Haftalardır konuşuluyordu aslında. Yargı kulislerinde hep, kurulda kriz olduğu belirtiliyordu. Ama hem Adalet Bakanı, hem de HSYK Başkan vekili 11 Ağustos'ta, "kriz yok" dedi. Bakan "kriz yok" dedi ama tansiyonu düşürmeye çalıştığı açıktı. Zaten bu açıklamanın üzerinden daha bir hafta geçmeden de kriz patlak verdi. Kurul çalışmaları aslında salı günü kilitlendi... Salı günü düzenlenen olağan toplantı, olağan başladı ama normal bitmedi. Toplantının gece yarısına kadar sürmesi beklenirken, 19:00'da sona erdi. Dahası; kurul üyeleri de alışılmışın dışında; Bakan'dan erken ayrıldılar toplantıdan. Her zaman kurul üyelerinden önce çıkan Bakan ise en son çıkan isimdi... Herkes,"Kriz mi çıktı?" diye merak ederken, HSYK Başkan vekili sabah kameraların karşısına geçti ve krizin ilk sinyalini verdi... O sıkıntının ne olduğu kısa süre sonra ortaya çıktı. Adalet Bakanlığı; Kurul üyelerinin, korsan kararname hazırlayarak devam eden davalara müdahale etmek istediğini açıkladı. Üstelik kritik bütün davaların seyri değiştirilmek isteniyordu. Bu sebeple, kararnamenin geri çekildiği ve çalışmaların dondurulduğu belirtildi... Adalet Bakanlığı'nın bu hiç beklenmedik manevrası, Kurul üyelerini şok etti. Onlar bakanın kararnameyi geri çekmesini beklemiyorlardı. Referandum öncesi son fırsat diyerek davalara müdahale girişimleri adeta ters tepmişti. Geri çekilen unvanlı hakim savcı kararnamesinin referandum sonrası yapısı değişecek yeni hsyk'nın gündemine gelme ihtimali arttı. Kurul üyeleri bu kez de kararnameyi kurula geri getirmenin yolunu aramaya başladılar. Adalet Bakanı'nı ikna etmek için çeşitli yollarla baskı yapma kararı aldılar. Ama başaramadılar... Bugün beklediler ama Bakan da Müsteşar da gelmedi. Bakan, İstanbul'da MGK'daydı. Müsteşar ise Bakan olmadığı için toplantıya katılmadı. Bu korsan kararname krizi aslında ilk değil. Daha önce de yaşandı. 2009 yaz ve güz kararnamelerinde de korsan kararname krizi çıktı. Bazı HSYK üyeleri, Ergenekon gibi kritik davalara bakan hakim ve savcıları geçen sene de görevden almaya çalıştı.