İşte Ergenekon'un yeni Aczimendi'si

Geçtiğimiz hafta Hizb-üt Tahrir örgütüne yönelik yapılan eş zamanlı operasyonda 200 kişi gözaltına alındı. Ankara merkezli operasyon, 23 ile yayılarak gerçekleştirildi.

İşte Ergenekon'un yeni Aczimendi'si

İddialara göre, örgüt üyeleri bazı kişi ve kuruluşlara yönelik eylem yapma hazırlığındaydı. Operasyonun büyüklüğü önümüzdeki süreçte daha da netleşecek. Ancak bu örgütün gücü, yapısı ve yapmak istedikleri, öteden beri kafa karıştırıyor. Çünkü örgütün Ergenekon ile ilişkisi, Aczimendiler'i andıran gösteri ve protestoları, Türkiye'ye farklı bir pencereden bakmak isteyenler için sıkıntı oluşturduğu belirtiliyor. En azından AB yolunda mesafe almaya çalışan Türkiye için Hizb-üt Tahrir gösterileri sorun teşkil ediyor. Nitekim Ergenekon yapılanmasının, Türkiye'yi dış dünyada zorda bırakmak için bu örgütü kullandığı iddia ediliyor. Alınan bilgilere göre, Ergenekon'un yönlendirdiği Hizb-üt Tahrir örgütü, 'Karargâh Evleri' ile bağlantılıydı. Hatta örgüt mensupları bu evlerde bazı muvazzaf askerlerle biraraya gelip toplantılar yapıyordu. Ergenekon'un 2. İddianamesi'ne yansıyan bilgilere göre, Ergenekon Terör Örgütü, 2005'te Fatih Camii'nde Hizb-üt Tahrir tarafından gerçekleştirilen ve hilafet çağrısı yapılan eylemle bağlantılı. Darbe sürecini adım adım planlayan Ergenekon'un, 28 Şubat sürecinde uygulanan ve sonuç da alınan psikolojik harp tekniklerini 2003'ten sonra yeniden sahneye koyduğu anlaşılıyor. 28 Şubat sürecinde Aczimendiler ile hayli yol alan darbe yanlılarının, son darbe planlarında Hizb-üt Tahrir'e bu vazifeyi verdiği anlaşılıyor. Fatih Camii önündeki 'hilafet çağrısı' olayı, Ergenekon İddianamesi'ne giren belgelerle daha iyi anlaşılıyor. 2005'te Hizb-üt Tahrir üyesi olarak eyleme katılan Mustafa T. Güven, Sedat Temiz, İsmail Gürpüz, Bayram Akın, Kirami Küçükada ve Uğur Kankur'un telefonları, Ergenekon sanıkları Kuddusi Okkır, Emekli Binbaşı Fikret Emek ve SESAR Başkanı İsmail Yıldız'da kayıtlı çıktı. Zaten hazırlanan Ergenekon-Hizb-üt Tahrir şemasında da Fikret Emek ve İsmail Yıldız en tepede görünüyor. Ancak bunların üstünde kimlerin olduğu tam olarak bilinmiyor. Örgüt üyesi bazı şahısların Ümit Sayın gibi diğer Ergenekon sanıklarıyla da ilişkili olduğu, kayıt ve telefon görüşmelerine yansıyor. 'Karargah Evleri' ile irtibatlı muvazzaf teğmenler Mehmet Ali Çelebi, Eren Mumcu, Hasan Hüseyin Uçar, Önder Koç, Yaşar Tozkoparan ve Noyan Çalıkuşu'nun Hizb-üt Tahrir üyesi Süleyman Solmaz ile tanışarak örgütü yönlendirmeye çalıştıkları da anlaşılıyor. Bu kişiler Neriman Aydın ile de irtibatlıydı. Bunların yanı sıra şahıslar, Kemal Aydın vasıtasıyla, Kütahya'da yaşayan ve Halveti Tarikatı Türkiye sorumlusu olduğu ileri sürülen Mehmet Dumlu ile de irtibat halindeydi. Bu kişinin eserlerini ve fikirlerini takip ettikleri, ajandalarına notlar aldıkları yapılan operasyonlarda ortaya çıkmıştı. Süleyman Solmaz ile ilgili iddianamede bulunan bölüm, iç içe geçmiş karanlık ilişkiler ağını da deşifre ediyor. İddianamede, teğmenlerin Süleyman Solmaz ile birlikte her hafta Hizb-üt Tahrir sohbetlerine katıldığı anlatılıyor. Örgütle teğmenler arasında köprü olarak neden Süleyman Solmaz'ın seçildiği ise ilerleyen sayfalarda anlaşılıyor. Solmaz'dan sonra eniştesi Mahmut Oğuz Kazancı da kilit rol oynayan biri. Kazancı, Hizb-üt Tahrir adına örgütsel toplantıları tertip eden kişi olarak dikkat çekiyor. Ancak onu iddianamede önemli yapan, 2 Eylül 2005'te Fatih Camii'ndeki eylemi organize eden kişilerden biri olması. Türkiye'de giderek tehlikeli bir güç haline gelen Hizb-üt Tahrir ne zaman ortaya çıktı? 1950'lerde Mısır'da faaliyet gösteren İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler)'den ayrılan Takiyüddin En-Nebhani isimli şahıs tarafından Ürdün'de kurulan örgütün amacı, ümmetçilik anlayışı kapsamında tüm Müslümanları bir halife etrafında toplayarak Hilafet Devleti kurmak. Hizb-üt Tahrir'in Türkiye'deki ilk faaliyetleri, 1962'de Ürdünlü bir öğrenciyle başlar. 1990'larda Ankara merkezli yayınlanan 'İktibas' dergisinin ilk sahibi Ercüment Özkan (1995'te öldü), Hizb-üt Tahrir'in Türkiye temsilci yardımcılığını yaptı. Özkan, 1967'de yapılan operasyonda, Hizb-üt Tahrir mensubu olmak suçundan tutuklanıp 3 yıl hapis yatmıştı. Hizb-üt Tahrir, ülkemizde daha çok üniversite gençliği arasında taraftar kazanma imkânı bulur. Örgüt, 1997'de, ülkede yaşanan tartışmaları fırsat bilip yurt dışından hemen her ilimize ve merkezi kamu kuruluşlarına gönderdiği, özellikle kuvvet komutanlarını hedef alan bildirilerle dikkatleri üzerine çeker. Hizb-üt Tahrir örgütü, çeşitli dönemlerde Amerika aleyhine bildiriler dağıtıp bu bildirileri bazı kurum ve kuruluşlara gönderdi. Örgütün siyasi kanadının yanı sıra silahlı kanadı da bulunuyor. Son dönemlerde silahlandıkları da gelen bilgiler arasında. (Aksiyon)
<< Önceki Haber İşte Ergenekon'un yeni Aczimendi'si Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER