Dersim kıvranışları


Erdoğan'ın Dersim açıklamasıyla derin bir travma yaşayan AK Parti karşıtı cephe, Dersim katliamına mazeretler bulma ya da Başbakan'ın bu çıkışına kulp takma gibi birbirinden berbat pozisyonlar arasına sıkışmış durumda. Ortalık, sıkışmışlık içinde alelacele üretilen saçma sapan argümanlarla dolu. Gerçi bu argümanların hiçbirinin çürütülmeye değecek bir tarafı yok; şöyle bir dokunsanız darmadağın olacaklar ama yine de yaygın kullanılanlardan bazılarını şöyle bir silkelemek iyi olabilir. Seyid Rıza'nın İngiliz ajanı olduğu, isyancıların iki karakol basmış oldukları gibi iddiaları geçiyorum. Çünkü bunlar doğru olsa bile -yani dış kaynaklı bir kalkışma hareketiyle karşı karşıya olunsa bile- bir kalkışmayı bastırmak için 7'den 70'e 13 bin kişinin öldürülmesinin mazereti olamaz. Karşımızdaki olay bir isyan bastırma hareketi değil -o zaman adı konulmamış olsa da- bir soykırımdır. Dersim bölgesindeki Alevi-Kürt halkın soyunun kurutulması, o topraklardan kazınması hareketidir. Aksi takdirde beşikteki çocukların bile yok edilmesi nasıl açıklanabilir? "O günün şartları" klişesi Bunu geçersek, en fazla başvurulan mazeretlerden biri "Olayı o günün şartlarında değerlendirmek gerektiği" şeklindeki klişe... "Devrim şartlarında böyle şeyler olabilir, yeni kurulmuş bir ulus devletin birliğini koruma kaygısıyla böyle aşırılıklar yapması anlaşılabilir" diyorlar. Bunu diyenler farkında değil belki ama tarihteki bütün zalimlerin kendine göre meşru sebepleri vardı. Halka zulüm uygulayan hiçbir imparator, sultan ya da diktatör şiddet sapığı manyak değildi. Bartolomeo katliamını yapan Katolikler Protestanlar'ı katlederek kendilerince Hıristiyanlığı mahvedecek olan korkunç bir sapmayı engellemeye çalışıyorlardı. Milyonlarca Kızılderili öldüren Avrupalılar adam öldürmekten hoşlandıkları için değil, kendilerine bir "yurt" açmak için "mecbur" kalmışlardı bu soykırıma. Stalin ne yaptıysa sosyalist anavatanı savunmak, dünyanın tek sosyalist devletini ayakta tutmak için yapmıştı. Kültür Devrimi sırasında milyonlarca Çinli'yi öldüren Mao da Çin Halk Cumhuriyeti'nin büyük çıkarlarını savunduğunu düşünüyordu. Kaldı ki, bütün bu katliamlar sırasında, o ülkelerde bu canavarlıklara karşı çıkanlar; başka türlüsünün mümkün olduğunu savunanlar da vardı. Örneğin, 1920'li yıllarda genç Cumhuriyet'in kadroları arasında "Dersim probleminin çözümü" konusu tartışılırken, yüksek bürokratlardan bazıları ezip geçme politikalarına karşı çıkıyor ve Dersimliler'in Osmanlı'dan bu yana süren öldürülme ve sürülme korkusu giderilebilirse; onlara müşfik yaklaşılabilir ve güvenleri kazanılabilirse, pekâlâ halkın silah bırakabileceğini ve Cumhuriyet rejimiyle barışabileceğini savunuyordu. (Bakınız Taha Akyol'un 25 Kasım tarihli yazısı.) Bu fikirleri o gün bir kişinin bile savunması, "o günün şartlarında da" doğruyu bulma imkânının-bilincinin mevcut olduğu ve yanlış yolu tutanların yanlışlarından sorumlu olduğu sonucu çıkar ortaya. Siyasi malzeme yapıyormuş! Dersim'e mazeret üretmeye çalışanların yanı sıra bir de Başbakan'ın bu tarihi tutumuna orasından burasından kulp takarak bu çıkışı değersizleştirmeye çalışanlar var. Bir kısmı her zamanki gibi "samimiyetsiz, samimi olsa şunu şunu da yapardı" diyor; sanki bir siyasetçinin bazı şeyleri eksik bırakması, yaptığı iyi şeyleri alıp götürürmüş gibi... Bir kısmı "bu açıklamalar milleti birbirine düşürüyor" diyerek, demokrasiden, açık toplumdan ne kadar anladığını ortaya koyuyor. En büyük kısmı ise Erdoğan'ın Dersim'i istismar ettiğini, CHP'yi sıkıştırmak için siyasi malzeme olarak kullandığını söylüyor ki; en çok da bu son görüş benim garibime gidiyor. Erdoğan elbette Dersim konusunu siyasi malzeme yapıyor. Bir yandan kendisi doğru tutum alırken bir yandan da rakibinin çok ilkesel bir konuda içine düştüğü siyasi zavallılığı teşhir ediyor; bu zavallılığın o partinin bugünkü çizgisinden kaynaklandığına işaret ediyor. Bir siyasi parti başka bir siyasi partiyi ülke siyasetinin böylesine temel bir konusunda sıkıştırmayacak da ne zaman sıkıştıracak? Bu konu üzerinden siyaset yapmayacak da hangi platformda yapacak? Partiler halkın gözünde başka türlü nasıl ayrışacak? Bu arkadaşlar siyaset yapmayı ne zannediyorlar acaba? Sadece dosya sallamak mı?
<< Önceki Haber Dersim kıvranışları Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER