Ulusalcılar CHP'den giderse...

Tuncay Özkan’ın “CHP taleplerimi yerine getirmezse parti kuracağım” tehdidinin ardından CHP ile bir kısım ulusalcıların yolları ayrılabilir.

Ulusalcılar CHP'den giderse...

Ama ‘blöf’ ihtimali ağır basan tehdit gerçekleşse bile hareketin başarı şansı düşük. Tuncay Özkan, hükümet karşıtı faaliyetleri fiyaskoyla sonuçlanan ulusalcı kanadın önemli figürlerinden biri. Cumhuriyet Mitingleri’yle iktidara savaş açan Özkan, Cumhuriyet Halk Partisi kurultayının yaklaştığı şu günlerde Genel Başkan Deniz Baykal’a şöyle sesleniyordu: “Eğer kurultayda kadrolarını açmazsan, kendini yenilemezsen, gençleştirmezsen, yeni fikirlere kucak açmazsan ben yeni parti kuracağım. Ne zaman yapacağım bunu? Kurultaydan hemen sonra, nisan ayında yapacağım. Kardeşim aklınızı başınıza toplayın, halkla kucaklaşın.” 22 Temmuz seçimleri Tuncay Özkan gibi, Cumhuriyet Mitingleri’ne katılan yüz binlerce kişiyi de hayal kırıklığına uğrattı. Kırmızı-Beyaz Devrimi bu mitinglerle yapamayan kitleleri Tuncay Özkan, 13 Eylül 2007’de “Biz Kaç Kişiyiz Hareketi” ile yeniden toplamaya başladı. İl il örgütlenip temsilcilerini belirleyen bu hareketin üye sayısının bir milyonu aştığı iddia ediliyor. Özkan’a yakın iki isim, Necla Arat ve Nur Serter, son genel seçimde milletvekili oldu. Partide görev almak isteyen; ancak ismi Deniz Baykal tarafından onaylanmayan Tuncay Özkan, CHP liderine hâlâ kapısının açık olduğunu sık sık vurguluyor: “Ya CHP içerisinde görev alacağım ya da bu kendi ilkelerim Mustafa Kemal’in ilkeleri doğrultusunda yeni bir siyasi hareket başlatma konusundaki açıklamamı yapacağım. Bu tamamen CHP’nin kurultayının içerisindeki durumlara bağlı olarak devam edecek bir süreç.” “MHP-CHP” PLANI TUTMAYINCA… Kanaltürk Televizyonu’nu kurduktan sonra Özkan, “Ekranım CHP’lilere açık” diyordu. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ise “Çankaya’ya barikat kuracağız” sözleriyle dikkat çekti. CHP’de görev alamayınca yeni parti kuracağını açıklayan Tuncay Özkan’ın yanı sıra başka ulusalcılar da CHP’den kopma sinyali veriyor. Böylece Milliyetçi Hareket Partisi’nin ardından ulusalcıların yolunun Cumhuriyet Halk Partisi ile de ayrılabileceği belirtiliyor. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ulusalcı kesim, AK Parti’ye karşı CHP-MHP ittifakını öngörüyordu. “Sağcılar MHP’ye, solcular CHP’ye” denilerek bu oylar paylaştırıldı. İlk şok 22 Temmuz’da yüzde 47 ile yaşandı; ardından barajı aşan MHP’nin Gül’e Çankaya yolunu açmasıyla ulusalcılar ikinci hayal kırıklığını yaşıyordu. MHP, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasına ilişkin kanuna destek verince ulusalcılarla aralarındaki ince ip iyice kopuyordu. Seçim öncesi merkez binalarında birer gün arayla CHP ve MHP’yi misafir eden Türkiye Emekli Subaylar Derneği, başörtüsü kanununun Meclis’te görüşüldüğü gün MHP binasına hayal kırıklığının boyutunu anlatan siyah çelenk bıraktı. Karşılaştığı sert tepkiyle de bıraktığına pişman oldu. Ulusalcıların desteklediği CHP de aslında bir türlü onların istedikleri politikaları ‘doz artırarak’ yerine getiremiyor. Baykal’ın daha keskin ve sert muhalefet yürütmesi talep ediliyor, bir kesim tarafından askerle dirsek temasına girmesi salık veriliyor. Hükümeti devirmek için 27 Mayıs ve 9 Mart hadiseleri örnek olarak gösteriliyor. Muhtemel ki bu telkinlerden etkilenen Deniz Baykal önceki hafta Meclis kulislerinde gazetecilere başörtüsü yasağının kalkmasını değerlendirirken “İhtilali yaparsın. İdamı göze alırsın.” diyerek sözlerini ilk defa bu kadar ileri götürdü. Ancak daha sonra geri adım atmak zorunda kaldı. ÖZKAN’IN KURACAĞI PARTİ, CHP’YE ZARAR VERMEZ CHP’yi marjinalliğe çekmek için çaba gösteren Cumhuriyet Mitingleri’nin öncülerinden Tuncay Özkan’ın, parti yönetiminde görev almak için Baykal ile genel seçimlerden sonra bir araya geldiği iddia edildi. Ancak CHP’nin kurt lideri bu talebi ciddiye almadı. Tuncay Özkan’ın partide görev alıp bir süre sonra Deniz Baykal’a rakip olacağı dillendirildi. Deniz Baykal’dan istediğini alamayan Özkan’ın parti kurmaya dönük son mesajları bundan sonra gelmeye başladı. Özkan’ın bu çağrıları CHP’de karşılık bulmuyor; ama istediğini alamadığı takdirde parti kurmaya cesaret edip etmeyeceği bilinmiyor. “Bu karanlık gidişe dur diyecek kadroların partide göreve gelmesini” isteyen mitinglerin süvarisi, parti kurarsa bir anlamda ulusalcı kesim ile CHP’nin yollarını ayırmış olacak. Baykal’a yakınlığıyla bilinen CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, “Herkes parti kurabilir, kimse kimsenin elini tutmuyor.” diyor. Tuncay Özkan’ın kuracağı partinin CHP’ye de çok zarar vereceğini düşünmüyor: “Soldaki partiler belli. Birisine şart koşarak parti kurulur mu? Bu CHP’ye çok zarar vermez. İnsanları maceraya, marjinalliğe sürüklemenin çok anlamı yok. Bunlar bir maceradır, boş arayışlardır. Baykal’a karşı olarak kurmanın anlamı yok. Herkes kurdu, herkes gördü. Bu işler kolay değil, parayla pulla olmuyor. Televizyonda parti kurulmuyor. Cem Uzan milyon dolarlar aktardı. Yeri yerinden oynattı. Ama sonuç ortada.” Sevigen’e göre CHP’ye genel seçimlerde iki olay büyük zarar verdi: Birincisi Cumhuriyet Mitingleri, diğeri ise Genelkurmay’ın 27 Nisan bildirisi. Uzun yıllar Türk-İş başkanlığı yapan CHP’li bir diğer Milletvekili Bayram Meral ise Mehmet Sevigen’in görüşünü paylaşmıyor. Ona göre gazeteci Tuncay Özkan’ın kuracağı parti CHP’ye zarar verir: “Kurulan parti CHP’yi yıpratır, CHP’ye yazık eder. Oturulur, ne isteniyorsa yapılır. Bugün oturulur, yönetimle konuşulur. Haklı taleplerini kabul etmezse, değer vermezse o da kendi yolunu çizer. Bunlar ortaya konur, tartışılır. Bunların hiçbiri yokken, ‘Sen geride dur, ben daha iyisini yaparım.’ denirse bu kırıcı olur. İnandırıcı olmaz.” TUNCAY ÖZKAN PAZARLIK YAPIYOR; CİDDİYE ALINACAK TABANI YOK Bayram Meral, Türk-İş Başkanı olarak meydanlara yüz binleri toplamasına rağmen hâlâ partide görev alamadığını; ancak buna rağmen isyan bayrağı açmadığını söylüyor. Ancak Tuncay Özkan’ın ‘geçerli’ gerekçelerini Baykal’ın kabul etmemesi hâlinde partinin büyüyemeyeceği, bu yüzden ‘Ben yıllardır buradayım.’ denmemesi gerektiğini anlatıyor: “Kapıları açmak, herkesi kucaklamak lazım. Kucaklamayınca adamlar kendine yol arıyor. Başta genel başkan olmak üzere parti yönetimi böyle bir hareketle mücadele etmemelidir, imkân verilmemelidir. Aynı düşünceyi, duyguyu taşıyan insanların meydanlarda birbiriyle uğraşmasına gerek var mı?” Tuncay Özkan’ın parti kurması hâlinde CHP’li bazı milletvekillerinin bu yeni partiye geçebileceği hatta grup kurabileceği öne sürülüyor. Siyaset bilimci Mümtaz’er Türköne’ye göre ise Özkan’ın ‘Parti kurarım’ açıklamasını Deniz Baykal hiçbir şekilde ciddiye almıyor. Bunun sebebini ise ulusalcı kesimin Türkiye’deki demokratik oy tabanı açısından ciddiye alınacak, hesaba katılacak bir tabanı olmamasına bağlıyor: “Ulusalcılık marjinal bir ideoloji ve Türkiye’de daha çok, devlet içindeki illegal örgütlenmelerle, darbe eğilimleriyle, siyasi manipülasyonlarla, komplolarla halk arasında bir medya iletişimi kurmak için görevlendirilmiş dar bir grup. Herhangi bir oy desteği yok. Bunu en iyi değerlendirecek siyasi parti lideri Deniz Baykal. Sesleri çok çıkan; ama gövdesi cılız, bünyesi zayıf marjinal siyasi kimlikler bunlar. ‘Partiden ayrılacağım, yeni parti kuracağım’ söylemi pazarlık gücünü artırmak için bazı hiziplerin, kliklerin klasik taktiğidir. Şu anda olup bitenler de, Tuncay Özkan’ın yaptığı da bu.” BAYKAL BAŞÖRTÜSÜNÜ DEĞİL SADECE KURULTAYI DÜŞÜNÜYOR Türköne’ye göre Özkan’ın partisi seçime girerse Doğu Perinçek’in İşçi Partisi’nden çok farklı bir oy alamaz. Bir kulüp, dernek gibi işlemesini beklediği parti blöfüne Deniz Baykal da kurultayda karşılık vermeyecek. Türköne, Baykal’ın kafasının sadece kongre için çalıştığını söylüyor: “Bütün attığı adımlar, başörtüsü de dâhil kurultaya dönük hamlelerdir. Kurultay yaklaştıkça bunu daha net göreceğiz. Kurultayda elini güçlendirecek şey yeni açılımlar yapması değil, elindeki sermayeye sahip çıkması. Baykal da bunu yapıyor. Kendisi de hizipçilikten geldiği için parti içindeki sapmaları nasıl durduracağını iyi biliyor. O yüzden ana damara, ana söyleme yüklenerek kurultay yolunu açık tutmaya çalışıyor.” Başörtüsü tartışmalarının olduğu günlerde Deniz Baykal’ın sert eleştirileri, bir bakıma parti içindeki muhalif sesleri de kıstı. Parti liderliğine adını açıklayan Haluk Koç’un son aylarda pek esamisi okunmuyor. İl ve ilçe kongrelerini de büyük oranda Baykal’a yakın isimler kazanıyor. Bu tartışmalar arasında adaylık için nabız yoklayan Gülsün Bilgehan da hâlâ adım atabilmiş değil. Eşref Erdem’in partideki görevinden ayrılmasından sonra Baykal’a rakip olarak Prof. Süheyl Batum üzerinde çalıştığı ifade ediliyor. Ancak hâlâ net bir gelişme yok. Mustafa Sarıgül ve ona destek veren eski siyasetçiler ise seçim-cumhurbaşkanlığı-başörtüsü tartışmaları esnasında kayboldu. Mart sonu ya da Nisan başında yapılması planlanan kurultayda, genel başkanlığa bin 300 delegenin yüzde 20’sinin (260) imzasıyla aday olunabiliyor. Eşref Erdem’in destekleyeceği aday hariç hiç kimsenin bu imzayı toplayamayacağı hesaplanıyor. Mehmet Sevigen, kurultayda Baykal’ın seçilememe gibi bir kaygısı olmadığını düşünüyor. Haluk Koç’un adaylığını açıkladığı toplantıda yer almasına rağmen ona destek vermeyen Bayram Meral de Genel Başkan’ın çok rahat bir şekilde koltuğunu koruyacağını düşünüyor. Sevigen’e göre de başörtüsünün gündeme gelmesiyle alevlenen laiklik tartışmaları, CHP’lileri Baykal etrafında kenetledi: “Bu ülke sorunu insanları birleştiriyor, örgütü daha çok kemikleştiriyor. Bizde ülke sorunu partiden daha önce geliyor. Bu yüzden insanlar Baykal etrafında perçinlendi.” Hem Meral hem de Sevigen parti yönetiminde ciddi değişiklikler olmasını bekliyor. Eşref Erdem’in ayrılmasından sonra koltuğuna kimse oturmadı. Ancak kurultaydan sonra hem bu koltuk doldurulacak hem Parti Meclisi tamamen yenilenecek. Eşref Erdem’in ayrılma nedeni olarak gösterilen CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın da koltuğunu koruyamayacağı ileri sürülüyor. MARJİNAL HAREKETLER YOKLUĞA MAHKÛM CHP liderinin çok sesi çıkan, derin devlet bağlantıları konusunda iddialı duran küçük grupları kontrol altında tuttuğuna değinen Törköne, “Bize istediğimizi vermezsen parti kurarım tehdidine Baykal’ın pabuç bırakacağını düşünmüyorum. Onların hesabı farklı. Deniz Baykal’ı kongre sürecinde köşeye sıkıştırarak daha fazla taviz, Parti Meclisi’nde daha fazla üyelik peşindeler.” Türkiye’de çeteler deşifre edildikçe, darbe heveslileri deşifre edildikçe, demokrasi dışında iktidar peşinde koşanların ipliği pazara çıktıkça bu marjinal hareketlerin de çok ses çıkarma imkânı kalmayacağını düşünüyor. Türköne’ye göre Baykal da bunun farkında. Cumhuriyet Halk Partisi eski genel sekreterlerinden Mustafa Timisi, partinin yönetim kadrosunda yenilenme olmasını umut edenlerden. Bunun için toplumda saygın, güven veren, yeni söylemler ortaya koyabilen yeni bir yapılanmaya ihtiyaç var. Tuncay Özkan’ın parti girişimi içinse “Solda CHP’ye rağmen yeni bir siyasal hareketin gelişme şansı çok zor. Siyaset girişimi stratejik yanlışlık olur. CHP varlığından dolayı bir alternatif doğamaz.” diyor. Kurultayda Baykal’ın çok rahat kazanacağını söyleyen Timisi’ye göre laiklik için meydanlarda toplanan kalabalıklar geleneksel tepkilerden dolayı bir araya geliyor, oradan siyasal oluşum çıkmaz. CHP eski Genel Sekreteri Mustafa Timisi: ANA MUHALEFETİN ÇÖZÜMÜ YOK Türban yılların istismarı ile Türkiye gündeminde duran bir sorun. Bunun çözümüyle ilgili hükümet kendine göre bir çözüm getiriyor. Ana muhalefetin (CHP) getirdiği bir çözüm yok. Sorun var; ama sorun böyle kalsın mı, bu da bir çözümdür. Ama söylenmiyor. Tartışma tabana, üniversite camiasına, öğrencilerimize inecek; orada çeşitli fraksiyonlar gelişmelerin arkasına saklanacak. Biz bunları geçmişte yaşadık. Bizzat içinde bulundum. Ayrışma, kamplaşmalar, türbanla, laiklikle ilişkisi olmayan birçok marjinal unsur bunu kullanacaklar. CHP ikna edici, ciddiye alınacak, güven verici bir politika ortaya koymamış oluyor. Bir seçeneksizlik Türkiye gündemine taşınıyor. AKSİYON
<< Önceki Haber Ulusalcılar CHP'den giderse... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER