Liberalizm ve CHP


CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek’in “CHP liberal bir parti olmayacaktır” sözü isabetlidir. Bütün ‘tek fikirli’ toplumlar gibi herkesin ve her partinin liberal olduğu bir toplum ne kadar sıkıcı olurdu! Fakat bu, CHP’nin mevcut çizgisinin doğru olduğu anlamına mı geliyor? Bu sorunun cevabını araştırmadan önce dünkü “liberallere teşekkür” yazıma gelen tepkilere değinmeliyim; CHP konusu için de ‘giriş’ oluşturur. Onaylayan ve eleştiren tepkiler aldım normal olarak. “12 Eylül yasalarının toplumu uyuşturduğu” şeklindeki açıklamaları abartılı buluyorum. Çünkü yasalar, toplumda kuvvetli dinamikler varsa onları uzun süre bastıramaz. 12 Eylül Anayasası delik deşik oldu işte. Bizde ekonomik kemer sıkma politikalarına Yunanistan gibi şiddetli tepkiler olmayışının çeşitli sebepleri vardır ama Hurşit Güneş’in dediği gibi, bizde piyasa ekonomisi kültürünün güçlü olması muhakkak ki önemli bir etkendir. Değişen Anadolu 2001 krizinde bizde de acı ilaç uygulandığında tabii bazı protestolar oldu ama işçiler patronlarla anlaştılar; yarım ücret, süreli ücretsiz izin gibi formüller geliştirdiler. “Piyasa ekonomisi” öğretmişti ki “Söke söke alınmaz”, aksine, işyerinin yaşaması lazım. 1970’leri grevlerle sarsan “uzlaşmaz sınıf sendikacılığı” kültüründen kurtulmuştuk çok şükür. Niye böyle? Türkiyegirişimci orta sınıf” toplumu haline geliyor. 1930’larda Türkiye’de tarım dışı toplam işletme sayısı 1000 (bin) civarındayken, bugün TOBB’a kayıtlı işletme sayısı 1 milyon 216 bindir. Bu insanlar için ekmek kapısı, “devlet kapısı” değildir, “piyasa”dır, kendi girişimleridir. Bu insanlar ‘KİT çalışanı’ değildir, “teşebbüs-i şahsi” erbabıdır. Bir kriz anında eylemlerle devlet kapısını zorlamak yerine, işçileriyle beraber “işletme”yi yaşatmaya çalışıyorlar. Bu, iş ve çalışma hayatımızda yeni ve pozitif bir kültürdür. Yunanistan’da girişimci orta sınıf elbette daha yaygın ama Güneş’in belirttiği “komünist gelenek ve sol”un güçlü olması, eski soldaki “söke söke alma” alışkanlığının sürmesine yol açıyor. Türkiye’deki büyük sosyoekonomik değişimi görmek için Fuat Keyman’ın Doğan Kitap’tan yeni çıkan “Kentler, Anadolu’nun Dönüşümü, Türkiye’nin Geleceği” adlı araştırmayı önemle tavsiye ederim. Sol ama hangisi? Özellikle de CHP’lilere tavsiye ederim bu kitabı... Anadolu’daki değişim CHP’nin söylemine ve vitrinine yansımıyor. Türkiye’deki işletme sayısının bin civarında olduğu yılların “cumhuriyeti kuran parti” söylemi bugünkü Türkiye’de ne kadar işlevseldir? Yeni Türkiye’de yeni bir söylem ve yeni bir vitrin ortaya koymak gerekmiyor mu? Bu elbette CHP için “liberalizm” olmayacak; sol olacak ama artık 1930’ların söylemiyle değil... CHP, çağımızdaki sosyal demokrat partilerin ekonomiye, topluma, kültüre, bireye, özgürlüklere bakışını artık benimsemeli, çağdaş bir sosyal demokrat partiye dönüşmelidir. Halbuki CHP değişen Türkiye’de “kaleyi savunma” psikolojisiyle büsbütün kendine kapanmıştır ve toplumsal dinamizm bu yüzden CHP’ye yansımıyor. Kalenin bütün anahtarları da Baykal’ın elinde! CHP’ye değişen topluma açarak demokrasimizi güçlü bir sosyal demokrat partiyle dengeye kavuşturmak Baykal’a rağmen olamayacağına göre, kapıları bizzat Baykal açmalı... Açar mı? Bakıp göreceğiz.

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER