Başbuğ'dan yeni bir sayfa mı?


Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ 'az konuşacağım' diyerek başladı göreve. Ancak sözünü tutamadı. Bir buçuk yılda o kadar çok konuştu ki... Herhalde sözleri kamuoyunda en çok tartışılan Genelkurmay Başkanı o oldu. Daha da 7 ayı var. Balıkesir'de bağırarak parmak sallaması, Trabzon'da savaş gemisinden yüksek sesle konuşması hafızalara kazındı. Poyrazköy silahları için 'onlar LAW değil, boru', Dursun Çiçek imzalı darbe belgesine 'kâğıt parçası' demesi unutulmayacak. Son olarak iki dakika içinde tam dört defa tekrarladığı 'Allah Allah' nidaları Başbuğ'un adı geçtiğinde hep hatırlanacak. Üslup ve içeriğini doğru bulmadığım bu konuşmaların büyük bölümünü eleştirdim. Çünkü sözleri ne kamuoyunun cevap beklediği soru işaretlerine açıklık getiriyor, ne de ülkenin geldiği demokratik olgunluğa uygun düşüyordu. Son mesajları bu çizginin devamı değil. Hürriyet'ten Enis Berberoğlu ve Metehan Demir'e verdiği röportajı kastediyorum. Başbuğ acaba yeni bir sayfa mı açıyor? Ben söylediklerinden yeni bir başlangıç yapmak istiyor gibi izlenim edindim. Burada Enis Berberoğlu'nun rolünü de teslim etmek gerekir. Kışkırtıcı değil, olumlu sorularıyla bu tablonun oluşmasına katkıda bulunduğu açık. Başbuğ, Başbakan Erdoğan'ın eşinin başörtüsünden dolayı GATA'ya alınmamasına tepki gösterdi. Köşeli bulmayanlar, daha ileri yorum bekleyenler olabilir. Bu kadarı da önemli... Eleştirdiği, selefi Yaşar Büyükanıt çünkü. Emekli de olsa TSK geleneğinde 'silah arkadaşını' eleştirmek sık rastlanan bir durum değil. Genelkurmay Başkanı GATA skandalı için 'Keşke yaşanmamış olsaydı. Bugün savunmamız mümkün değil.' dedi. Çok net bir tavır... Özür anlamına bile gelir. Bu mesaj sadece kamuoyuna değil, aynı zamanda TSK mensuplarına. Genelkurmay Başkanı başörtülülerin kapıdan çevrilmesini 'yanlış' diye niteliyor. Ve 'savunulamayacak bir davranış' olarak görüyor. Bu sadece GATA için değil bütün kışlalar için geçerli. Başörtülü analar bundan sonra çocuklarının yemin törenlerini tel örgülerinin arkasından değil, içeriden rahatlıkla izleyebilecek. Herhalde Genelkurmay Başkanı'nın 'yanlış' ve 'savunulamaz' dediği uygulama aynı katılığıyla devam etmeyecek. Hiçbir asker kişi Başbuğ'un sözlerini değersizleştiremez. Disiplinin, emir komutanın esas olduğu bir kurumda Genelkurmay Başkanı'nın sözlerini duymazdan gelecek subayların olacağını sanmıyorum. Başbuğ'un GATA örneğinden hareketle verdiği başörtüsü mesajının sadece askerî alanlarla sınırlı kalmayacağını, duruşlarını askere bakarak ayarlayan çevreleri de etkileyeceğini düşünüyorum. Genelkurmay Başkanı'nın altını çizdiğim bir cümlesi de şu: 'TSK'nın sürekli gündemde olması hep haksız nedenlere dayanıyor diyecek de değilim'. Pek ayrıntıya girmese de haklı nedenlerle de TSK'nın kamuoyunun gündemine geldiğini söylüyor. Kastettiği, belgelere dayalı haberler olmalı. Balyoz gibi, Kafes gibi... 'Büyük ordunun içinde hata yapanlar olabiliyor.' diyor. Art niyetli ithamlar yerine hata yapanları kabullenmesi önemli gelişme. Başbuğ bir buçuk yıllık görev süresince iyi sınav veremedi. LAW'a 'boru', belgeye 'kâğıt parçası' diyerek hata yapanların arkasında durdu. Hatanın tespiti beraberinde hesap sorulmasını da getirir. Önümüzdeki günlerde Başbuğ'dan yanlış yapanlara karşı daha sert tutum bekleyebiliriz. Genelkurmay Başkanı '35. madde' ve 'siyaset belgesi' sorularına hiç cevap vermedi. 'Ben siyasi tartışmalara girmem.' dedi. Askerin bu konularda keskin görüşleri olduğu biliniyor. Başbuğ söyleyecekleriyle bu konularda yapılacak çalışmaların önünü kesebilirdi. İma yoluyla da olsa cevap verebilirdi. Ancak o, konuşmayı sevmesine rağmen her iki soru karşısında sustu. Hürriyet'teki röportajda Başbuğ, sorunun değil çözümün parçası olmak isteyen bir Genelkurmay Başkanı profili çizdi. Esip gürlemedi, sakin sakin konuştu. Belki de ilk kez bir Genelkurmay Başkanı konuşarak Ankara'nın havasını yumuşattı. Başbuğ'dan yeni bir sayfa mı? Niye olmasın... 7 ayda geçmişteki olumsuzluklarını silmesi mümkün.
<< Önceki Haber Başbuğ'dan yeni bir sayfa mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER