Ya doğruysa: Gel de kafayı yeme!

Mehmet Yılmaz, İsrail'in Gazze katliamından yola çıkarak acaba dedirten bir şüpheye dikkat çekti.

Ya doğruysa:<b> Gel de kafayı yeme!</b>

İsrail ile İran müttefik mi? Dünya havai fişek gösterileriyle girdi yeni yıla.Filistinliler ise İsrail bombaları altında. Geçen hafta Gazze'de başlayan katliam ciddi boyutlara ulaştı: -417'e yakın ölü, 2000 civarında da yaralı. Abluka altında ilaç, gıda, elektrik sıkıntısı çeken 1,5 milyon Filistinlinin hâlipürmelâli de ortada. Bu acı bilançoya rağmen uluslararası toplum geneli itibarıyla sessiz. BM Güvenlik Konseyi karar alamıyor İsrail hakkında. Çünkü ABD'nin vetosu var. İKT, Arap Birliği, Körfez İşbirliği Konseyi gibi teşkilatlar da bir mutabakata varamıyor. Çünkü Arap ülkeleri ile İslam âlemi kendi içinde bölünmüş durumda. AB'ye üye ülkelerle Rusya, Çin gibi bölgesel aktörlerin tepkileri dikkate alınmayacak kadar cılız. Hal böyle olunca ateşkese yanaşmayan İsrail ise bombalamayı sürdürüyor. *** Bu karamsar ortamda iki ülke yükseltti sesini. Hem de güçlü biçimde. Onlardan biri Türkiye, diğeri de İran. Tel Aviv'le Şam arasında bir barış anlaşması yapılması için çalışan Türkiye, İsrail'in Gazze'de orantısız güç kullanmasını 'insanlık suçu' olarak nitelendirdi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin barış çabalarını sabote eden bu katliamın, kendilerine yapılmış bir ayıp olduğunu söyledi. Haklı bir tepkiydi bu. Zira Türkiye, Ortadoğu'da kalıcı bir istikrarın ancak 'diplomasi' ile mümkün olabileceği tezini işliyordu bir süredir. Bunun için de bölgedeki aktörlerin barış süreçlerine dâhil edilmesi gerektiğini savunuyordu. Nitekim bu fikrini hayata geçirdi de... Hamas'ın Şam'da yaşayan askerî kanadının lideri Halid Meşal'i Ankara'ya davet etti üç yıl önce. Amaç, 2003'te ABD'nin Irak'ı işgal etmesinden sonra ortaya çıkan ve bölgesel çatışmalara yol açabilme potansiyeline sahip tablonun derinleşmesini engellemekti. İsrail, Gazze'yi bombalayarak Türkiye'nin çabalarını da boşa çıkarmış oldu böylece. *** İran da sert tepki gösterdi İsrail'e. Ancak Tahran'dan yükselen ses 'yapıcı' değil 'yıkıcı' nitelikteydi. İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejat, 'intikam ve savaş' temalarını vurguladı art arda yayınladığı mesajlarda: -İsrail ve müttefikleri yolun sonuna geldi. -Gazze Şeridi'ne saldırılar İsrail için sonun başlangıcı olacak. -Varlığını kan dökerek sürdüren İsrail'deki rejimi gün gelecek hiçbir güç kurtaramayacak. Bu açıklamalar sırasında Ahmedinejat, Filistin halkını da unutmadı. Gösterdikleri direnişi övdü: -Filistinliler şimdi cihat ve şehadet meydanında mücadele ediyorlar. Bu meydan zafer meydanıdır. - Sizin yolunuz en doğru olanıdır. Biliniz ki izzetli yaşamanın tek yolu direniştir ve sonunda zafer sizlerin olacaktır. İran'da tepkiler sokağa da yansıdı. Halk İsrail'i protesto etti. Din adamları Gazze'de savaşacak 'gönüllüler' toplamak için seferber oldu. Eğer basına yansıyan haberler doğru ise 25 bin üniversite öğrencisi İsrail'le savaşmak için açılan kampanyaya katıldı. *** Hizbullah, Hamas ve İran'ın kendisini 'tehdit' ettiğini savunuyor İsrail. Bu düşmanlara karşı mücadele ettiğini öne sürüyor. Bunun için de sık sık silaha başvuruyor. Karşısındakiler de tepki gösteriyor İsrail'in bu saldırgan tutumuna. İran, kendisine yönelik saldırıları bertaraf etmek için ön cepheyi Hizbullah ile Lübnan'da, Hamas'la da Filistin'de kuruyor. İsrail de bu iki cepheyi sürekli bombalayarak İran'ın nüfuz alanını büyütüyor. Barış için çabalayan Türkiye ise arada kim vurduya gidiyor. O zaman sormadan edemiyorsunuz: -Armagedon mucizesi bekleyenlerle Hüccetiye rüyası görenler müttefik mi yoksa? MEHMET YILMAZ-ZAMAN
<< Önceki Haber Ya doğruysa: Gel de kafayı yeme! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER