Danıştay'dan eğitime kafes planı

Eğitim sistemi, 28 Şubat'ın icadı kafesten yine kurtulamadı. Mağdurların itirazlarını bugüne kadar 'YÖK tek yetkilidir' diye geri çeviren Danıştay, şimdi aynı kurulu yetkisiz ilan ederek katsayı adaletsizliğine 'devam' dedi.

Danıştay'dan eğitime kafes planı

"Temmuz ayında evimizde tam bir şenlik havası vardı. Şimdi bu hava mateme döndü. Ben de ailem de yıkıldık. Kurban Bayramı öncesinde aldığımız kötü haber, bayramı da zehir etti bize." Bu sözler, İstanbul İmam Hatip Lisesi ikinci sınıf öğrencisi Muhammet Yusuf Altan'a ait. Ona ve ailesine bayramı zehir eden gelişme ise geçtiğimiz hafta yaşandı. Danıştay 8. Dairesi, dört ay önce Yükseköğretim Kurulu kararı ile getirilen eşit katsayı uygulamasının yürütmesini durdurdu. Oy birliği ile alınan kararda, bütün öğrencilerin üniversiteye eşit şartlarda girmesi, 'eşitsizlik' olarak görüldü. Katsayının kaldırılmasının 'eğitim sisteminin örgütleniş biçimindeki bütünlüğü bozacağı', bu durumun da hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığı iddia edildi. Böylece, 28 Şubat'ın 12 yıldır devam eden icadına geri dönüldü. Yıllardır bu düzenlemeden dolayı mağdur olan imam hatip ve meslek lisesi öğrencilerinin sevinçleri ise kursaklarında kaldı. Oysa temmuz ayında katsayı farkının kaldırılmasıyla yeni bir dönem başlamıştı onlar için. 28 Şubat'ın gasp ettiği hakları geri verilmiş ve düz lise öğrencileri gibi istedikleri bölümü kazanma imkânları doğmuştu. Bu yüzden hem imam hatipler hem de meslek liseleri büyük bir ilgi görmüştü. 'Katsayı kaldırıldığı için istediğim bölüm ve üniversiteye gidebilirim' düşüncesiyle binlerce öğrenci bu okullara kayıt yaptırdı. İstanbul Avcılar Endüstri Meslek Lisesi Müdürü Osman Nuri Süzen, meslek liselerine ilginin yüzde 15 arttığını söylüyor. Aslında bu oran çok daha yüksek. Ancak diploma notu ve kontenjana göre öğrenci alındığı için birçok öğrenci müracaat ettiği hâlde okul kapısından geri dönmek zorunda kaldı. İmam hatip okullarına kayıtlarda ise yüzde 50'yi bulan bir artış söz konusu. Zeytinburnu İmam Hatip Lisesi'ne bu yıl yapılan kayıt 800. Özellikle lise bir öğrencileri Danıştay'ın bu kararıyla şoke oldu. Katsayı kaldırıldığı için gönül rahatlığıyla bu okulları tercih ettiler. Ancak sevinçleri sadece 4 ay sürdü. Birçoğu şimdiden düz liseye geçmeyi düşünüyor. Fakat okul müdürleri karar vermek için çok erken olduğuna onları ikna ediyor. İki ve üçüncü sınıf öğrencileri onlar kadar şanslı değil. Çünkü düz liseye geçme hakları yok. Bu yüzden Danıştay'ın kararı en çok onları yıktı. Kübra Şafak, bu öğrencilerden biri. İstanbul Küçükçekmece'deki İsmet Aktar Endüstri Meslek Lisesi 2. sınıfta okuyor. Kübra, geçtiğimiz yıl katsayı eşitsizliğinden dolayı düz liseye geçecekti. Hayalinde edebiyat öğretmenliği vardı. YÖK katsayıyı kaldırınca düz liseye geçmekten vazgeçti. İdealindeki mesleği kazanmak için dershaneye yazıldı, büyük bir umutla derslerine sarıldı. Ama hayalleri Danıştay'a takıldı. 8. Daire'nin kararını duyunca neler hissettiğini şu cümlelerle özetliyor: "O kadar zor durumda kaldım ki. Yıkıldım. Oysa ben her şeyimi planlamıştım. İstediğim bölümü okuyacağım ümidiyle sınavlara hazırlanmaya başladım. Ama şu anda hayallerim suya düştü." Kübra, belirsizliğin bir an önce giderilmesini ve YÖK'ün buna bir çözüm bulmasını istiyor. Aksi takdirde binlerce öğrencinin mağdur olacağını söylüyor: "Aslında sadece diğer öğrencilerle eşit şartlarda sınavlara girmek istiyorum. Yoksa istediğim şey bir ayrıcalık değil. Avcılar Endüstri Meslek Lisesi 3. sınıf öğrencisi Gamze Yılmaz da aynı konudan dertli. Katsayının kalkması ile sınıftaki bütün öğrencilerin idealindeki bölümü kazanmak için dershanelere gitmeye başladığını söylüyor: "Herkes farklı bir mesleği hedefliyor. Çünkü meslek lisesini bitirip asgari ücretle çalışacağımıza iyi bir üniversiteyi kazanıp 2-3 milyar kazandıracak meslekleri yapmak istiyoruz. Ama Danıştay herkesin hayalini yıktı." Ekrem Cevahir Çok Programlı Lisesi 3. sınıf öğrencisi Hamza Uzun ise YÖK'ün bu hatayı düzelteceğine inanıyor. Danıştay'ın kararına ise bir anlam veremiyor: "Meslek lisesini okuyoruz diye hukuku tercih etmemiz neden sakıncalı ya da tehlikeli görülüyor? Ben avukat olmak istiyorum. Düz liseye giden bir öğrenci avukat oluyor da ben niye olamıyorum? Neden eşit şartlarda sınavlara giremiyoruz?" Katsayı aslında imam hatiplerin önünü kesmek için 28 Şubat sürecinde uygulamaya sokulan bir icat. 1999'dan beri devam eden uygulamada meslek lisesi öğrencileri gibi yüz binlerce imam hatipli de mağdur oldu. Abdüllatif Yılmaz, bu öğrencilerden biri. Zeytinburnu İmam Hatip Lisesi 3. sınıf öğrencisi. Aynı zamanda profesyonel bir basketbolcu. 2. Lig'deki Pertevniyal takımında oynuyor. Spor akademisini kazanarak eğitimine devam etmek istiyor. Ama Danıştay'ın bu kararı ile umutsuzluğa kapılmış durumda. Ona göre imam hatip liseleri sadece 'din görevlisi' yetiştiren bir eğitim kurumu olarak algılanmamalı. Her öğrenci gibi imam hatiplinin de doktor, avukat, sporcu ve öğretmen olma hakkı var. Bu yüzden katsayı uygulamasına sitem ediyor: "Biz de bu devletin vatandaşıyız. Okuyup ülkemize hizmet etmek istiyoruz. Sadece din görevlisi olarak değil, her alanda milletimize hizmet etme hakkımız yok mu? Buna neden engel olunuyor? Bu ülkenin başbakanı da imam hatipli ve yıllardır ülkesine hizmet ediyor." Danıştay'ın kararıyla umutsuzluğa kapılan bir diğer öğrenci ise Muhammet Yusuf Altan. İstanbul İmam Hatip Lisesi 2. sınıf öğrencisi. Muhammet Yusuf, hukukçu olmak istiyor. Katsayı adaletsizliği devam ederse hukuk fakültesini kazanması çok zor. Bu yüzden Danıştay'ın kararına tepkisini şu sözlerle dile getiriyor: "Benim okulumdan başbakan çıktı. Bu okullar sadece imam yetiştirmedi ki. Öğretmenlik, doktorluk, savcılık, avukatlık ve siyaset olmak üzere aklınıza gelebilecek her türlü mesleği yapabilecek potansiyeli var bu okuldakilerin. Neden farklı bir meslek seçme hakkımız engelleniyor? Hukuk diyorlar. Bunun hakla hukukla ne ilgisi var?" Yusuf, imam hatip okullarının bu şekilde dışlanmasına üzülüyor. Oysa onların istediği sadece eşit şartlarda rakipleriyle yarışmak. "Düz liselilere tanınan imkânlar neyse biz de aynı şeyleri istiyoruz." diyor. Katsayı adaletsizliğinin devam etmesi durumunda yurt dışında eğitimine devam etmeyi düşünüyor Muhammet Yusuf. Ailesinin maddi durumunun buna müsait olduğunu ifade ederek soruyor: "Ama benim durumumda olmayan binlerce öğrenci var. Onlar ne yapacak?" Hem meslek lisesi hem de imam hatip öğrencileri, Danıştay'ın kararından sonra psikolojik olarak yıkılmış durumda. Ortaya çıkan belirsizliğin bir an önce giderilmesini bekliyorlar. Peki, yıllardır yüz binlerce öğrenciyi mağdur eden katsayı eşitsizliği ne zaman uygulanmaya başladı ve nasıl bu noktaya gelindi? 28 ŞUBAT'IN 'TELAFİSİ GÜÇ' UYGULAMASI 12 Eylül darbesinden sonra çıkarılan 2547 sayılı YÖK Kanunu, 17 yıl boyunca (1981-1998) uygulandı. Bu dönemde katsayı diye bir düzenleme yoktu. Her öğrenci sınavlarda gösterdiği başarıya göre istediği üniversiteye gidebiliyordu. 28 Şubat postmodern darbesi her alanda olduğu gibi eğitime de bir 'balans ayarı' yaptı. İrtica yaygarası ile hazırlanan senaryoda en büyük tehlike imam hatip ve Kur'an kurslarıydı. Sadece medya kullanılarak bu senaryo hayata geçirilmedi, yargı mensupları ve üniversite hocalarına verilen brifinglerin ana konusu da irticaydı. Bulunan çare, imam hatiplerin de içinde bulunduğu mesleki ve teknik lise mezunlarının üniversiteye girişini zorlaştırmaktı. Nitekim, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir'in gönderdiği bir yazı üzerine Kemal Gürüz başkanlığındaki YÖK, 'katsayı eşitsizliğini' icat etti. 1999'da hayata geçirilen bu uygulama ile meslek lisesi mezunlarının ÖSS puanlarının düşük katsayı ile hesaplanması kararlaştırıldı. Genel liselerin yerleştirme puanları 0,8 katsayı ile hesaplanırken, meslek liseliler 0,3 katsayı ile dezavantajlı duruma düşürüldü. İmam hatip liseleribaşta olmak üzere meslek liseleri eğitim hakkı engellendiği için gözden düştü. * UYGULAMA KİMİN EMRİ İLE BAŞLADI? * KARAR HANGİ TEMEL İLKELERE AYKIRI? * YÖK'ÜN B PLANI NE? HABERİN TAMAMI AKSİYON DERGİSİNDE
<< Önceki Haber Danıştay'dan eğitime kafes planı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER