Dağlıca saldırısının perde arkasında ne var?

Terör örgütünün yine kritik bir dönemde gerçekleştirdiği hain saldırı, terörle mücadele konusunu yeniden gündeme getirdi.

Dağlıca saldırısının perde arkasında ne var?

Konunun uzmanları, siyasi müzakereler sürerken, silah bırakmayan ve bulduğu her fırsatta kan dökmeye devam eden terör örgütüne karşı mücadelenin de tavizsiz sürdürülmesi gerektiğini aktarıyor. İşte görüşler: Polis Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Süleyman Özeren: "Bu eylem terör örgütünün hedefini ve barıştan ne anladığını gösteriyor. Bir yandan barışçıl söylemler kullanan örgüt, diğer yandan da kan dökerek kendi pazarlık heybesini doldurmaya çalışmaktadır. İnadına demokratikleşme ve inadına temel hak ve özgürlükleri genişletici adımlar atılmalıdır. Teröristle görüşülecek konu Kürtlerin meselesi değil, silah bırakmadır. Siyasetle müzakere ve teröristle etkin mücadele süreci sürmelidir." Terör uzmanı Prof. Sedat Laçiner: "Bu eylem, silahların cevabı. PKK'nın silah bırakmak gibi bir düşüncesi yok. Silahla var olacağını düşünüyor. Zira, silahın etkisinin azaldığı yerde PKK'nın rolü küçülür. Bundan dolayı PKK, kimseye rol çaldırmak istemiyor. Onun için kendisi dışında hiç kimsenin bu meselede konuşmasına izin vermiyor. Bu saldırı çözüm konusunda insanları ümitsizliğe sürüklememeli ama kolay çözüm olmadığını da herkesin bilmesi lazım. Teröristle sadece silah bırakma konusunda görüşme yapılabilir. Onun dışında görüşme olmamalı. Bir de son dönemde ortaya çıkan iyimserlik terörle mücadelede zaafa yol açmamalı." Ankara Strateji Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özcan: "PKK, görüşme masasında kuralları kendisinin belirlemesini istiyor. 'Masada üstünlük bende olacak' diyor. Bu süreçten sonra görüşme trafiğinin kim ya da kimlerle yapılacağı yeniden ele alınmalıdır. Silah bırakma ile ilgili olarak görüşmeler devam etmeli. Ancak Oslo benzeri bir hataya yeniden düşülmemelidir." Emekli Albay Mithat Işık: "PKK terör örgütü silah bırakmadığı sürece bu tür saldırılar olacak. Çünkü bu insanların yaşam şekli ve geçim kaynağı olmuş terör. Bu acıları bizim yaşamamamız için özellikle Irak'ın kuzeyindeki toprakların bir şekilde kontrol edilmesini sağlamamız lazım. Nereden başlıyor bu sınır? Habur'dan başlıyor, İran'a kadar devam eden sınır var. Terörle mücadelede bir konsept oluşturmamız ve eksiksiz uygulamamız lazım." Hazar Strateji Enstitüsü (HASEN) Başkanı Mesut Ülker: O bölge güvenliğin sağlanması ve inisiyatifin ele alınması açısından çok zor bir bölge. Meseleye 'Orada güvenlik zafiyeti var' tarzı yaklaşımlar çok sağlıklı değil. Güvenlik eksikliği var ama bunu zafiyet algısıyla tanımlamak doğru değil. Burada esas vurgulanması gereken Türkiye ne zaman barış ve kardeşlik ve huzuru yakaladığında saldırı gerçekleşiyor. Süreç baltalanmak isteniyor. YÜREKLERE ATEŞ DÜŞTÜ Şehidin amcası: Her gün aynı acı, bitsin artık Hakkâri Yüksekova'daki saldırıda şehit olan Piyade Onbaşı İsa Sayın'ın Mersin'deki baba ocağına ateş düştü. Aslen Muşlu olan ve tezkeresine 2 ay kalan Sayın'ın ailesine acı haberi Merkez Komutanı Albay Ekrem Özer verdi. Acı haberi alan anne Emine Sayın, gözyaşlarına boğuldu. Şehidin amcalarından birinin feryadı ise yürekleri dağladı. "Bunun bir çaresi yok mu? Bunu çözün. Her gün aynı acı. Hepimiz insan değil miyiz?" diye gözyaşı döken amcayı komşuları sakinleştirdi. 9 aylık oğlu, babasız büyüyecek Hain saldırıda şehit olan 8 askerden Piyade Er Umut Bulut'un Samsun'un Canik ilçesindeki evi yasa büründü. Anne Gülbahar Bulut ile şehidin eşi Özlem Bulut, sinir krizleri geçirdi. 9 aylık Selçuk isminde bebeği olan şehit Piyade Er Umut Bulut'un terhisine de 5 ay kaldığı öğrenildi. Şehidin dayısı Önder Çayıroğlu, ülkede Kürt sorunu değil, PKK ve terör sorunu olduğunu söyledi. Çayıroğlu, "Ne Kürt'ün, ne Laz'ın, ne Çerkes'in ne bilmem başkasının halkla, birbirleriyle bir sorunu katiyen yok. PKK ve terörist sorunu var." ifadelerini kullandı. Oğlumun stresten elleri titriyordu Yüksekova'da şehit olan Piyade Onbaşı Ali Yasin Erosmanoğlu'nun (21) Trabzon'da yaşayan babası Ali Sait Erosmanoğlu, "Allah'ın takdiri. Benim bir oğlum gider, arkadan bin tane daha gider, ben de giderim." dedi. Şehit haberi ile gözyaşlarına boğulan baba Ali Sait ve anne Nurten Erosmanoğlu'nu sağlık ekipleri teskin etmeye çalıştı. Oğluyla en son bir hafta önce görüştüğünü belirten acılı baba, "Kısa görüşmelerimiz oluyordu. Son görüşmemizde de sinir ve stresten ellerinin titrediğini, doktora gideceğini söyledi." dedi.
<< Önceki Haber Dağlıca saldırısının perde arkasında ne var? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER