Medyayı ilkokulda keşfediyorlar

Her haberi doğru kabul eden, magazin meraklısı, öğrenciler artık daha bilinçli yetişiyor.

Medyayı ilkokulda keşfediyorlar

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) işbirliğinde 2006-2007 eğitim döneminde başlayan “medya okuryazarlığı dersi projesi” pilot okullarda şimdiden semeresini vermeye başladı. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Erzurum’daki 5 ilköğretim okulunun 7’nci sınıflarındaki uygulama, beklenenden fazla ilgi görüyor. Bu dersin öğrenciler üzerindeki etkisini yerinde incelemek için pilot eğitim kurumlarından Bakırköy Şehit Pilot Muzaffer Erdönmez İlköğretim Okulu’nu ziyaret ettik geçtiğimiz hafta. 7-A şubesindeki derse katıldığımızda edindiğimiz izlenim şu ki, yeni nesil medyaya artık çok daha bilinçli, eleştirel ve sorgulayıcı gözle bakacak; haberlerin kurgu ve gerçek kısmını daha kolay ayırt edecek; televizyon dışındaki medya araçları da eskiye nazaran daha fazla takip edilecek. Bütün bunların neticesinde medya da kendine çekidüzen vermek zorunda kalacak. OKURYAZARLIK’ NEREDEN ÇIKTI? Okullardaki gelişmeleri yakından takip eden RTÜK ve Talim Terbiye Kurulu (TTK) uzmanları hâlihazırda 788 öğrencinin aldığı dersin, önümüzdeki yıl Türkiye geneline yayılmasıyla daha verimli hale geleceği kanaatinde. Şehit Pilot Muzaffer Erdönmez İlköğretim Okulu Müdürü Ufuk Zor da buna işaret ediyor: “Bu sene 7’nci sınıflarla sınırlı uygulama seneye 6-7 ve 8’lere yayılacak. Ben isterim ki bu dağılıma 4’üncü ve 5’inci sınıflar da dâhil edilsin. Çünkü biz derse giren öğrencilerdeki olumlu gelişmeleri biliyoruz.” Okulun dersten sorumlu öğretmenleri Gaye İnan ve Birsen Özaktaç, öğrencilerin anlatılanlara ve kendilerine gösterdiği ilgiden memnun. Medyanın önemini ve etkilerini bilen Batı ülkelerinde öğrencileri bilinçlendirecek dersler yıllardır okutuluyor. Türk eğitim sisteminde senelerce ihmal edilen bu mevzuda RTÜK 1-1,5 yıl önce bir çalışma başlatmış. Medyadaki hızlı gelişim, değişim ve yozlaşma bu çalışmanın esasını teşkil eder. Özellikle gelişme çağındaki çocukların, güvenirliliği tartışmalı birçok haberi doğru kabul etmesinin önüne geçme adına ilköğretim düzeyinde bir ders hazırlanması gündeme gelir. Teklifi MEB’e ve TTK’ya götüren RTÜK uzmanları olumlu karşılık alır. Varılan anlaşma çerçevesinde RTÜK uzmanları evvela Amerika ve Avrupa’da literatür çalışması yapar. Dersin program taslağı hazırlanırken iletişim fakültesi hocalarının ve bir sosyologun görüşlerine de başvurulur. Çalışmaların neticelenmesi ve 22 Ağustos’ta RTÜK ile TTK arasında konuya ilişkin protokolün imzalanmasının ardından 2006-2007 eğitim yılında 5 ilköğretim okulunda pilot uygulamanın başlaması kararlaştırılır. Ders hocası problemi de sosyal bilgiler öğretmenlerinin konuya en yakın eğitimciler olması hasebiyle onların üzerinden halledilir. RTÜK bu amaçla pilot okullardaki tüm sosyal bilgiler öğretmenlerini ve ilgili idarecilerden birini Ankara’ya 4 günlük seminere davet eder. Bakırköy Şehit Pilot Muzaffer Erdönmez İlköğretim Okulu sosyal bilgiler dersi öğretmenleri Gaye İnan ve Birsen Özaktaç da bu davetle başkente gidenlerden. RTÜK, öğretmenleri şehrin en lüks otellerinden birinde ağırlar. İstanbul’un dışında Ankara, İzmir, Adana ve Erzurum’dan gelen öğretmen ve idarecilerle medya okuryazarlığı semineri alacak eğitimcilerin sayısı 30’u bulur. Dört günlük çalışmalarda öğretmenlere iletişime giriş, kitle iletişimi, medya, televizyon, aile, çocuk ve televizyon, radyo, gazete, dergi ve internet konularında bilgi verilir. 10 Eylül’deki sertifika töreninin ardından Türkiye’nin ilk “medya okuryazarlığı öğretmenleri” görev yerlerine uğurlanır. Birsen Özaktaç, Ankara’dan döndükten sonra girdiği ilk dersi anlatıyor: “Öğrencilerime öncelikle ‘medya okuryazarlığı’ isimli yeni bir ders olduğundan bahsettim. Ve ilk sorum ‘Sizce bu derste ne işleyeceğiz, ne anlatacağız?’ idi.” Özaktaç’a verilen cevaplarda dikkati çeken bir şey vardır, öğrencilerin çoğunluğu medyayı televizyondan ibaret görmektedir, gazete ve dergi gibi yayınları dillendiren yoktur. Bu durumu öğrenciler de itiraf ediyor. Betül Ulupınar, bir anlamda kendi görüşleriyle arkadaşlarına tercüman oluyor: “Daha önce medya deyince aklıma ilk anda sadece televizyon geliyordu. Gazete çok az okuyordum.” Zamanla öyle bir noktaya gelir ki Ulupınar, artık esas medya organını gazete diye tanımlıyor. Gerekçesi açık, televizyondaki görüntüler anlık; ama gazete bütün gün elinizin altında ve saklama imkânı var. Yani bildik ifadeyle söz uçar, yazı kalır… Daha önce gazeteyi aklına getirmeyenlerden biri de Okan Fettahoğlu. Onun da medya dersi deyince zihninde ilk beliren televizyon ve internettir. Sanem Gültel ise arkadaşlarından farklı bir bakış açısına sahip. Dersin işlenişine dair onun hiçbir fikri yokmuş ilk başta. Kendi deyimiyle zaman geçtikçe zevk almaya başlamış konulardan. Şimdiden gazete okuyucusu olmuş. EĞİTİM, ŞİDDETİ DİZE GETİRDİ Medya okuryazarlığı dersine giren diğer öğretmen Gaye İnan’ın ilk dönem izlenimleri ise daha çok öğrencilerin algısıyla ilgili. İnan, ilk derslerden birinde sınıfa medyadaki şiddet haberlerinden ne kadar etkilendiklerini sorar. Ancak öğrencilerin ekserisi bu etkinin farkında değildir. Büyük çoğunluk, medyadaki şiddetten etkilenmedikleri; az etkilendikleri yönünde cevap verir. Ancak zamanla bu da kırılır. Gaye öğretmen, “Şiddet haberlerinin çocukları etkilediğini biliyordum; ama bu kadarını tahmin etmiyordum. Zaten onlar da dersin başında bunun farkında değildi, konuları işledikçe meseleye daha geniş bakmaya başladılar.” diyor. Öğrencilerin konuyla ilgili düşünceleri de öğretmenlerinin söylediklerini tasdikler nitelikte. Merve Yüce, medya okuryazarlığının haberlere daha farklı gözle bakmasını sağladığını söylüyor. Dersten önce çoğu habere büyük oranda inandığını belirten Alperen Çalkap, bu ve benzeri durumların artık kırıldığını, kendisinin çok bilinçlendiğini vurguluyor. Öğrencilerin derse ilgisine şaşıran Gaye İnan, bir de itirafta bunuyor: “Ben çocuklar daha fazla magazine meyleder diye düşünüyordum. Ancak gördüm ki onlar da artık toplumsal yapıyı takip ediyor ve ülke gündemiyle alakalı konulara da merak sarıyor.” NOT VERİLMİYOR; AMA ÖĞRENCİLER ÇOK İLGİLİ Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Bostancı da Gaye öğretmenin sözlerini doğruluyor. Prof. Bostancı, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin farkındalık açısından uygun bir düzeyde bulunduğunu söylüyor. Bu anlamda medya okuryazarlığı dersinin her yaş grubuna yönelik hazırlanmasını da ‘abartı’ diye yorumluyor. Ancak çalışma, disipline edilmiş olması açısından önemli. Projenin ehemmiyetine Birsen Özaktaç da atıf yapıyor. RTÜK ve TTK’nin konuya büyük önem verdiğine değinen Özaktaç, okulun da meseleye ayın ölçüde sahip çıktığını söylüyor. Derse sahip çıkmanın arkasında yatan gerekçe ise okul idaresi, öğretmen ve öğrencilerin “medya okuryazarlığının faydasının” bilincinde olması. Hatta Gaye İnan, basını yıllardır takip etmesine rağmen bazı mevzularda öğrencilerine paralel bakış açısı yakaladığını belirtiyor. Dersin gelişen teknoloji ve medya karşısında oluşan boşluğu doldurduğuna değinen Okul Müdürü Ufuk Zor ise şimdiye kadarki ilgiyi değerlendirince, merakın giderek artacağını düşünüyor. Şehit Pilot Muzaffer Erdönmez İlköğretim Okulu’nun 7-A, 7-B ve 7-C şubeleri medya okuryazarlığı dersi görüyor. İki öğretmen, haftada birer saat 125 öğrenciyle muhatap oluyor. Teknolojik altyapısı yeterli bir eğitim kurumu olması hasebiyle öğrencilerin internet erişimi de var. Ders işlenen sınıflarda projeksiyon sistemiyle öğrencilerin aktif katılımı sağlanıyor. Öğrenciler için hazırlanmış bir kitap olmaması, derslere katılımı artırıyor. Öğrencileri belirli bir metne bağlı kalmaktan kurtarmak, dersin verimi adına daha sağlıklı görünüyor. Ancak öğretmenlerin takip ettiği ve RTÜK-TTK işbirliğiyle hazırlanan bir program kitabı mevcut. Dersin ‘not’la değerlendirilmemesi de farklı bir boyut. Karne kaygısı olmamasına rağmen öğrenciler derse hazırlıklı geliyor. Ödevler bir hafta süresince televizyon programı, gazete yazarı ya da haberi takibi, radyo ve dergi incelemesi şeklinde olabiliyor. Öğretmenlerin bir sonraki haftaya işlenecek konuyu öğrencilere söylemesi çocukların derse hazırlıklı gelmesini sağlıyor. AİLELER, DEĞİŞİMDEN MEMNUN Medya okuryazarlığı dersinin aileler üzerindeki etkisine gelince; okulda şu ana kadar kapsamlı bir veli toplantısı yapılmadığından, konuyla ilgili olarak sadece bazı ebeveynlerin münferit görüşleri var. Birsen Özaktaç, bazı anne babaların birebir görüşmede dersin içeriğini kendilerine sorduğunu, bilgi verilince de sevindiklerini söylüyor. Aslında ailelerin konuya merak sarmasının arkasındaki sebep çocuklarında gördükleri değişim. Bu durumu öğrenciler de dillendiriyor. Hatta Ender Özdönümcü gibi bazı öğrenciler haber izleme meselesinde evdekilerle tatlı-sert tartışmalar yaşıyor: “26 yaşında bir ağabeyim var. O film izlemek istiyor, ben haber izlemek istiyorum. Evde 3 televizyon var yine de tartıştığımız oluyor.” Öğrenciler medyaya sorgulayıcı gözle bakmaya başladıktan sonra, belirli konularda yoğunlaşan eleştirileri de var. Özellikle şiddet ve magazin konusunda Merve Yüce, Mehmet Can Parıldar, Melis Aydede ve arkadaşlarının ortak kanaati “bu tür yayınların azaltılması” yönünde. Melis Aydede’nin bu haberlere yönelik kızgınlığının altında başka bir sebep daha var: “Şiddet haberleri çok çıkınca, anne-babalar kızlarını hiçbir yere bırakmıyor. Yazılanlardan, anlatılanlardan çok karamsar bir tablo çıkıyor ortaya.” KÜÇÜK ÖĞRENCİLERDEN BÜYÜK LAFLAR Mehmet Can Parıldar: Gazete okumazdım daha önce. Artık sık takip ediyorum ve okuma yeteneğimi geliştiriyor bu dersler. Berkant Diri: Daha önce gazete sadece spor sayfası demekti benim için. Artık haberleri izlemeye ve gazete takibi yapmaya başladım. Yeşim Ünal: Kapkaç ve tecavüzle ilgili haberler azaltılmalı. Cenk Erdoğan: Sabah programlarının kalkmasını istiyorum. Haber bültenlerini de magazin işgal ediyor. Atakan Toprak: Bütün sayfalarını okuyorum gazetelerin; ama ekonomi haberlerine gelince zorlanıyorum. Meltem Şeker: Çocukların psikolojisini bozmayan haberler yapılsın. Ece Demir: Eskiden gazetede magazin haberlerine bakmak için sadece birinci sayfaları incelerdim. Şimdi daha bilinçliyim. Yasin Turan: İnterneti daha önceden sadece araştırma ödevleri, chat ve oyun için kullanıyordum; ama artık haber sitelerini de takip ediyorum. Ümit Akgün: Daha önce gazetenin yüzüne bile bakmıyordum. Emircan Elikkaya: Artık internet ve gazeteyi de takip ediyorum. Televizyon anlık ve gelip geçici bir araç. Gazete ve dergi bana göre daha iyi. Geçtiğimiz cuma de RTÜK tarafından Ankara’da bir günlük “Uluslararası Medya Okuryazarlığı Paneli” düzenlendi. Panelde 5 pilot ildeki ilköğretim okullarında ders olarak verilmeye başlanan medya okuryazarlığı, uzmanlar tarafından masaya yatırıldı. Hâlihazırda ders verilen eğitim kurumları şunlar: Adana-Seyhan Dumlupınar İlköğretim Okulu, Ankara-Çankaya Ahmet Vefik Paşa İlköğretim Okulu, Erzurum-Merkez Barbaros Hayrettin Paşa İlköğretim Okulu, İstanbul-Bakırköy Şehit Pilot Muzaffer Ersönmez İlköğretim Okulu ile İzmir-Karşıyaka 80. Yıl Metaş İlköğretim Okulu. Öğrencilerin derste hazırladığı çalışmaların uzun vadede arşiv hâline gelebilecek şekilde RTÜK’ün internet sayfasında yayımlanması gündemde. Dersin gidişatıyla ilgili TTK ve RTÜK’ten oluşan bir uzman komisyonu, ilki aralıkta ikincisi nisan veya mayısta olmak üzere iki rehberlik izlemesi yapacak. Bu çerçevede pilot okullar gezilecek, buralarda öğretmen ve idarecilerle görüşülecek, derslere girilip öğrencilerin yaklaşımı değerlendirilecek. Medya okuryazarlığı dersine giren öğretmenler, haziranda Ankara’da toplanıp bir yılın muhasebesini yapacak. İletişim fakültesi mezunlarına bu ders sayesinde öğretmenlik yolu açılacağına dair iddialar TTK nezdinde dikkate alınmıyor. Dersin seçmeli olması, öğretmenlik önündeki engel. Ancak hâlihazırda sınıf öğretmenliği yapan iletişim mezunlarından faydalanma gündemde. PROJENİN TANIMI VE AMACI Medya okuryazarlığı kısaca şu şekilde tarif ediliyor: “Yazılı olan ve olmayan, büyük çeşitlilik gösteren formatlardaki (televizyon, video, sinema, reklâmlar, internet v.s.) mesajlara ulaşma, bunları çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneği.” Medya okuryazarlığı projesi, medyayı doğru okuyan, yaşadığı çevreye duyarlı, ülkesinin sorunlarını bilen, medya mesajlarını akıl süzgecinden geçiren bilinçli bir kitle oluşturmayı amaçlıyor. Medya okuryazarlığı izleyicinin medyayı bilinçli okumasına katkı yapmakla kalmıyor. Okuryazarlık eğitimi projesine katılanların kendini rahat ifade edebilmesi, toplumsal hayata daha aktif ve yapıcı iştiraki sağlanıyor. Aksiyon
<< Önceki Haber Medyayı ilkokulda keşfediyorlar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER