Hukuk profesöründen ibretlik sözler

Anayasa hukuk profesörü Süheyl Batum'un etkileyici bir kariyeri var. Hukuku iyi bildiği söylenebilir. Son günlerdeki moda ifade ile yasal olanın hukuki olmadığı doğruysa, hukuku bilenin de hukukçu olmaması mümkündür.

Hukuk profesöründen ibretlik sözler

Bu hükme varmak için epeyce malzeme veriyor Batum. Son tartışmalardaki sözleri bardağın taşmasına sebep oldu. Eminağaoğlu'nu savunurken, Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı bırakın savunmayı, üstüne üstlük suçlaması bir çelişki. Habertürk'te Yiğit Bulut'un programında bu tavrını sürdürdü. Batum'un HSYK tarafından meslekten atılan Sarıkaya konusundaki tavrı gerçekten ibretlik. Sarıkaya'yı iki konuda suçluyor ve verilen cezayı alkışlıyor. Batum, bunu yaparken tutarsız yorumların yanında, bilgi hataları da sergiliyor. Mesela şunları söylüyor: "Savcı ne için ceza almış? İddianameyi yasalara aykırı olarak düzenlediği, yer almaması gereken kişileri ve olayları da iddianameye aldığı için, bu bir. Neredeyse dedikodu niteliğindeki ve konuyla ilgisi olmayan bazı değerlendirmeleri ve iddianame ile ilgisi olmayan ve kimliği de tespit edilmeyen kişilerin söylediklerini kanıtmış gibi iddianameye aldığı için, yani bir tür "kurgu, zorlama iddianame" oluşturduğu için, bu iki. Belirli kurumlarla yaptığı yazışmalarda, görev ve yetkilerini aştığı, yani yine bir tür "kurgu iddianame" düzenlemiş olduğu için, bu üç. Ve de söz konusu iddianameyi, basına sızdırdığı gerekçesiyle, bu da dört." Sarıkaya'nın, Yaşar Büyükanıt hakkında iddianame tanzim ettiğini ileri sürüyor. Hâlbuki bizzat Şemdinli iddianamesindeki şu satırlar Batum'u yalanlıyor: M.Ali ALTINDAĞ'ın Cumhuriyet Savcılığımızda, TBMM Araştırma Komisyonu'nda vermiş olduğu bu ifadeler karşısında hâlen Kara Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptığı bilinen Yaşar BÜYÜKANIT ile o dönemde komutası altında çalışan bir kısım askerî yetkililer hakkında Suç İşlemek İçin Örgüt Kurmak, Görevi Kötüye Kullanmak ve Sahte Belge Düzenlemek suçlarından, yine 09.11.2005 günü Şemdinli'deki patlamadan sonra BÜYÜKANIT'ın faillerden Ali KAYA'ya yönelik açıklamaları nedeniyle Âdil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs suçundan soruşturma evrakı Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı'na gönderilmek üzere tefrik edilerek..." Sarıkaya, iddianame hazırlamadı, o bölümü tefrik edip yetkili askerî savcılığa gönderdi. Bir savcı tanık ifadelerini görmezden gelip yok farz edebilir mi? Batum'un yaklaşımına bakılırsa ağzına biber sürüp susturulması gerekirdi! İddianamenin mahkemece kabul edilmesi ve sanıklar hakkında 39 yıl cezaya hükmedilmesi savcının aklanması anlamına geliyor. Yargıtay'ın kararı 'yetkisizlik' gerekçesiyle bozup, davayı askerî mahkemeye göndermesi bu gerçeği değiştirmiyor. 'Yasaya aykırı iddianame hazırladı' tezi böylece çürüyor. Bu bir. Kimliği belirsiz kişi dediği tanık, Meclis Komisyonu'na da aynı ifadeyi vermiş, adı sanı belli biri. Bu da iki. İddianameyi basına sızdırdı ifadesi de gerçek değil. İddianameyi yayınlayan gazetelerin internet sitelerinde küçük bir inceleme, kaynağın Genelkurmay Muhabere ve Elektronik Bilgi Sistem Başkanlığı (MEBS) olduğunu gösteriyor. Bu da üç. Batum'un Sarıkaya ile ilgili diğer suçlaması, eski Rektör Yücel Aşkın iddianamesi. Aşkın'ın ilk duruşmada beraat ettiği bir tarihî eser kaçakçılığı suçlamasıyla 69 gün tutuklu kaldığını ileri sürüyor. Yine eksik bilgi. Aşkın'ın asıl tutukluluğu, tıp fakültesine cihaz alımında organize yolsuzluk yapıldığı iddiası yüzündendi. Tarihî eser kaçakçılığından ilk duruşmadaki beraat, savcılığın itirazı üzerine Yargıtay tarafından oybirliği ile bozulmuştu. Aşkın cezadan, evinde çıkan 1019 (yazıyla bin on dokuz) kaçak tarihi eserin suçunu bir müze memurunun üstlenmesiyle kurtulmuştu. Diğer yargılamada da tuhaflıklar yaşanmıştı. Mesela bir savcının yeni atandığı davanın 51 klasörlük dosyasını bir gecede okuyup beraat istemesi gibi. Batum bu 'bilgi'lerden habersiz konuşuyorsa vahim, bilerek konuşuyorsa daha vahim. BÜLENT KORUCU-ZAMAN
<< Önceki Haber Hukuk profesöründen ibretlik sözler Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER