Seyyidlerden Başbakan'a çarpıcı hatırlatma

Hz. Hüseyin’in soyundan gelen Seyyidler, Hocaefendi’ye yönelik hakaretlere tepki gösterdi.

Seyyidlerden Başbakan'a çarpıcı hatırlatma

  •  "Onlara su bile yok' sözü Kerbela'da dedemize reva görülen zulmü hatırlattı"
  • "1400 sene sonra aynı sözleri işitmek yüreğimizi yeniden dağlamıştır”
  • "Bir kimse bir başkasını küfürle itham ederse o kişi kafir değilse kendisi kafir olur"
  • "Fitne karşısında ortaya çıkıp konuşması gereken ehl-i diyanet, büyük bir sükut içerisinde"
Başbakan’ın ‘alim müsveddesi’ ve ‘sahte peygamber’ sözlerini eleştiren Şeyh Fethullah Hamidi, bir an önce hakaretlere son verilmesi gerektiğini belirtti.

Zaman gazetesinin haberine göre, Seyyid Abdurrahim Yıldız, Başbakan’ın ‘Bunlara su bile yok’ sözünü hatırlattı, “Bu söz dedemiz Hz. Hüseyin’e Kerbela’da reva görülen, Yezid’in ona bir yudum suyu çok görerek yaptığı zulmü hatıra getirmiştir. 1400 sene sonra aynı sözleri işitmek yüreğimizi yeniden dağlamıştır.” dedi. Seyyid Mucib Erzen ise ‘Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ hadisini hatırlatarak “Hocalarımız, âlimlerimiz niye susmayı tercih ediyorlar?” diye sordu.

Hizmet Hareketi ve Hocaefendi’nin baskıya ve hakaretlere maruz kalması karşısında daha fazla sessiz kalamadıklarını söyleyen, Peygamberimiz’in (sas) torunu Hz. Hüseyin’in torunlarından Seyyid Abdurrahim Yıldız, Şeyh Kutbeddin Hamidi ve Seyyid Mucip Erzen kamuoyuna açıklama yaptı. Hocaefendi’nin dine düşman kesimler eliyle uzun yıllar zulme maruz kaldığını, sürgüne mecbur bırakıldığını belirten Seyyidler, dindar olduğunu belirten bir partinin iktidarda olduğu bir dönemde tüm dindar kesimlerin ve cemaatlerin rahata kavuştuğunu düşünürken Türkiye’nin en büyük cemaatinin ve özellikle Hocaefendi’nin eski dönemlerden çok daha ağır hakaretlere maruz kaldığını kaydetti.

BAŞBAKAN’IN SÖZLERİ MAKSADINI AŞTI

Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi’nin Türkiye’deki diğer tüm ehl-i sünnet cemaatler gibi güzide bir cemaat olduğunu söyleyen Şeyh Fethullah Hamidi, Hocaefendi’nin ilmiyle, ihlası ve takvasıyla dünyanın takdirini kazanan bir alim olduğunu vurguladı. Başbakan’ın Hocaefendi için sarf ettiği ‘alim müsveddesi’ ve ‘sahte peygamber’ sözlerinin çok ağır ve maksadını aştığının altını çizen Hamidi, “Peygamber Efendimiz’in sahih bir hadiste, ‘Bir kimse bir başkasını küfürle itham ederse o kişi kafir değilse kendisi kafir olur’ demiştir. ‘Sahte peygamber’, ‘alim müsveddesi’ sözleri çok ağır ve maksadını aşan sözlerdir. Bir an önce bu hakaretlere son verilmesi, ülkede sulh ortamının yeniden oluşturulması en büyük arzumuz ve duamızdır.” diye konuştu.  

Başbakan Erdoğan’ın, Hizmet Hareketi’ni terör örgütü’ ilan etmesinin ve bu harekete gönül verenlerle ilgili ‘İtikadlarından şüphe ediyorum’ şeklinde ifadeler kullanmasının kendilerini derinden yaraladığını dile getiren Seyyid Abdurrahim Yıldız da, “Koskoca bir dini topluluğu meydanlarda kalabalıklara yuhalatmak bizi ziyadesiyle üzmüştür.” dedi. Özellikle Başbakan’ın Hizmet’e mensup insanlar için kullandığı ‘Bunlara su bile yok’ sözüne dikkat çeken Yıldız, “Bu söz bize dedemiz Hz. Hüseyin’e Kerbela’da reva görülen zulmü hatırlatmış, Yezid’in ona bir yudum suyu çok görerek yaptığı zulmü hatıra getirmiştir. 1400 sene sonra aynı sözleri işitmek yüreğimizi yeniden dağlamıştır. Bunlar Türkiye Müslümanları olarak ve Seyyidler olarak asla duymak istemeyeceğimiz talihsiz sözlerdir. Ben inanıyorum ki, dedemiz Hz. Hüseyin ve Peygamber Efendimiz’in ruhaniyetleri de bu sözlerden dolayı müteessir olmuşlardır.” şeklinde konuştu.

Hizmet Hareketi ve Hocaefendi hakkında yapılan haksızlık ve hakaretler karşısında sessiz kalan alimlere ve ehl-i diyanete sitem eden Seyyid Mucib Erzen ise şunları kaydetti: “Maalesef hayatımız boyunca görmediğimiz, karşılaşmadığımız derecede büyük bir fitne yaşıyoruz. Ve maalesef bu fitne karşısında ortaya çıkıp konuşması gereken ehl-i ilim ve ehl-i diyanet, büyük bir sükut içerisinde. Halbuki ‘Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ hadisi tüm hocalarımızın çok iyi bildiği sahih bir hadistir. O zaman hocalarımız, alimlerimiz niye susmayı tercih ediyorlar? Böylesine büyük bir fitne ve zulüm karşısında konuşmayacaklarsa ne zaman konuşacaklar? Müslümanlara nasihat ettikleri din, bu haksızlıklar karşısında susmayı mı emrediyor? Hele hele Kur’an-ı Kerim’le alay edilmesi karşısında tepki vermemeyi, sessiz kalmayı içlerine nasıl sindirebiliyorlar? Bunun hesabını Allah’a karşı nasıl verecekler? Tarihe karşı bunun hesabını nasıl verecekler?”
<< Önceki Haber Seyyidlerden Başbakan'a çarpıcı hatırlatma Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER