İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince çok takdir ettiğim üst yöneticilerden biri... Devlet Bakanı Ali Babacan da en takdir ettiğim bakanlardan... Her ikisine olan beğenimi de daha önce ifade etmiştim... Merkez Bankası munzam karşılık oranlarını artırınca 28 Mart'ta Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince, "Sahibi kediyi yıkamış, kedi ölmüş. Demişler kedi yıkanır mı? O da yıkarken ölmedi, sıkarken öldü demiş. Bankacılık sektörünü bu kadar fazla sıkmak doğru değil" dedi. Bu açıklamayla kimseden eleştiri almadı, aksine savunduğu tarafta da çok destekçi buldu. 30 Mart'ta ise Devlet Bakanı Ali Babacan'ın "Bunu polisiye tedbirlerle yapmak istemiyoruz" sözlerine Özince "Polisiye derken, herhalde geriye sanırım basındaki gibi gelip götürmek kaldı" sözleriyle karşılık verdi. Ersin Özince gündemdeki olaylardan yola çıkarak resmen hükümete, Ali Babacan'a ve Merkez Bankası'na örtülü bir şekilde saldırdı. Örneğini "kedi örneği" gibi daha genel bir alandan değil siyasetten hem de hükümetin şu anda en yaralı olduğu bir alandan seçmişti. Bu nedenle sözünün anlamı kastını aştı! Gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanma sürecine atıfta bulunarak hükümetin "basın özgürlüğünü" hiçe saydığını söyledi gibi oldu... Oysa Ali Babacan'ın sözünü ettiği "polisiye tedbirlerin" gerçek polisiye tedbirler olmadığını, bankacılıkta daha sıkı tedbirler uygulamaktan söz edildiğini Ersin Özince de biliyordu ama sanırım basireti bağlandı ve o kötü, suçlayıcı, konsept dışı benzetmeyi yaptı... Belki de asıl gerçekten düşündüğünü, ne adına konuştuğunu unutup söyledi! Ve taraf oldu... Ve istifa etmek zorunda kaldı... Buna gerçek bir iletişim kazası denir... Herkesin de ders alması beklenir. Başta siyasetle dans eden iş adamlarının ve üst düzey yöneticilerin... Siyasetle dans kurtlarla dans etmeye benzer... Boş bulunursanız av olmanız an meselesidir. Şekil 1'de görüldüğü gibi... Nokta. Çekirgelik "Deneyim bir hatayı tekrarladığınız zaman tanımanızı sağlayan muhteşem şeydir." (F.P. JONES)