Öcalan ve derin devlet


PKK’nın karakutusu olarak tanınan Nizamettin Taş, Habertürk’ten Zülfikar Ali Aydın’a konuşmuş. 30 yıl PKK’da görev yapan Taş, 2004 yılının önemine dikkat çekip şöyle demiş: “O dönemde AK Parti Ergenekon denilen derin devlet arasında çatışma vardı. AK Parti’nin tasfiyesi için PKK devreye sokuldu. PKK’nın savaş kararı alması otomatik olarak PKK’yı AK Parti’ye karşı Ergenekon’un darbe girişiminin aracısı haline getirdi. İki avukatı kongre sürecini Öcalan’ın talimatıyla belirledi. Bizzat tanık olduğum şeyler var. Öcalan’ın avukatlarını bir seferinde Kandil’e askeri helikopter getirdi.” İddia doğruysa, Silahlı Kuvvetler, PKK’nın Türkiye’ye savaş ilan ettiği kongreye gidebilmeleri için, Öcalan’ın avukatlarına askeri helikopter tahsis etmiş. O avukatlar da gidip kongreden Öcalan’ın istediği savaş kararını çıkartmış... Ne için? AK Parti’yi tasfiye etmek için. Şimdi bu bilginin üstüne Heronları düşürmek için telefon görüşmesi yapan iki subayı koyun. (Hala soruşturuluyor o konu. Dinlemeyi MİT yapmış, Genelkurmay’a bildirmişti. Ne soruşturmaysa, hala açığa çıkmadı. Allah Allah diye bağıran ordunun subayları kendi Heron’unun düşürür mü İlker Bey!) Bunun üstüne seçimden önce başta dönemin Genelkurmay Başkanı olmak üzere, komuta kademesinin ve askerci medyanın Kuzey Irak harekatı için nasıl bastırdığını ekleyin. Ortaya çıkan fotoğraf şu, AK Parti’yi ne olursa olsun devirmek isteyen ancak Avrupa Birliği süreci ve Washington faktörü nedeniyle doğrudan müdahalede bulunamayan kimi askerler, PKK ile işbirliği yapmış. Bazen helikopter tahsis etmiş, bazen Heron düşürme planı yapmış, bazen de dağdaki militanı kaçakçı sanıp baskınlara göz yummuş. Daha bugüne kadar Genelkurmay’dan Taraf Gazetesi’nin gündeme getirdiği Dağlıca, Aktütün gibi karakol baskınlarıyla ilgili bir açıklama gelmedi. Onlar da hala soruşturuluyor. Bir konuyu aydınlatmak istemiyorsan, soruşturma başlatacaksın zaten bu ülkede. Bu bilgilerin ışığında bakınca, Öcalan yine derin devletle dar alanda paslaşıyor mu diye düşünmekten kendini alıkoyamıyor insan. Seçim öncesi, bayrak, özsavunma gücü unsurlarla bağımsızlığa varacak bir söylem ortaya konulup milliyetçi duygular ve partiler coşturulmak isteniyor sanki. Milliyetçi coşkuların artmasının milliyetçi partilere baraj sıkıntısı yaşatmayacağını düşünenler vardır. Bunlar hep plan yapar zaten. Koalisyon planları, transfer planları, hükümet düşürme planları... Ardından bildiri verirler. Ardından iş sandığa gelir ve hep kıçüstü otururlar. 90 özel jet Ankara’da dün sabah “Türk Dili Konuşan Ülkeler Medya Forumu”na katıldım. Rixos Otel’de düzenlenen toplantıda Türkiye’de medyanın geleceği üzerine bir sunum yaptım. Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü ve Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (SAM) ortaklaşa düzenlediği toplantıya Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden temsilciler katılıyor. Türkiye kendi medyasında yaşadığı sıkıntılara rağmen, bu ülkelere daha demokratik bir medya oluşumu konusunda destek sağlayabilir. Bu açıdan forum önemli, katılım da yüksekti zaten. Dönüşte uçakta Sivil Havacılık Genel Müdürü Dr. Ali Arıduru ile yanyana düştüm. Arıduru, Türkiye’nin havacılıkta son 6 yılda geldiği noktayı ve önümüzdeki döneme ilişkin hedeflerini anlattı. Gerçekten çok ciddi yol alınmış. Şu kadarını söyleyeyim, 350 ticari yolcu uçağı sayısı önemli ama şu anda Türkiye’de fiyatı 20 ile 70 milyon dolar arasında değişen tam 90 özel jet varmış. Bu irtica özel jetlerle geliyor galiba...
<< Önceki Haber Öcalan ve derin devlet Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER