Danıştay'a ŞOK suçlama

Hesap vermesi gerekenlerin hakaret ederek kendilerini kurtarmayı tercih ettiği bir dönemden geçiyoruz. Bu kervana dün OYAK Güvenlik de katıldı.

Danıştay'a ŞOK suçlama

Tam 13 gün derin bir sessizlik içinde bulunan kurum, kaş yapayım derken göz çıkardı. "Raporu görmeden ve içeriği hakkında resmen bilgi sahibi olmadan" açıklama yaptıklarını belirtip, "TÜBİTAK Kurumu'ndan alınan bir rapor olmadığı anlaşıldı." dediler. "Bazı şeyleri gizlemek amacıyla kayıt silme" iddiası için "aşağılık iftiralar" yorumunu yaptılar. Danıştay saldırısını 'rejimin 11 Eylül'ü' olarak görenlerin sevinç içinde karşıladığı bu savunmaya karşı cevap TÜBİTAK'tan geldi. Tek cümlelik cevap OYAK'ın savunmasını bitirdi: "Bilgi ve belgeler mahkemenin elindedir." Bunun kurumlar arası diplomasideki anlamını şöyle değerlendirmek mümkün: TÜBİTAK raporun arkasında. OYAK Güvenlik savunmasını Silivri'deki mahkemeye yapmalı. Birinci Ergenekon iddianamesinde Danıştay saldırısı örgütün 'kanlı eylemi' olarak değerlendiriliyor. İkinci iddianamede ise tam olarak şu cümle kullanılıyor: "Danıştay saldırısı Ergenekon terör örgütü tarafından yürütme organını devirmeye kalkışma eylemi olarak planlanmıştır." Silivri'deki mahkemenin TÜBİTAK'tan istediği bilirkişi raporu, cinayetin örgüt işi olduğunu açık şekilde ortaya koydu. Bozuk denilen kameraların bilinçli olarak silindiği ve katilin keşif anlarının kayıt dışına çıkarıldığı resmi kayıtlara girdi. TÜBİTAK'ın raporu iki hafta önce çarşamba günü mahkemede gündeme geldi. O günden bu yana başta Aydınlık Dergisi olmak üzere, Hürriyet gibi gazeteler kurumu kurtarıcı yayınlar yaptı. Hatta sanık avukatlarından biri, gazetecilere attığı maillerle silinen görüntülerin Danıştay'a ait olmadığını bile ileri sürdü. Ama kamuoyu ısrarla cevap bekledi. Daha geçen hafta Başbakan Tayyip Erdoğan, 'Neden açıklama yapmıyorlar?' diye soruyordu. Neredeyse iki hafta sonra gelen bu açıklama, kafalardaki soru işaretlerini gidermek yerine kuşkuları daha da artırdı. Dünkü açıklamada çok önemli bir cümle var: "25 Eylül 2009 tarihine kadar adli makamlar tarafından bu cihazla ilgili olarak şirketimizden herhangi bir talepte bulunulmamıştır. Vurgulanması gereken önemli bir husus, aradan geçen yaklaşık 3,5 yıla rağmen şirketimizin, bu cihazları elden çıkarmamış, atmamış ve faaliyette bulunduğu alan bakımından kolaylıkla başka işlerinde de kullanabilecek iken bu yola da gitmemiş olduğudur." Bu ifadelerden sonra başta cinayet davasını gören Ankara'daki mahkeme olmak üzere Danıştay'ın o günkü yöneticileri zan altında kalıyor. Şöyle ki: 1- Ankara'da görülen mahkemenin soruşturmayı tam yapmadığını OYAK Güvenlik bile kabul ediyor. 2- Cinayetten hemen sonra polisin Danıştay'dan kamera kayıtlarını istediği ama beş gün sonra sadece bozuk diye bilgi alabildiği belirtiliyordu. Meğer OYAK'ın elinde "1 adet sistem diski, 1 adet kayıt diski yanında ilaveten 2 adet DVD" varmış. Bunları polise vermeyen kim? Konuşma sırası şimdi Danıştay'da. ALİ AKKUŞ - ZAMAN
<< Önceki Haber Danıştay'a ŞOK suçlama Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER