Tüzmen, felç tehlikesini atlattı

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, kabinenin en sportmen üyesi. Her gün en az 2 saat spor yapıyor. ancak geçtiğimiz ay, çok zor günler yaşadı.

Tüzmen, felç tehlikesini atlattı

Şiddetli bel ağrısıyla hastaneye giden Tüzmen'in, felcin eşiğinden döndüğü anlaşıldı. Bel fıtığı hayatî fonksiyonları etkiler hale geldiği için apar topar ameliyata alındı. Başarılı bir operasyonun ardından Tüzmen'e altı hafta yatak istirahati verildi. Ancak o, üçüncü haftasında ayağa kalktı. Tüzmen, çabuk iyileşmesini kaslarının gücüne bağlıyor. Daha önce de iki kez ölüm tehlikesi atlatmış. 16 yaşındayken 30 santimlik suya kafa üstü dalmış. 1987'de ise ciddi bir trafik kazası geçirmiş. Bakan, "Piyangodan yaşayan bir adamım. Allah bana üç kere büyük ikramiye nasip etti." diyor. Rahatsızlığını uzun süre fark edememesini ise "Vücut zinde olunca arızanızı anlayamıyorsunuz." sözleriyle açıklıyor. Kürşat Tüzmen, istirahatteki günlerini fırsata çevirmiş: "Kitap okumaya fırsat bulamıyordum. Bu zaman zarfında Sarkozy ile ilgili bir biyografi okudum. Osmanlı'nın sonunu anlatan Konstantiniye, Falih Rıfkı Atay'ın Zeytin Dağı romanı ile 'Önce Kadınlar ve Çocuklar'ı bitirdim. Ayrıca Lost dizisinin 30 bölümünü DVD haline getirmişler. Hepsini izledim." Ziyaretçisi de bol olmuş Tüzmen'in. "Tabutumu kaldıracak adamlar geldi. Onlar iyi günümde de, kötü günümde de yanımda." diyor. Tüzmen, ameliyatın izlerini büyük oranda atlatmış. Şimdi sağlığının kıymetini daha iyi biliyor. "Sağlığınız olmayınca hiçbir şeyin anlamı yok." ifadesini kullanıyor. Her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğunu söylüyor. Eskiden merdivenleri üçer beşer çıktığını, şimdi her kulaç attığında şükrettiğini anlatıyor. Tüzmen, daha önce iki kez ölümle burun buruna gelmiş. Bunları şöyle dile getiriyor: "16 yaşında denize çakıldım. Gençlik işte, 30 santim suya dalınır mı? İddiaya girmiştik. Marmara Denizi'nde iskeleden atladım. Bir baktım, başım kanıyor. Çok ciddi bir travma geçirmişiz. İki ay hastanede kaldım. Felç olabilirdim veya ölebilirdim. Senelerce boynumda ağrıyla yaşadım. 1987'de ise ciddi bir trafik kazası geçirdim. 18-19'lu yaşlarda da çok hareketliydik. Okulda sürekli kavgalar olurdu. Herkes Türkiye'yi kurtarmaya çalışıyordu. O günlerde çok yaralanmalarım olmuştur." Tüzmen, güne saat 05.30'da başlıyor. En az 2 saat spor yapıyor. En büyük tutkusu suya dalmak. Dünyada girmediği deniz yok gibi. Uluslararası toplantılar için gittiği ülkelerde denize girmeden yapamıyor. Tayvan'daki bir toplantıda yaptığı kaçamağı şöyle anlatıyor: "Sabah açılış konuşması ve akşam kapanış konuşması bana aitti. Açılışı yaptım. Katılımcıları dinlerken ha bire burnum sızlıyor, dalıcam ille de. Kimsenin haberi olmadan çıktım, taksi tuttum. Adanın öbür ucunda dalıp tekrar otele geldim. Kapanış konuşmasına yetiştim. Bir benzerini Dubai'de yaptım. Toplantılar gece yarısı bitti. Uçağın kalkacağı saate kadar çölü geçip Hint Okyanusu'yla Umman Denizi'nin kesiştiği yerde suya girdim." Tüzmen, dalmayı herkese öneriyor: "Hesaplı risk alma metodunu geliştirir. En beklenmedik hallerde dahi paniklememeyi öğretir. Yönetici için sualtı, ideal bir eğitim yeri." Bakanlar Kurulu'nda zaman zaman dalgıçlığının gündeme geldiğini anlatan Tüzmen, şöyle devam ediyor: "Başbakan bu konuda bana takılır. Bakanlar Kurulu'nda 'bürokratlara, siyasilere su altı eğitimi vermek lazım', 'Sayın Başbakan'ım bütün ekonomi terimleri sudan çıkmadır' derim. Bazı arkadaşlar için 'suya sabuna dokunmazlar' falan derim. 'Çıpa, kur çıpası, demir taraması, dalgalı kur, ekonominin karaya vurması, geminin su alması, iyi kaptan dalgalı denizde belli olur' gibi sözlerin hep denizden türediğini söylerim. 'Yine başladı su altı edebiyatına' der Sayın Başbakan." Kurun düşük oluşunu sürekli eleştiren Tüzmen, haklılığının ortaya çıktığı iddiasında. Enflasyon hedefinin gerçekleşmemesini düşük kurla oluşan ithalat baskısına bağlıyor. Küresel dalgalanma ile ilgili tespiti şu: "Krize diğer ülkelerden daha dayanıklıyız. En büyük şansımız istikrar. Koalisyon iktidarında olsaydı ekonomi dayanamazdı." Kurtlar Vadisi'nin Alper'i öz kardeşi Kurtlar Vadisi dizisindeki istihbaratçı rolündeki Alper (Tarkan Tüzmen), Bakan Tüzmen'in öz kardeşi. Tüzmen, bu sebeple diziye özel bir ilgi duyuyor. Fırsat buldukça izlemeye çalıştığını söylüyor. Dizide herkesin kendine göre bir şeyler bulduğunu kaydediyor. Tüzmen, "Analitik düşünceye sevk ediyor. Her şeyin göründüğü gibi olmadığını anlatıyor." diyor. Tüzmen, kardeşiyle ilgili de şu bilgileri veriyor: "Ankara Koleji'nde okurken 'Kral ve Ben' isimli bir tiyatroda kralı oynamıştı. Tamer Karadağlı, o sırada onun maiyetindekilerden biriydi. Kabiliyeti vardı; ama o ODTÜ İnşaat'ı tercih etti. Devlet Demir Yolları'nda çalıştı. Ama, 'devlette yapamayacağım' deyip ayrıldı, müzik albümü çıkardı. Milli yüzücülüğü de var. Türkiye şampiyonluğu, Kıbrıs, Çanakkale maratonlarında birincilikleri var." ZAMAN
<< Önceki Haber Tüzmen, felç tehlikesini atlattı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER