Korkut ve yönet dönemi bitiyor!


Gazeteleri açınca insanın aklından şüphe edesi geliyor. Devletin bir kısım görevlileri, kendi halkının kanını dökmek istiyor. İşte Star’ın dünkü manşeti. Hatay-Dörtyol’da Sivas Madımak’a benzer bir katliam planlanmış. Kontr-gerilla ile ilişkili olduğu iddia edilen bir partinin yöneticilerinin parmak izleri her yerde görülüyor ama teşkilatına “sokaktan uzak durum” diyen liderleri bu konuda ağzını açmıyor. Ya da Taraf’ın manşeti: Generaller askerlerin ölümünü seyretti. 19 Temmuz akşamı gerçekleşen baskının Heronlar tarafından adım adım izlendiği ama 7 askerin öldüğü baskın konusunda adım atılmadığı açıklanıyor. İşin garibi bu ihmal veya kasıt haberleri her gün ortaya çıkıyor ama sorumlular ağzını açıp tek kelime etmiyor. Terfiler için pazarlık yapıyorlar, hukuk dışına çıktığı iddia edilen generalleri orduevlerinde gizlemek için seferber oluyorlar ama şehitlerin hesabını vermeye yanaşmıyorlar. “Misyonu belli” medya da onlara destek oluyor. MHP’li yöneticinin sözleri sansürlenerek yayınlanıyor. Böylece laikçi okurun kamu görevlileri hakkında kafasının karışmasının önüne geçiliyor. Günlerdir “yandaş” olmakla suçladıkları medyanın manşetlere çıkardığı bu olayları görmemek için özel önem gösteriyorlar. Gazeteleri haber yapmıyor, bağımsız yazarları bu konuya değinmiyor bile. Çünkü ortada adı konulmamış bir işbirliği var. Hepsinin “misyonu belli.” Bir kısmı bu şekilde eylem yapıyor, bir kısmı da ona uygun şekilde haber. Mesele bu kadar basit. Tek dertleri var, 80 yıldır olduğu gibi hayatımızı yönlendirmek, korkularımızı tahrik etmek. “Korkut ve yönet” olarak adlandırılabilecek bir yöntemleri var. Önce komünizmle korkuttular. Sonra irticayla... Şimdi de bölücülükle. Korkuları idare etmek kolay çünkü. Ama maskeler düşüyor ve asıl koruyucularımızdan korkmamız gerektiği her geçen gün ortaya çıkıyor. Bundan sonra işleri zor. Gülmeyi unutmak Avrupa Yakası da gitti, kala kala Recep İvedik’e kaldık. Ölümler, komplolar arasında savrulup gidiyoruz. Hayatı yoluna koyma mücadelesi içinde hayatın tadını çıkarmayı unutuyoruz. Ahmet Altan’ın geçenlerde yazdığı gibi, gülmeyi bırakın yoğurtlu yaprak sarmanın tadını bile çıkaramıyoruz. Bir an önce normalleşmemiz lazım. Gülse Birsel ve benzerlerinin sayısını artırıp gülmeyi yeniden hatırlamamız lazım. Gülmeyen bir toplum en demokratik toplum olmayı becerse bile bir süre sonra duvara toslamaya mahkumdur bence. Biraz gülmeyi hatırlamak, yaşamın tadını daha fazla çıkarmak lazım. Bunun için de bu karanlık güçlerin üstüne daha hızlı gitmek gerekiyor. Korku yerine kahkahanın hakim olması adına da şart bu. Kocaman’ın misyonu Fenerbahçe yönetimi Aykut Kocaman’ı işbaşına getirmekle sadece teknik adam değiştirmedi. Önemli bir mantalite değişikliği yaptı. Kulüp yıllardır her alanda önemli işlere imza atmasına rağmen tribünler mutsuzdu. Çünkü oynanan futbol zevk vermiyordu. Şimdi bu yapı değişecek ancak sabırlı olmak gerekiyor. Bu Fenerbahçe için önemli bir dönemeç noktası. Aykut Hoca’ya hakkı olan zamanı tanımak şart.
<< Önceki Haber Korkut ve yönet dönemi bitiyor! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER