İki yazar sözün bittiği noktayı yazdı!

Fatih Altaylı, bugünkü yazısında terör örgütü PKK'nın aklanmasını ve yerine kendisini sadece hizmete adayan gönüllüler hareketinin hedef alınmasını gözler önüne seren ibretlik bir yazı kaleme aldı.

İki yazar sözün bittiği noktayı yazdı!

HaberTürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın dün ve bugünü kıyasladığı yazı ile Milliyet Yazarı Melih Aşık'ın açılmış bir dava ve suç duyurusu olmadığı halde "Paralel yapıyı ortadan kaldırıyoruz  bahanesiyle AKP kendi yargısını inşa ediyor" iddiasını dile getirdiği yazı dikkat çekti.

 'Dün, bugün, yarın' başlıklı yazısında terör örgütü PKK'nın aklanmasını ve yerine camianın hedef alınmasını gözler önüne seren Altaylı, "Mesela dün, Abdullah Öcalan terör örgütü lideriydi.  Bugün sosyal medyada ve kimi internet sitelerinde Fethullah Gülen'i terör örgütü lideri ilan ediyorlar" ifadelerini kullandı.   Başbakan’ın 'paralel yapı' iddiasıyla savcı ve polislerin hallaç pamuğu gibi dağıtıldığını ve 
“yargıda çete oluşturmak, hükümete darbe yapmak, orduya kumpas kurmak” gibi ağır suçları işlediği iddia edilenlerden bir kişinin bile adı açıklanmış, bir kişi için bile suç duyurusu yapılmış değil" diye 
yazan  Milliyet Yazarı Melih Aşık ise "Paralel yapıyı ortadan kaldırıyoruz  bahanesiyle AKP kendi yargısını inşa ediyor. Partiye bağlı bir polis ve adliye teşkilatı kuruyor. Böyle bir polis ve yargı yapısıyla demokrasi yürümez. Hukuk sağlanmaz. Böyle bir yargı ile adil seçimler de yapılamaz... " şeklinde yazdı.

İşte Fatih Altaylı'nın yazısının ilgili bölümü

Dün, bugün, yarın

"Dönemin ruhu" denilen şey çok garip bir şey. 

Bütün değerleri, değer yargılarını, tavırları, tanımları, her şeyi bir anda değiştirip bir anda altüst edebiliyor. 

Mesela mı? 

Alın size çok göz önünde yaşanan bir "mesela".

Mesela dün, Abdullah Öcalan terör örgütü lideriydi. 

Bugün sosyal medyada ve kimi internet sitelerinde Fethullah Gülen'i terör örgütü lideri ilan ediyorlar. Resmen ilanı da yakın gibi görünüyor

Mesela dün Abdullah Öcalan'a "Sayın" demek suçtu, hakkınızda dava açılıyordu. 

Bugün Fethullah Gülen'i savunmak suç, hakkınızda şimdilik dava açılmasa da eli kulağındadır. 

Mesela dün Öcalan'la görüşmek, röportaj yapmak suçtu.

Bugün Fethullah Gülen'le görüşmek suç. 

Mesela dün Öcalan'dan talimat alıp bunu Türkiye'deki uzantılarına iletmek suçtu.

Bugün Fethullah Gülen'den talimat almak suç. 

Mesela dün PKK, terör örgütüydü

Bugün Cemaat, terör örgütü muamelesi görüyor. 

Mesela dün KCK "paralel devlet yapılanması" suçlamasıyla savcıların hedefindeydi. 

Bugün Cemaat'e paralel devlet yapılanması suçlaması yapılıyor. 

Dün dünde kalıyor, bugün bambaşka bir gün olabiliyor. 

Hatırlatmak istediğim sadece şu: 

Bir gün gelecek, bugün de dün olacak. 

O zaman da bambaşka şeyler söylenecek. 

Siyasetçiler elbette günü yaşar. Onlara verecek aklımız yok. 

Ama "dünü"ve "günü" yazanların "yarını" da yazacaklarını unutmaması lazım.

Umurlarında olacağını pek zannetmiyorum, o gün ne "lazımsa" onu yazmaktan çekinmezler, ama ben yine söylemiş olayım.

************

Bu da Milliyet yazarı Melih Aşık'ın bugünkü yazısının ilgili bölümü...

Çete bahanesi...

Çete, ajan, vatan haini, şantajcı, kumpascı... Başbakan’ın paralel yapı diye adlandırdığı Fethullah Gülen cemaatine yöneltmediği suçlama hemen hemen kalmadı...

Bu suçlamalara dayanarak savcı ve polisleri hallaç pamuğu atar gibi atıyor...

Ne var ki “yargıda çete oluşturmak, hükümete darbe yapmak, orduya kumpas kurmak” gibi ağır suçları işlediğ iddia edilenlerden bir kişinin bile adı açıklanmış, bir kişi için bile suç duyurusu yapılmış değil... Adı verilmeden ağır şekilde Fethullah Gülen suçlanıyor... Erdoğan kendi iddiasına inanıyorsa dava açılır, Gülen’in ABD’den iadesi istenir... O da yapılmıyor. Ortada bir dava yok. Ancak bu suçlamalara dayanılarak yüzlerce polis, onlarca savcı ve yargıç görevden alınıp pasif görevlere sevk ediliyor. Yalnızca Ankara Emniyeti’nde oradan oraya sürülen polislerin sayısı 1000’i aştı. İstanbul’da yolsuzluk soruşturmasını yürüten savcılar görevden alındı. Dün de odalarına girilerek yolsuzluk dosyaları oradan alındı, bilinmeyen bir yere götürüldü. Herhalde paralel yapı polis ve savcıların yerleri değiştirilerek ortadan kaldırılamaz. Görülüyor ki... Paralel yapıyı ortadan kaldırıyoruz  bahanesiyle AKP kendi yargısını inşa ediyor. Partiye bağlı bir polis ve adliye teşkilatı kuruyor. Böyle bir polis ve yargı yapısıyla demokrasi yürümez. Hukuk sağlanmaz. Böyle bir yargı ile adil seçimler de yapılamaz... AKP’yi kim durduracak...

<< Önceki Haber İki yazar sözün bittiği noktayı yazdı! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER