Borsa yönetimine keyfi kullanıma uygun 'makul şüphe' yetkisi

Uzunca bir süredir hukuksuzlukları ile gündeme gelen Borsa İstanbul yönetimi, bu defa da yeni bir hukuksuzluğa imza atmaya hazırlanıyor.

Borsa yönetimine keyfi kullanıma uygun 'makul şüphe' yetkisi

Geçtiğimiz günlerde Borsa yönetimi, hazırladığı yeni bir ‘Kotasyon Yönergesi Taslağı’nı görüşlerini almak üzere ilgili kurumlara gönderdi. Taslakta ‘Kottan çıkma koşulları oluşmasa dahi, (Borsa) Yönetim Kurulu piyasaların ve pazarların düzeninin, itibarının ve istikrarının bozulabileceği kanaatine ulaşırsa ilgili ortaklık paylarını kottan çıkarabilir’ şeklinde bir hüküm de yer alıyor. Bu hüküm ile Borsa Yönetimi kendine istediği şirketi -kotasyon koşullarını sağlasa dahi- istediği zaman kendi kanaatiyle gözaltı pazarına alabilme, hatta Borsa’dan atabilme yetkisi veriyor. Keyfi kullanıma açık bu yetki, şirketleri ve yatırımcıları Borsa’dan soğutur.

Taslakta yeni kotasyon şartlarında yer alan ‘ihraççı yönetim kurulu üyelerinin ve genel müdürlerin yetkin, deneyimli ve yeterli olması şartı’ ifadesine yer veriliyor. Bu hükme ilişkin de somut kriterlerin belirlenmemesi, yakın zamanda gündeme gelen ‘makul şüphe’nin Borsa’daki tezahürü olduğunu akıllara getiriyor. Borsa’da işlem gören tüm şirketleri ilgilendiren taslak diğer düzenlemelerin aksine sır gibi saklanıyor. Bu tavır, başta Borsa İstanbul Başkanı İbrahim Turhan olmak üzere Borsa yönetiminin ‘hukuksuzluklarına bir kılıf bulmak istemesi şeklinde’ değerlendiriliyor.

Taslağa göre Borsa yönetim kuruluna süper subjektif yetkiler veriliyor. Bir ay önce (19.10.2014) Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Borsacılık faaliyetlerine ilişkin esaslar yönetmeliği’nde taslağın hukuki bir dayanağının bulunmadığı da ayrıca ifade ediliyor. BİST kulislerinde konuşulan taslağın dikkat çeken diğer ayrıntıları ise şöyle: Taslakta yönetim kuruluna, ihraççıya göre kotasyon şartları belirleme yetkisi getiriliyor. Bu düzenleme ile Borsa yönetimine dilediği şirket için farklı kriterler belirleme yetkisi veriliyor.

Diğer taraftan taslakta yer alan bir diğer keyfilik gözaltı pazarına (yeni adıyla yakın izleme pazarına) alınan şirketlerin yeniden bir üst pazara alınmasında tüm kotasyon şartlarının sağlanmasının beklenmesi uygulamasının getirilmesi. Bu uygulama ile Borsa yönetim kurulunca subjektif kriterlere göre gözaltına alınan şirketlerin bir üst pazara çıkması zorlaştırılıyor. Borsa uzmanlarına göre taslak daha çok Bank Asya hakkında alınan haksız kararların hukuki altyapısının sonradan oluşturulması amacını taşıyor.

Anonim şirket hüviyetinde olan ve 2015’te halka arz edilmesi planlanan Borsa İstanbul’un yönetiminin de değişmesi ve oluşacak yeni yönetimde yabancıların da bulunması büyük bir olasılık. Bu yapıdaki bir özel hukuk süjesine bu denli keyfi ve subjektif unsurlar taşıyan yetkilerin verilmesinin, Türk şirketlerinin hak ve itibarlarının 3-5 kişinin inisiyatifine bırakılmasının doğru olamayacağı düşüncesi hakim. Taslak bu şekilde Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) onay alırsa örneğin “Metro Holding’in patronunun adam öldürmeye azmettirmekten hapis cezası onaylandı.” diye Galip Öztürk’ün şirketleri kottan çıkarılabilecek. Metro grubunun halka açık şirketleri ile birlikte yatırımcılar da cezalandırılmış olacak.

Şirket yönetimini beğenmeyip şirketin küçük yatırımcılarını cezalandıracak bir düzenleme olarak değerlendirilen taslak, SPK Kanunu’nun ruhuna aykırı. Kotasyon yönergesi tüm halka açık ve açılacak şirketleri ilgilendiriyor. Dolayısıyla onların görüşü alınmadan, kapalı kapılar ardında gizlice hazırlanan taslak uygulamada ne denli sağlıklı bir zemine oturur bilinmez. Borsa yönetimine verilen keyfi yetkilerin hükümet tarafından kendine muhalif olduğu düşünülen tüm şirketlerin önünde bir tehdit ve baskı unsuru olarak kullanılma ihtimali, taslaktaki hükümlerin sermaye piyasalarının gelişimine de ciddi zarar verme ihtimali bulunuyor.

Zaman
<< Önceki Haber Borsa yönetimine keyfi kullanıma uygun 'makul şüphe' yetkisi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER