Bürokrasinin gri güç alanı


Siyasilerle yaptığı kol güreşinde, bürokrasinin kullandığı araçlardan biri de gri bölgelerdir. Gri bölgeler, kanunların dokunmadığı ya da tam tanımlamadığı veya tartışmalı olan alanlardır. Bunun güzel bir örneğin son Yargıtay olayında gördük işte... Yargıtay'ın iş yükü fazla mı? Evet öyle... Binlerce dosya birikmiş durumda. Peki, Yargıtay'ın bazı dosyaları ivedilikle ele alma, karara bağlama yetkisi var mı? Var! O halde, nasıl oluyor da, bazı dosyalar "ivedilikle" ele alınıyor da, bazıları alınmıyor? Konu İlhan Cihaner ya da Mehmet Haberal olduğunda, dosyalar hemen inceleniyor. Ama Hizbullah olduğunda incelenmiyor. "Gri güç alanı" dediğim yer, işte tam da burası... Dosyalarına dokunmayarak önce Hizbullahçıların tahliye olmasını, çıkarken de gösteri yapmasını sağlıyorsun... Sonra da seçilmişlerin (Hükümetin ve Meclisin) suçlanması için, gazetecilere dosya dağlarının fotoğraflarını çektiriyorsun... Ardından da "İş yüküm çok fazla" diye yakınıyorsun... "Bürokrasi Partisi" işte böyle siyaset yapıyor. Evlilikler sayesinde pekişen aile ağları Eski Turizm ve Sağlık Bakanlarından Bülent Akarcalı, CHP'deki "aile ağları" konusundaki yazılarım üzerine bir not geçti... İzniyle bu notu sizinle paylaşmak isterim. Şöyle: "Aileler Ağı, son 10 yılda aileler arası evliliklerle ayrıca pekişmiştir. Zengin aile kızlarının evlendikten sonra da baba soyadını kullanma merakı sayesinde bunları öğrenebiliyoruz. Doğan, Sabancı, Boyner, Dinçkök vs. ortak soyadlı evlilikler çoğalıyor. Bildiğimiz 5- 10 isim dışında, kim bilir kaç tane daha vardır. Tabii ki kimsenin evlilik tercihine karışmaya en ufak hakkımız yok. Ama büyük holding soyadıyla babanızın gazetesini de yönetince, acaba basın özgürlüğü kalıyor mu? Sahip olunan gazete, dergi, radyo, TV ve internet sitelerinde acaba ikinci soyad olarak taşınan holding hakkında eleştiri yapmak, sattıkları mal ve hizmetlerde tüketicinin yenen haklarını dile getirmek mümkün mü? Dile getirmeye çalışan gazeteci, ertesi gün kapı dışarı edilmeyeceğine güvenebilir mi? Dile getirmeye kalkan milletvekili veya bir başkasının aleyhine kampanya başlar mı? Aslında bu durum çok ciddi olarak hem Rekabet Kurulu'nca, hem de halka açık şirketler için SPK tarafindan ele alınmalıdır. Zaten her açıdan tam bir kartel oluşturan İstanbul holdigleri, bu yapılarıyla Anadolu firmalarının sanayi, ticari ve mali gelişimlerine ciddi bir engel ve tehdit oluşturmaktadır. Anadolu'dan bir firmanın ürettiği ve kendisine ciddi rakip ürünü öldürmek için eşinin sahip olduğu medyada aleyhte haber çıkarmak pek de zor değildir. Bu hususu kimseyi hedefleyerek ya da itham ederek yazmıyorum. Ama böyle bir durum var ve bu da sizin haklı olarak dile getirdiğiniz "Kapıkulu Sistemi" benzeri aile ağı oluyor. Sevgi ve selamlar." CHP'yi niye eleştiriyorum? Geçen akşam sohbet sırasında konu döndü dolaştı CHP'ye geldi. Arkadaşlara CHP'yi niye eleştirdiğimi anlatmaya çalıştım... Temel saptamalarımdan biri şöyle: Türkiye'de muhalefet var, rekabet yok. Özel şartlar haricinde, rekabet ilerlemeye yol açar. Nasıl bilimdeki rekabet, yeni icatların yapılmasını sağlıyorsa... Siyasetteki rekabet de partileri ileriye götürür. Mesela Avrupa Birliği davasına CHP sahip çıksa, AKP de AB sürecine daha bir şevkle sarılır. Bu nedenle CHP'nin, AKP ile rekabet edecek hale gelmesi gerekiyor. SABAH
<< Önceki Haber Bürokrasinin gri güç alanı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER