Son iki maç her şey Galatasaray lehine gelişti, kendi işini kendi yapmaya başladı. Önce gitti Juventus'tan puan aldı sonra da kazanmak zorunda olduğu, telafisi olmayan maçı da uzun süre iyi ve doğru oynayarak rahat kazandı. 

Rahat kazanmak yürüye yürüye kazanmak değil. Ciddi oynayarak, doğru oynayarak, mücadele ederek kazandı. Rakibin savunma yapacağı belliydi. Savunma yapan takımları açmak için merkezden ver-kaç veya şut, duran top ve en önemlisi kenarlardan gelmeniz lazım. En az bir bekinizin de hücuma çıkmalı. Karşılaşmanın en önemli oyuncuları iki bek idi. Eboue 2, Dany de 1 asist yaptı ve maç ilk yarıda bitti. 

Dany, evet kendi bölgesinden ortalamadı... Sağa gittiğinde ortalamıştı. 

Üçüncü golde Eboue sabırla sıfıra indi. Galatasaray hücum oyuncularının dizilişi o kadar doğruydu ki, Ebou de üç tercihten en doğrusunu kullanarak topu Drogba'ya bıraktı; o da gol yaptı. 

Madrid'den gelecek sonuç da çok önemliydi. Oradan da iyi sonuç gelince Galatasaray ikincilik için bir anda avantajlı duruma geldi. Oyunun sonlarında hem sarı kart görmemeleri, hem de alkışlatmak için Mancini oyuncularına jestlerde bulundu. Bu, oyunculara daha sıcak hissetmeleri için yaptığı bir hamleydi. 

Şampiyonlar Ligi'nin gruplardaki ilk yarısı bitti. Ligin ilk yarısında Galatasaray'ın gol atmadığı maç yok. İkinci yarıya da Kopenhag ile başlıyor. Kopenhag deplasmanından alınacak üç puan, Real Madrid'in de Juventus'a kaybetmemesi Galatasaray'ın son maça bırakmadan grubu geçmesini sağlayacak gibi gözüküyor. 

Özet olarak aç, arzulu, istekli bir o kadar da temkinli ama özellikle kanat bindirmelerinde çok etkili bir Galatasaray izledik. Tebrikler Galatasaray.