ŞAMPİYON

İnönü’de, “Bizimkisi bir aşk hikâyesi” diye şarkı söylüyor siyah beyazlılar.


Şampiyonluğun büyüsü, Çarşı’nın “protest” ruhunu bile teslim almış. Kupa kaptanların elinde havaya yükseldiğinde yer gök inliyor. “Şampiyon Beşiktaş.“ Çocukluğumuzun, gençliğimizin Beşiktaş’ına dönüyoruz. 1965-66’nın ezberimizdeki onbirinden isimler, resimler geçiyor belleğimizden: Necmi’li, Sabri’li, Suat’lı, Süreyya’lı Küçük Ahmet’li yıllar. Yusuf’lu, Sanlı’lı, Faruk’lu, Güven’li, Ahmet Şahin’li şampiyonluklar. Ve uzun bekleyişler. Beşiktaş’lı olmak, biraz da “Tibetli rahipler” gibi çile çekmektir. Her sene gelen şampiyonluklar bizi tatmin etmez. Arayı açmayı severiz! Mustafa Denizli’yi, “Dalay Lama” gibi görmemiz, “Denizli bizi şampiyon yap” diye peşine düşmemiz ondandır. Şampiyonluk bu defa altı yıl sonra geldi. Şimdiki kuşaklar şanslı. 1966-67 lig şampiyonluğu ile 1981-82 sezonu arasında tam 13 yıllık özlem var. 1985’te yeniden kupaya uzanıyoruz. 1989-90, 1994-95 ise altın yıllar. Gordon Milne ile üç yıl art arda şampiyonluk geliyor. 1991-92 sezonunda “yenilmeden̶1. ligi tamamlıyor Beşiktaş. “Muhteşem üçlü’, Metin, Ali, Feyyaz sahneye çıkıyor. Rıza, Şifo Mehmet, yükseliyor. 2003’te 100. yılda gelen şampiyonluğun ardından ligin “bekleme odası”na giriyoruz. Doğrusu, sezon başlarken bu yıl da umutlu değildik.Onca antrenör ve futbolcu enflasyonuyla, 7. haftada Denizli değişikliğiyle sezon sonunda yine bir “Beşiktaş klasiği” izleyeceğimizi düşünüyorduk. Seneye Aragones’e kalabilirdik! Neyse ki, takım açıldı, Denizli’nin “26.hafta” kehaneti birkaç haftalık sapmayla tuttu. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın havlu attığı bir ligde Atilla Gökçe’nin yazdığı gibi “öteki” olmaktan kurtulduk. Şampiyon olduk. Hem de çift kupa kazanarak. 13. Türkiye şampiyonluğunda emeği geçen herkesi kutluyoruz. Başkan Yıldırım Demirören’in kasası kadar kalbi de sağlammış! Denizli tercihiyle şampiyonluğu getirdi. Mustafa Denizli ise ikinci yarıya başlarken Ernst ve Yusuf Şimşek gibi “transfer”lerle, takıma getirdiği disiplin ve enerjiyle, liderlik gücüyle Beşiktaş’ı zafere taşıdı. İnönü’de şampiyonluk platformuna çıkan malzemecisinden, yöneticisine, futbolcusuna “takım ruhu”nu paylaşanlar, Beşiktaş’ın “hak edilmiş” başarısına imza attılar. Emekle örtüşen bu başarı, Beşiktaş’ın tarihindeki Saray’a yakınlıktan kaynaklanan “arabacılar” nitelemesindeki sınıfsal çağrışımdan çok, “halkın takımı” olmak, çalışkanlık, mütevazılık gibi değerleri temsil ediyor. Çarşı’yı sevmemiz de bu yüzden değil mi? “Bizimkisi bir aşk hikâyesi” Şimdi Beşiktaşlı olma zamanı. Şampiyonu alkışlıyoruz.

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER