Dışişleri Bakanı Davutoğlu:

Dışişleri Bakanı Davutoğlu: -Bugün nasıl yüreklerimiz Suriye için yanıyorsa, akan her damla kana yüreğimiz yanıyorsa, bundan tam 25 yıl önce o zaman ki zalim Saddam Halepçedeki kardeşlerimize kimyasal silahla saldırmaya başlamış


MERSİN (A.A) - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bugün nasıl yüreklerimiz Suriye için yanıyorsa, akan her damla kana yüreğimiz yanıyorsa bundan tam 25 yıl önce o zaman ki zalim Saddam Halepçedeki kardeşlerimize kimyasal silahla saldırmaya başlamıştı dedi.
     Davutoğlu, Erdemli ilçesinde partisince düzenlenen teşkilat içi eğitim programında yaptığı konuşmada, Mersinin tarihimizin ve toplumumuzun bir aynası olduğunu ifade ederek, Onun için özellikle burada teşkilatımıza sesleniyorum. Böyle bir aynada AK parti 13 ilçe belediyesinden sadece 2siyle yetinemez. En azından Türkiyenin büyük oranının buraya yansıması lazım. Bunun mazereti olamaz. Biz bu anlamda Mersini Türkiyenin yükselen gücünün de bir yansıması olarak değerlendiriyoruz. Mersin Anadolunun Akdenize açılan kapısı olacak dedi.
     Türkiyenin 3 ayaklı, kapsamlı bir restorasyon sürecinden geçtiğini, son 10 yıldır kaybedilen onlarca yılı telafi edebilmek adına başta Başbakan Erdoğan olmak üzere yoğun bir tempoyla, siyasi istikrar içinde gece gündüz çalışarak yol almaya çalıştıklarını belirten Davutoğlu, Türkiyenin dünyanın ilk 10 ülkesi arasına gireceğini, bunun için önce demokrasinin sağlam temeller üzerinde güçlenmesi gerektiğini dile getirdi.
     Demokrasisi oturmamış, iç siyasi yapısı tahkim edilmemiş bir milletin uluslararası alanda hareket kabiliyeti kazanmasının çok zor olduğunu anlatan Davutoğlu, şunları söyledi:
     Son dönem yükselişimizin 3 ayağından birisi içeride demokratikleşme süreciyle birlikte tahkim edilen güçlenen devlet millet kaynaşması, diğeri bunun yansıması olarak ekonomik restorasyon ve kalkınma, üçüncüsü de bunlarla birlikte gelişen dış politika ve uluslararası alandaki güç tahkimi restorasyonumuzdur. Bu 3 ayağın hepsi birbiriyle alakalı. Eğer bir ülkede demokrasi yerleşmemişse, devlet milleti potansiyel bir tehdit olarak görüyorsa, millet devlete olan güvenini yitirmişse aslında o milletin hareket etme kabiliyeti sınırlanmış demektir. Biz son 10 yıl içinde çok sayıda seçimden referandumdan bu emaneti daha güçlenmiş şekilde aldık. Onun için başımız her yerde dik. Eğer arkamızda bu millet gücü olmazsa, bunu sağlayan teşkilatlarımızın dinamizmi olmazsa, bizim de ne ekonomide ne de dış politikada bu derece aktif ve tempolu bir siyasi faaliyeti yürütme şansımız olmaz. Herkesin bir güç kaynağı var, bizim güç kaynağımız sizlersiniz.
     Bakan Davutoğlu, 10 yıl içinde büyük bir psikolojik devrim gerçekleştirerek atılımlar yaptıklarını, milletin hiçbir kesimini, hiç bir grubunu etnik veya mezhebi topluluğunu tehdit olarak görmediklerini vurguladı.
     Milletin tehdit kaynağı değil, enerji ve meşruiyet kaynağı olduğuna işaret eden Davutoğlu, Biz 20. yüzyılın konjoktürel şartlarında ortaya çıkmış bir devlet değiliz. Biz başkalarının tanımladığı sınırlar içerisinde o sınırlara göre tanımlanmış bir millet de değiliz. Millet geleneğimiz tarihin derinlerine gider ve ortak idealleri, ortak kaderi, ortak zihniyeti barındırır. Devlet geleneğinde şefkat ve kudreti barındıran bir devlet anlayışı vardır. Bu anlayışı güçlendirdikçe ayakta durabiliriz. Bu anlayıştan feragat edersek güç damarlarımız kesilir diye konuştu.
    
     -3-4 yılda Afurikada 23 yeni büyükelçilik açıldı-
    
     Her yurt dışı gezisinde, gittiği ülkelerdeki şehitlikleri ziyaret ettiğini, o ülkeye girerken şehitlerden izin aldığını ifade eden Davutoğlu, Çanakkale Savaşında Anadoluya destek verenleri anlatarak, şöyle devam etti:
     Bizim millet anlayışımız o saflarda omuz omuza savaşan her unsuru kapsar. Türkü, Kürtü, Arapı, Çerkezi, Gürcüsü Boşnakıyla bugün o savaşlarda yer almış her kesim her unsur bizim tarihdaşımız olarak, vatandaşımız olarak en doğal parçamızdır, uzvumuzdur. Hiç birisinden feragat etmeyiz. 100 yıl önce kopup parçalanma, etin tırnaktan koparılması gibi parçalanan unsurların şimdi tekrar bir araya getirilmesi lazım. Bu süreç aslında ortak kimliğimizin tescil edilmesi, ortak kimliğimizin tekrar bir güç kaynağı olarak harekete geçirilmesidir. Son 3-4 yılda Afrikada 23 yeni büyükelçilik açtık. 12 büyükelçimiz vardı Afrikada, bu sayı 35e ulaştı. Latin Amerikada 4, Doğu Asyada 3 yeni büyükelçilik açtık. Toplam büyükelçilik sayısı 94ten 134e çıktı. Toplam dış temsilik sayısında da 161den 221e çıktık. Şu anda dünyada en fazla temsil edilen 9. büyük ülkeyiz. İnşallah bu sene ve gelecek yıl açılacaklarla birlikte bunu 6. sıraya yükselteceğiz. Tarihi güçlü olan tarihte özne olan milletler bir daha nesneleştirilemezler. Son dönemde bize dönük içeriden ve dışarıdan gelen bazı kıskançlıkların arkasında da bu var. Çünkü bu aziz milletin bütün haşmetiyle tarihe tekrar döndüğüne şahit oluyoruz.
     Türkiyenin kaydetmiş olduğu gelişmelerde özgüvenin önemli bir yer tuttuğunu belirten Davutoğlu, Türkiyenin yeniden özgüvenini kazandığını, kendi onurunu tekrar bir bayrak gibi her yere taşıma iradesini gösterdiğini ve tarihdaşlarına sahip çıktığını kaydetti.
    
     -Halipçe katliamı-
    
     Bakan Davutoğlu, 16 Martın Halepçe katliamının yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
     Bugün nasıl yüreklerimiz Suriye için yanıyorsa, akan her damla kana yüreğimiz yanıyorsa bundan tam 25 yıl önce o zaman ki zalim Saddam Halepçedeki kardeşlerimize kimyasal silahla saldırmaya başlamıştı. 6 bine yakın kardeşimiz orada şehit edilmiştir. Srebrenitzadaki Boşnak kardeşlerimizle, Halepçedeki katledilen Kürt kardeşlerimizle bugün Suriyede katledilmekte olan Arap, Kürt, Nusayri, Sünni kardeşlerimizle dayanışma arasında hiç bir fark görmüyoruz. Nerede bir zalim varsa ona karşı dururuz. Hangi medeniyetten gelirse gelsin her mazlumun yanında oluruz.
     Gelecek 10 yıl içinde demokrasi üzerindeki tüm gölgeleri kaldıracak yeni bir anayasa ile köklü ve güçlü bir ekonomi hedeflediklerini anlatan Davutoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
     Bakan olduğumda çalışanlarıma şöyle demiştim: Mustafa Kemal Atatürk, İstiklal mücadelesinde hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır ve o satıh bütün vatan topraklarıdır demiştir. O gün bütün vatan sathında müdafaa başlamıştır. Biz de şimdi diyoruz ki, hattı diplomasi yoktur, sathı diploması vardır. Satıh ise bütün dünyadır. Bayrağımızın dalgalanmadığı hiç bir köşe kalmayacak. Hiç bir vatandaşımız ya da tek bir tarihdaşımıza dünyanın herhangi bir köşesinde herhangi bir yardım hasıl olursa, ulaşamayacağımızı hiç bir köşe kalmayacak. Hamdolsun kalmadı.
    
     Muhabir: Zuhal Uzundere Kocalar
     Yayıncı: Tevfik Işık
<< Önceki Haber Dışişleri Bakanı Davutoğlu: Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER