İŞTE BU OLMADI !

Bunu bizimkilere yapmayacaktın Nicolas Sarkozy...


Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy Türkiye'yi sevmiyor. Türkiye'nin temsil ettiği değerlerle ciddi sorunları olduğu konuşmalarından anlaşılıyor. Bu sebeple Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine en ciddi itiraz Fransa'dan geliyor. Her dönüm noktasında Sarkozy'nin konuşmalarıyla Fransa'nın da tavırlarıyla Türkiye'ye zorluk çıkarmalarını kanıksadık. Zaten “Bizimkilere bunu yapmayacaktın” demem AB ile ilişkili değil; başka bir sebepten: Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Vatikan'a kadar gidip Papa 16. Benedict'ten 'onursal piskopos' (honorary canon) unvanı almış... İngiltere'nin kısa süre öncesine kadar başbakanlığını yapan Tony Blair devletin resmî mezhebi olan Anglikan Kilisesi'ne mensubiyetten uzaklaşmaktaydı; geçenlerde bir baktık, o da Katolik Dini'ne geçmemiş mi? Şimdiki başbakan ve solcu İşçi Partisi'nin lideri Gordon Brown İskoç bir papazın oğlu ve politikacılar arasında dindarlığıyla başı çekiyor. Almanya'nın bayan şansölyesi Angela Merkel'in de 'papaz kızı' olduğunu unutmayalım. Daha henüz “Onlar yüzde 70, biz yüzde 30'uz; kızımı da alıp gidiyorum” sözleri üzerine kopan tartışmayı geride bırakamamışken, birdenbire Sarkozy'nin Vatikan'a kadar giderek 'onursal piskopos' unvanını alma niyeti gazetelere yansıyıverdi. Türkiye'deki gelişmelerden rahatsızlık duyanların Batı'da gidebileceği ülkeler de azalıyor mu, ne? Yalnız unvan almakla kalsa iyi, Fransa Cumhurbaşkanı bir de ülkesindeki lâiklik anlayışından mutlu olmadığını açıklamış... Kendisine 'onursal piskopos' unvanı verilen âyinin düzenlendiği Roma'daki St. John Lateran Kilisesi'nde yaptığı konuşmada, ülkesindeki lâikliği bir adım ileri götürüp 'pozitif lâiklik' aşamasına geçmekten söz etmiş Sarkozy. Dediği şu: “Bir millet hayatını ve düşüncesini derinden etkileyen tarihinin ahlâkî, manevî ve dinî mirasını göz ardı ederse, kültürüne, tarihine, vatanına, sanata ve geleneklerine karşı suç işlemiş olur.” Sarkozy, 'pozitif lâiklik' anlayışına kavuşmakla Fransa'nın dinî geçmişiyle yüzleşeceğini ve bu yolla lâikliğinin de olgunlaşacağını söylemiş aynı konuşmasında. İstediği, bireylerin din ve vicdan özgürlüğünün de aynen fikir ve ifade özgürlüğü gibi 'dokunulmaz' olarak algılanması; devletin dine ve dinî yaşayışa müdahale etmemesi... Bu gelişme bir yönüyle doğal karşılanabilir; Nicolas Sarkozy 'Amerikan değerler sistemi'ne hayranlığını hiçbir zaman gizlemedi. Türkçeye 'İtiraflarım' adıyla (Karakutu Yayınları) çevrilen kitabında yaptığı en büyük itiraf da buydu aslında. Şimdilerde Roma'ya kadar gidip Papa'nın da hazır bulunduğu törende “Lâikliğin son ve olgunluk çağı aşaması” olarak ilân ettiği 'pozitif lâiklik' anlayışı da, Amerikan-tarzı lâiklik zaten... Ancak dindarlığını dışa vurması, ülkesindeki din-devlet ilişkilerini düzenleyen ilkenin yetersizliğini itiraf etmesi, Fransa'nın etkilediği türden lâiklik anlayışına sahip diğer ülkeleri de sarsacak bir gelişme... Özellikle de Türkiye'yi... Türkiye'de lâiklik üzerine kopan bütün tartışmalarda 'radikal lâiklik' olarak da tanımlanabilecek devletin dini etkisi altında tutmasını gerekli bulanlar ve bu anlayışı anayasadaki lâiklik ilkesinin tanımı olarak kabul edenler, gerekçelerini Fransız sisteminden devşiriyorlardı. Anglo-Saxon geleneğindeki 'din ve vicdan özgürlüğü' eksenli lâiklik (secularism) anlayışı ve uygulamalarına karşı, 'devletin emrinde din' anlamına gelen bir geleneği temsil ediyordu Fransa. Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin o anlayışı yetersiz bulması, dinin en önemli yeri işgal ettiği tarihî değerlere sahip çıkılmasını istemesi, üstelik bir de Roma'ya kadar gidip 'piskoposluk' pâyesini Papa'dan alması olağanüstü önemde bir olaydır. Fransızlar bu durum karşısında ne yaparlar, onlara kalmış bir iş; ancak neredeyse bir asırdır 'lâiklik' tartışmalarına sahne olan ülkemizde Fransa'dan esinlenen ve bazılarının 'lâikçi' diye andığı tipler şimdi ne yapacak? Bunu bizimkilere yapmayacaktın Nicolas Sarkozy...

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER