o saat, göreve gelir gelmez görevden alınmalıydı Başbuğ. Hâlâ neyi tartışıyoruz?
Hükümet, “Sivil otoriteye bakışı daha kötü olan bir genelkurmay başkanı gelirse pişman oluruz” diye düşünüyorsa, o düşünceden vazgeçsin. “Öyle geleni de göndeririz” desin. “Sonraki de öyle gelirse onu da göndeririz” desin…
Demokrat Parti'nin “Yeter, söz milletin!” sloganıyla iktidara gelişinden 60 sene sonra hâlâ millet iradesinin üzerindeki gölgeyi konuşuyoruz. Bu gölge kalksın artık.
GENELKURMAY'IN TUHAF BEKLENTİSİ
Haber: “
Genelkurmay Başkanlığı, '
İrtica İle Mücadele
Eylem Planı' başlıklı, 'ıslak
imzalı' olduğu iddia edilen
belgenin henüz Askeri Savcılığa ulaşmadığını, belge ile ilgili adli tıp raporunun Askeri Savcılığa ulaştığını, raporda sadece imza tetkikinin yapılmış olduğunu bildirdi.”
Yorum: Böyle işlere artık sivil yargının baktığı bilgisi Genelkurmay'a ulaşmadı mı? İlgili
yasa değişikliğinin yer aldığı
Resmi Gazete Genelkurmay'a gelmedi mi? “Islak imzalı olduğu iddia edilen belge”yi bekliyorlarmış. Ne diye? Ne hakla? “Sadece imza tetkikinin yapılmış olduğu” adli tıp raporunu yeterli bulmuyorlar, halbuki sivil
savcılık onu bile göndermek mecburiyetinde değildi. Genelkurmay'ın çağa ayak uydurmasını bekliyoruz!
HAKAN ALBAYRAK-YENİ ŞAFAK