Hükümet'e kurulan tuzak

‘Bu ülkede bir daha darbe olmaz.' Bugünlerde bu sözün ne kadar çok tekrarlandığının farkında mısınız ?

<b>Hükümet'e kurulan tuzak</b>

Kamuoyu araştırmaları yapılıyor, anketler düzenleniyor. Ülkede bir daha darbe olmaz diyenlerin oranı % 70'lere yaklaşıyor. İşin ilginç tarafı bu tip anketler ilk başta hükümet aleyhtarı yayın yapan kesimler tarafından kamuoyuna lanse ediliyordu. Şimdi bizzat hükümetin yönettiği gazeteler bu anketleri yayınlıyor. Bazıları bilinçli olarak aylardır toplumu ve ülkeyi yönetenleri uyutmaya çalışıyordu. Gelinen noktada görüyoruz ki bu bilinçli uyutma taktiği tutmuş. Artık hükümet bile bu ülkede darbe yapılamayacağına inanır hale geldi. Genelkurmay başkanı ‘asker darbe yapmaz, böyle bir hareket içine girenler TSK'da barınamaz' dedi. Duymak ve inanmak istediğimiz buydu. Duyduk, inandık ve gevşedik. Ben de bu ülkede askerin artık darbe yapamayacağını düşünenlerdenim. Ama darbe fikri ortadan kalkmadı. Birileri darbe planları yapmaya devam ediyor. Biz ‘asker darbe yapmayacak' diye uyutulurken, darbe sağ gösterip sol vurmaya hazırlanıyor. Şu anda ‘bu ülkede bir daha darbe olmaz' diyen kamuoyu araştırmaları toplumu ve ülkeyi yönetenleri rehavete sürüklemekten maalesef başka bir işe yaramıyor. Ankara'da yeni bir kapatma davasının açılmak üzere olduğu neredeyse bilboardlarda duyurulacak. Dosyanın kaç sayfa olduğu, hangi konularla ilgili belge toplandığı herkesin dilinde. Davanın ne zaman açılacağı bile telaffuz ediliyor. Dahasını söyleyeyim. Başsavcıya davayı açması için kimlerin ne zamana kadar süre tanıdığı bile biliniyor. Gördünüz mü nasıl da uyutulduğumuzu ? Bir yandan ‘asker darbe yapmaz' diyerek hükümete masaj yapılırken, diğer taraftan da ‘asıl darbeyi sivil yönetim yapacak' diyerek ‘sivil dikta' söylemi atıldı ortaya. Ak Parti'ye açılacak bir kapatma davasından kapatma kararı dışında bir sonuç çıkmayacağını Anayasa Mahkemesi dahil herkes söylüyor. Haşim Kılıç hem birinci kapatma davasından sonra, hem de DTP'nin kapatılması kararını açıklarken ‘bir daha buraya gelmeyin' dedi. Bu; siyasetin gerekli düzenlemeyi yapması gerektiğinin, bir daha mahkemeye gelinmesi durumunda kapatmanın kaçınılmaz olacağının açık beyanıdır. Bir takım güçler şu anda Türkiye'yi ‘oyalanma ve günü savuşturma' sürecine sokmuş durumda. Bu süreçte Türkiye gündemine iç ve dış kaynaklı birkaç günlük krizler geliyor. Hükümet bu kısa süreli krizlerle meşgul olurken kamuoyunda uzun süreli tartışmalar meydana getirecek iktidarı yıpratma amaçlı sun'i gündemler oluşturuluyor. Hatta ve hatta bu kısa süreli krizler hükümetin kahramanlığıyla sonuçlanabiliyor. İktidar bizzat kendisini devirme planlarına ortaklık edenler tarafından pohpohlanıyor. İktidarın zafer sarhoşluğuna kapılması sağlanırken toplumda iç huzursuzluk çıkarmak için kulis yapan kaos ekibi yol alıyor. Kaos ekibi önümüzdeki birkaç ayın böyle geçmesini öngörüyor. Artık yolun sonuna geliniyor. Önümüzde çok kritik 2 bilemedin 3 ay var. Sonra küt diye bir kapatma davası. Hükümet maalesef şerrinden emin olduklarını ikna etmeye çalışarak ‘oyalanma' sürecine girmiş gözüküyor. Çok basit bir örnek: Başbakan'ın satın almadığı ve seyretmediği yayın grubunun köşelerinden, hükümetin sivil diktaya gittiği yönünde her gün kaç yazı kaleme alındığından Başbakan mutlaka haberdardır. Aynı grubun tetikçi bir köşe yazarının Başbakan için ‘yüce divan yolları taştan' dediği ve kapatma davası sonrası nihai hedefi ortaya koyduğu herhalde Başbakan'a iletiliyordur. Ve Başbakan, son birkaç haftada kaç bakanının başka bütün talepleri geri çevirerek bu grubun yayınlarına çıktığını da mutlaka takip ediyordur. Pohpohlama, oyalama, uyutma ve kuyu kazma stratejisi izleyenlerin amacı; bu süreçte ülkeyi yönetenleri ‘sadece konuşuyormuş' imajı veren kişiler haline getirmek. Maalesef bu konuda başarısız olduklarını söylemeyi çok isterdim. Hatta Ankara'da hükümete yakın çevrelerde kendini bu oyalama taktiğine o kadar kaptıranlar var ki ‘uyanın' falan diye yazılar yazanları markaja alıp ‘her şey iyi gidiyor böyle şeyler yazma' diye telkinde bulunmaya bile başlamışlar. Henüz bana gelmediler, gelsinler tanışırız, dertleri neymiş bakarız. ABDULLAH ABDULKADİROĞLU-SAMANYOLUHABER.COM
<< Önceki Haber Hükümet'e kurulan tuzak Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER