Avrupa Parlamentosu ses kayıtlarıyla fena dalga geçti!

Zaman Gazetesi Brüksel Temsilcisi Selçuk Gültaşlı, köşesinde çarpıcı bir yazı kaleme alarak dikkat çekici anektodlara yer verdi.

Avrupa Parlamentosu ses kayıtlarıyla fena dalga geçti!

Türkiye'nin gündemine oturan Başbakan Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının Avrupa Parlamentosu’nda geniş yankı uyandırdığını belirten Gültaşlı, Parlamentodaki bazı isimlerin birbirlerini arayıp, “Sıfırlamamız gereken 30 milyon Avro kaldı” şeklinde takıldıklarını belirtti. Gültaşlı, parlamentodaki kıdemli bir Türk uzmanın ise Erdoğan'la ilgili 'Türkiye’yi dünyaya rezil etti. Tarihe böyle geçmemeliydi.' dediğini ifade ederek, Avrupa'nın gözündeki Türkiye ve Erdoğan'ı kaleme aldı... 

İşte Selçuk Gültaşlı'nın 'Hizmet’in sülükle fazilet mücadelesi' isimli bugünkü köşe yazısı;

Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye dosyası ile ilgilenenler geçtiğimiz hafta birbirlerini arayıp, “Sıfırlamamız gereken 30 milyon Avro kaldı” diye takılıyorlarmış birbirlerine.

Bunu bana aktaran kıdemli Türkiye uzmanı, Başbakan Erdoğan için “Türkiye’yi dünyaya rezil etti.” dedi, ardından da ekledi: “Halbuki ülkesi için ne kadar büyük işler yapmıştı. Tarihe böyle geçmemeliydi.”

Türkiye’de yaşananların Brüksel’e yansıma hızı zaman zaman beni bile dehşete düşürüyor. Burada benden başka bir paralel devlet mi var diye düşünürken buluyorum kendimi. Müseccel marka bizim, patent bizde ama herhalde başka nevzuhur paraleller var, bizimle ölesiye rekabet eden.

‘Başka paraleller mi var?’ sorusu ilk aklıma Erdoğan’ın ziyaretinin ertesi günü düşmüştü. Beş yıl aradan sonra geldiği Brüksel’de herkesi paralel devlete ikna ettiğinden emin Ankara’ya dönen Erdoğan’ın hemen arkasından Avrupa Parlamentosu’nda dolaşan bir mesajdan şüphelenmiştim. 22 Ocak’ta AP’de dolaşan e-mektup, Rize’de faaliyet gösteren Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin 3 yeni balık türü keşfettiğini, birine Recebi, diğerine Eminea adı verildiğini ancak bu isimlerin Başbakan Erdoğan ve zevcesi Emine Hanım’la ilgili olmadığını müstehzi ifadelerle muhataplarına aktarıyordu. Mesaj, Erdoğan’ın Avrupa Parlamentosu’nda temel hak ve hürriyetlere ilişkin verdiği teminata atıfla, “Neyse ki dün itibarıyla biliyoruz ki, balıkların temel hakları garanti altında.” diye bitiyordu. Ne balıklardan, ne isimlerden haberim vardı ama alternatif ve dahi nevzuhur paralel yapı, Türkiye’de olan biteni orijinal paralel yapıya ihtiyaç kalmadan Brüksel’de hızla yayıyordu.

Maruzatım şu: Erdoğan’ın söyledikleri, mitinglerdeki nutukları, kullandığı ifadeler anında Brüksel’de duyuluyor ve Avrupalılar, Başbakan’ın telaffuz ettikleri karşısında “gerçekten hayret ediyorlar”.

Erdoğan’ın muhterem Hocaefendi’ye ve Hizmet Hareketi’ne yönelik sözlerinin Brüksel’de bu kadar şaşkınlıkla karşılanmasının sebebi, Avrupa’nın yakın tarihi. ‘Kan emen vampirler’, ‘virüs’, ‘sülük’ gibi ifadeleri yan yana koyduğunuzda ortaya çıkan tablo, yakında operasyon yapılacak bir grubun gayri-insanileştirilerek toplumun, mezkur grubun başına gelecekleri hak ettiğine inandırılması.

Avrupalıları en çok tedirgin eden ifade, ‘virüs’ ve ‘kan emiciler’. Bu ifadenin Hitler tarafından Yahudilere karşı kullanıldığını Avrupa’da bilmeyen yok. Hitler’in “Dünyadaki en büyük devrimlerden biri, Yahudi virüsünün keşfidir. Bugünkü mücadelemiz, geçen yüzyılda Pastör ve Koch’un mücadelesiyle aynıdır. Ne kadar çok hastalığın kaynağı bu Yahudi virüsündedir. Yahudi’yi saf dışı ederek sağlığımıza tekrar kavuşmalıyız.” cümleleri, Avrupalıların hafızasında hâlâ tazeliğini muhafaza ediyor. Erdoğan’a Hitler dediğim yok, kendimi hâlâ hüsnüzanna zorlayarak Başbakan’ın kullandığı ifadelerin tedaisinden haberi olmadığı ihtimaline inanmak istiyorum. Etrafındaki danışmanların Başbakan’a bu sözlerin neye işaret ettiğini ve tarihte kimler tarafından nasıl istimal edildiğini hatırlatmaları gerekiyor.

Erdoğan nefret söylemini bu kadar rahat kullanırken başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere Bülent Arınç, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu gibi iktidarın ‘akil adamları’ndan hiçbir itiraz yükselmemesi, iblisleştirilen Hizmet ve mensuplarının başına bir şey gelmesi durumunda bu zevatı da zan altında bırakacaktır. Ekrem Dumanlı, Bülent Keneş, Abdülhamid Bilici, Cemal Uşşak, İhsan Yılmaz, Savaş Genç gibi insanların başına bir şey gelmesi durumunda bu zevat da mesul olacaktır! Hizmet’in sülükle fazilet mücadelesi yaptığı bir dönemde devlet aklının ne dediği her zamankinden daha mühim!

<< Önceki Haber Avrupa Parlamentosu ses kayıtlarıyla fena dalga geçti! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER