Musiki ve Türkiye tarihine yeni bakış

"Nevzad Atlığ'ın Tanıklığında", Mehmet Güntekin'in Türk müziğinin usta isimleriyle gerçekleştirdiği sohbetlerden derlenen sözlü tarih dizisinin ilk kitabı.

Musiki ve Türkiye tarihine yeni bakış

Atlığ'ın musiki hayatıyla Türkiye'nin siyasî hayatı pek çok kez kesiştiği için kitap, yakın dönem musiki tarihi kadar siyasî tarihten önemli hatıraları da bir araya getiriyor. 1943 sonları, yani savaş yıllarıdır. İbnülemin'in Mercan'daki meşhur konağında seçkin davetlilerle her hafta gerçekleşen meşhur musikili sohbet toplantılarının 'alâmet-i farika'larından biri de çaydır. Ama nasıl çay? Kıtlık sebebiyle sekiz on kere kaynatılıp getirilen garip bir sıvı. Bazıları ikram edilen sıvının çay değil ayva yaprağı olduğunu iddia etseler de sonunda sır istihbari bir çalışma ile çözülür. Bir toplantı akşamında ikram edilen çay, kalabalık misafirler gittikten sonra çaydanlıklardan toplanıp kurutulmakta, gelecek hafta yeniden demlenmektedir. Bu ilginç hatıra, Mehmet Güntekin tarafından kaleme alınan "Nevzad Atlığ'ın Tanıklığında" kitabında anlatılıyor. Atlığ, bu hatırayı naklederken kendisinin ikram edilen çayı içmediğini, müsamahasızlığıyla meşhur İbnülemin'in ise buna ses çıkarmayarak Selahattin İçli'ye içirdiğini söylüyor. "Nevzad Atlığ'ın Tanıklığında", Mehmet Güntekin'in başlangıcından bugününe Türk müziğinin içinde yer almış sanatçıların anlatımıyla gerçekleştirdiği sözlü tarih dizisinin 21. Asır Yayınevi'nden çıkan ilk kitabı. "Tanıklarıyla Türkiye'de Musikinin Yakın Tarihi" başlıklı seri, on beş kitaptan oluşacak. Bazı insanlar şahsi tarihleriyle bir dönemin tarihine ışık ve gerçekliğine ayna tutabilirler. Nevzad Atlığ da o isimlerden biri. Atlığ'ın kişisel tarihi, 1940'lardan günümüze kadar olan yaklaşık 65 yıllık süreç içinde yer almadığı hemen hiçbir musiki olayı bulunmamasıyla, Türk musikisinin de yakın tarihi anlamına geliyor. Meyvelerini şimdilerde veren sözlü tarih serisinin ilk tohumları 15 yıl önce karşılıklı sohbetler edilerek, ses kayıtları alınarak atılmış. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği "Hatıralarla Türk Müziği Yakın Tarihi" isimli programda sohbet ettiği Türk müziği üstatlarının hayatlarını ve hatıralarını kayda alan sanatçı Mehmet Güntekin, çok geçmeden bu kayıtları yazılı bir kaynağa çevirme kararı almış. Kani Karaca, Alâeddin Yavaşça, Necdet Yaşar, Etem Ruhi Üngör ve Selahaddin İçli gibi Türk müziğine ömrünü vakfetmiş isimlerle yapılan bu sohbetler kitaplaşarak belli aralıklarla musiki severlerle buluşacak. Serinin ilk kitabı ise diğerlerinden farklı; programdaki sohbetlerin yanı sıra Mehmet Güntekin'in Nevzad Atlığ ile uzun yıllar süren hoca-talebe ilişkisinde anlatılan hatıraları da bir araya getiriyor. Celal Bayar, Yassıada'dan nasıl kaçtı? Kitap boyunca Selahattin İçli, Süleyman Erguner, Sadettin Arel, Suphi Ezgi, Ercüment Berker, Refik Fersan, Sadi Işılay, Mesut Cemil, Necmi Rıza Ahıskan, Sadettin Heper, Cevdet Çağla, Alâeddin Yavaşça, Bekir Sıtkı Sezgin, Yorgo Bacanos gibi musiki üstadlarının isimleri, fotoğrafları ve kendileriyle ilgili hatıralar birbirini takip ediyor. Celal Bayar, Adnan Menderes, İsmet İnönü, Refik Koraltan, Fuat Köprülü, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, Kenan Evren gibi siyaset ve devlet adamları da... Musiki hayatı Türkiye'nin siyaset ve devlet hayatıyla pek çok kez kesişen Nevzad Atlığ'ın anlattıkları arasında önemli tarihî hatıralar da var. Bunlardan biri de 1960 ihtilali sırasında gerçekleşir. Bir pazar günü akış doldurmak için koyulan arşiv bandında "Sayın Cumhurbaşkanımız Celal Bayar, İstanbul Radyosu büyük stüdyosunu teşrif buyurmuşlardır." anonsu yapılır. Oysa Bayar, Yassıada'da yatmaktadır ve o günlerde "Yassıada'ya tünel kazılmış, sabıklar kaçacakmış." iddiaları dillendirilmektedir. Dolayısıyla arşiv bandındaki anons ortalığı bir güzel karıştırır. Musiki üstadı bir hekim Nevzad Atlığ, kemani bir subay babaya şarkılarla eşlik eden bir annenin evladı olarak, 1925'te dünyaya geldi. Çok az kimsenin nota bildiği bu dönemde küçük Nevzad'ın evinde sazsız sözsüz bir gece bile geçmez, kurulan zengin fasıl ekiplerinde kanuni halaları, tamburi amcaları da yer alırdı. 1943 yılına kadar ailesinin besleyip geliştirdiği müzik aşkı eğitim için geldiği İstanbul'da Türk müziği icra edilen meclislere taşındı. Kemanıyla kısa sürede meclislerin en küçük ve aranan üyesi haline gelen Atlığ, İstanbul Üniversitesi korosunda keman çaldı. Ercüment Berker'in askere gitmesiyle 26 yaşında ilk koro şefliğini yapan Atlığ, bu tarihten sonra yıllarca bu görevi yürüttü. İstanbul Radyosu Türk Musikisi Şefliği, İstanbul Konservatuarı İcra Heyeti Şefliği, İstanbul Radyosu Müdürlüğü, Klasik Koro Şefliği gibi pek çok görev üstlenen Nevzad Atlığ, 1987 yılında devlet sanatçısı unvanını, 1999'da Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nü aldı.
<< Önceki Haber Musiki ve Türkiye tarihine yeni bakış Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER