Olivier Roy'la özel röportaj - Video

"Avrupa verdiği sözleri tutsun, Türkiye reformları hızlandırsın".

Olivier Roy'la özel röportaj - Video

Avrupa komisyonunun Türkiye'ye yönelik ilerleme raporunun ardından gözler yeniden Türkiye'nin anayasa değişikliğine ve demokratik sürece çevrilirken Avrupa parlamentosu üyeleri yavaşlayan sürecin hızlandırılması gerektiğine işaret etti. Samanyolu Haber de, Türkiye'nin demokratik konumunu dünyaca ünlü Fransız siyaset bilimci Prof. Olivier Roy'a sordu. Rua, son beş yıldır demokratik reformları hızla hayata geçiren Türkiye'nin geri dönülmez bir demokrasi yolunda olduğunu vurguladı. Avrupa Birliği yolunda hızlı ve önemli bir yol kat eden Türkiye bir süredir iç siyasi tartışmalar, erken seçim ve terörle mücadele konuylarına kilitlendi. Kamuoyunun bu konulara ve özellikle de son günlerde Başbakan Erdoğan'ın Amerika Başkanı George Bush ile yaptığı görüşmeye odaklandığı bir zamanda açıklanan Avrupa Komisyonu İlerleme Raporu, aslında Türkiye'ye önemli mesajlar veriyor. The Independent, Financial Times gibi gazeteler tarafından "zamansız" olarak yorumlanan rapor, oldukça zor ve karışık bir dönemden geçen Türkiye'nin demokrasi sınavını başarıyla atlattığını da ortaya koyuyor. Konuyla ilgili Samanyolu Haber televizyonuna konuşan dünyaca ünlü Fransız siyaset bilimci Olivier Roy, Türk demokrasisinin Batıdaki demokrasilerden farklı bir model oluşturmadığını ancak özellikle mevcut hükümetin, geleneksel değerlerin yanı sıra demokratik reformları da desteklediğini söyledi. Bana kalırsa Türkiye'nin kendisi bir demokrasi modeli değil çünkü Türkiye'deki demokrasi, batıdaki, Avrupa'daki demokrasiden farklı değil. Türkiye'deki son seçimler bize geleneksel değerleri savunan bir partinin çoğunluğu elde edebildiğini ve bunun da ülkenin demokratik doğasını değiştirmediğini ve kurumlar için bir tehlike arz etmediğini göstermiştir. O yüzden bence İslam ülkelerine demokrasi dersini veren, gösterdikleri seçim hareketleriyle Türk seçmenleri olmuştur. Prof. Roy, Türkiye'nin, içinden geçtiği çalkantılı süreçte tam bir demokrasi sınavı verdiğini belirtti. Cumhurbaşkanlığı oylaması sırasında da bir kriz oldu ancak bu da anayasaya, kurumlara ve halkın isteğine saygı ile çözülmüştür. Dolayısıyla kriz tamamen uzlaşmaya dayanarak, kurumlara saygı duyarak oldukça olumlu bir şekilde çözülmüştür. Fransız siyaset bilimci, Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda, muhafazakarlığın yükselişe geçtiği Avrupa'ya göre Türkiye'nin son derece dinamik bir toplum olduğunu ve kendi değerlerinin yanı sıra pek çok yeni değerle tanışacağını dile getirdi. Türk toplumu son derece dinamik bir toplum. Ve genelde Avrupa toplumundan çok daha genç. Türkiye'nin üyeliği halinde bu genç nesil yeni pek çok değerle tanışacak. Dolayısıyla Avrupa, Türkiye'nin onu etkilediğinden daha çok Türkiye'nin kendisini etkileyecektir. Uzun vadede ise her şey Avrupa'daki gelişmelere de bağlı, özellikle dini sorunlarla ilgili. Avrupa'nın bazı bölgelerinde dini muhafazakarlığın geri dönüşünün söz konusu olduğunu biliyoruz, özellikle katolik kilisesi, Vatikan'da, ki bu da Türkiye'nin bazı bölgelerinde rastlayabileceğimiz dini muhafazakarlıktan çok da uzak değildir. Roy, Türkiye'nin zaten Avrupalılaşma yolunda olduğunu ve Avrupalı olmanın dar ve katı çerçevelere oturtulmasının yanlış olduğunu söyledi. Türkiye, Asyalı bir ülke değil. Kriterler ne olursa olsun, sosyolojik kriterler, değer kriterleri, anayasal kriterler, toplumun gelişimi kriterleri… Asıl mesele, devletin ve toplumun zihniyeti, hayat seviyesi ve bunun gibi şeylerdir. Türkiye, Avrupa üyesi olduğu zaman gerçekten Avrupalı olacaktır. bence burada yapılan hata, Avrupa'ya girmek için çok kesin bir çerçeve belirlemektir." Prof. Olivier Roy, Türkiye'nin geri dönülemez bir demokrasi sürecinde olduğunu da vurguladı. bence Türkiye'de demokratikleşme süreci geri dönülemez bir süreç ve devletin şu anki halinde halkın bağlandığı çok farklı kategoride bir bağlılık türü. Türkiye'de demokrasinin nasıl güçlendirileceği sorusuna gelince... demokratik bir değer toplumun çoğunluğu tarafından paylaşılan bir değerdir. Ben burada başlıca engel olarak dini değil, milliyetçiliği görüyorum. Türkiye'de çok çok güçlü hale gelmiş, kışkırtılmış milliyetçilik, Türkiye'nin siyasi kültüründe demokrasinin önündeki en büyük engel olabilir. Ben radikal, aşırı milliyetçiliğin, demokratikleşme yolunda dinden daha büyük bir engel olacağına inanıyorum. SAMANYOLU HABER TV
<< Önceki Haber Olivier Roy'la özel röportaj - Video Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER