TÜSİAD’dan tarihî uyarılar

Sabancı: Müzakereler sürerken kimi kesimlerde bir tür uyum korkusu gözleniyor. Azınlıktalar ama sesleri daha gür çıkıyor.

TÜSİAD’dan tarihî uyarılar

Kaslowski: AB gündeminin değişmemesi lazım. Biz lobi yaparken içeride pot kırılmamalı. İstikrar istiyoruz. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ömer Sabancı, AB ile müzakereler başladıktan sonra Türkiye’nin uluslararası piyasalarda yatırım açısından cazip bir konuma geldiğini söyledi. Yatırım ve istihdam eğiliminin devam etmesi için AB konusundaki kararlılıktan taviz verilmemesi gerektiğini belirten Sabancı, “Hal böyle iken AB sürecindeki kısa dönemli tıkanıklıklar karşısında soğukkanlı ve akılcı olmaktan başka seçeneğimiz yok. Bu yolda kendi kendimize çelme takmaktan vazgeçelim artık.” dedi. 301. madde tartışmalarını ‘tıkanıklığın en çarpıcı örneği’ olarak gören Sabancı şöyle konuştu: “TCK’nın 301’inci maddesinin yeni düzenlemesi ifade özgürlüğü alanında yeni bir açılım sağlama amacını gütmekteydi, ancak bu gerçekleşmedi. Düşünce suçu davaları ve bu davaları siyasi gösteri sahnesi olarak kullanmak isteyenlerin oluşturdukları tablo, bir kez daha konunun istismarına imkan sağlayacak malzemeyi Türkiye aleyhtarı lobilerin eline verdi.” “AB konusu kendi kaderine mi terk edildi, doğrusu bilmek istiyoruz.” eleştirisinde bulunan Sabancı’ya göre, hükümetin bu dönemde AB gündemini bu kadar boş bırakması doğru değil. TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, Brüksel’den gelen uyarıların niçin farklı mecraya çekilmek istendiğine de açıklık getirdi: “AB ile bir yandan müzakereler sürerken kimi kesimlerde bir tür uyum korkusunun yaşandığı gözleniyor. AB cephesinden kaynaklanan ve kısa vadeli iç siyasi kazanımları hedefleyen olumsuz söylemler ve adımlar kuvvetli tepki dalgasına yol açıyor. Bu ortam AB karşıtlarını cesaretlendiriyor ve azınlıkta olmalarına rağmen seslerinin daha gür çıkmasına neden oluyor.” Sabancı, Silivri Sanayici ve İşadamları Derneği tarafından organize edilen ‘Türkiye Ekonomisi ve AB Süreci’ konulu toplantıda önemli mesajlar verdi. TCK’nın 301’inci maddesi başta olmak üzere düşünce ve ifade özgürlüğünü ilgilendiren tüm maddelerin demokratikleşme hedefi doğrultusunda geliştirilmesini isteyen Sabancı, “Bunu bir an önce yaparak hak etmediğimize inandığım demokratik açıdan olgunlaşmamış ülke görüntüsünü bertaraf etmeliyiz.” tespitinde bulundu. Bireysel hak ve hürriyetlerin önündeki engellerin kaldırılmasında hükümet kadar muhalefete de büyük görevler düştüğünü belirten Sabancı, CHP’yi ima ederek, “Muhalefetin hükümeti yıpratmak adına giriştiği siyasi manevraları terk etmesi gerekiyor. Sosyal demokrat bir partinin 301’inci maddenin değiştirilmesiyle ilgili beyanatlarını basından üzülerek takip ediyoruz. Bireysel ve bölgesel gelir dağılımını dikkate değer ölçüde bozuk olduğu demokrasi alanında hâlâ birtakım eksiklerin bulunduğu, yoksullukla mücadele ve toplumsal gelişmenin istediğimiz hızda ilerlemediği ülkemizde bir sosyal demokrat partiden Batı standartlarında bir politik yaklaşım beklemek hepimizin hakkıdır.” ifadelerini kullandı. Müzakerelerin başlatılma noktasına tırnaklarımızla kazıyarak geldik Ömer Sabancı, Türkiye’nin, üyelik kriterlerini tam anlamıyla yerine getirmesi halinde AB’nin bazı konularda çifte standart uyguladığı yönündeki eleştirilerini dünya kamuoyuna daha iyi anlatabilir hale geleceğini söyledi. Buna karşılık gündemdeki tartışmaların farklı endişelere yol açtığını vurgulayan TÜSİAD Başkanı, “Avrupa Birliği konusu kendi kaderine mi terk edildi, doğrusu bilmek istiyoruz. Bizim hükümetimiz bu dönemde AB konusunda ortalığı büyük ölçüde boş bıraktığını kabul etmeye yanaşmıyor. Kamuoyunu bilgilendirme adına pek bir şey yapmıyor.” diye konuştu. Sabancı, ekonomide belirgin bir iyileşmenin yaşandığı istikrar yönü ağır basan bir dönemden geçildiğini kaydederek, aynı tespitin AB ile ilişkiler için de söylenebileceğini ifade etti. Sabancı, “Müzakerelerin başlatılması noktasına tırnaklarımızla kazıyarak geldik, bu yolun geri dönüşü yok.” dedi. Seçim tartışmalarına da değinen Sabancı, seçimi ‘ekonomi açısından en büyük risk’ diye nitelendirdi. “Seçim ekonomisi uygulanırsa, bu son yıllarda başarıyla sürdürülen bütçe dengelerini bozar ve bedeli ekonomimiz için çok ağır olur.” diyen Sabancı, ekonominin üretim tarafına yönelik özensiz yaklaşımlara son verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede yetersiz kalındığını da şu sözlerle özetledi: “Her fırsatta girişimciyi desteklediğini söyleyen bir hükümetin haksız rekabetin önüne geçme konusunda bir hassasiyet içinde olması gerekmez mi? Faaliyetini yasalara karşı saygı içinde yürüten, büyük-küçük, yerli-yabancı yatırımcının karşısında kayıt dışı çalışan kişi ve kurumların çok daha etkin bir şekilde izlenmesi gerekmez mi?” TÜSİAD International Başkanı Kaslowski: Biz lobi yaparken içeride pot kırılmamalı AB gündeminin değişmemesi lazım. Biz istikrar istiyoruz. Son 4 yılda refah geldi, AB üyeliği de gelir. Bireysel haklardan korkmayalım. Bu, terörü desteklemek değil. Avrupa Birliği'ne üyelik yolunda Türkiye'nin ödevlerini aksattığı yönündeki tartışmalar ve istikrarı bozmaya yönelik girişimlerin artış göstermesi iş dünyasını rahatsız ediyor. ‘Patronlar kulübü' TÜSİAD'ın International Başkanı Aldo Kaslowski, son 4 senede 20 yıla bedel reformlara imza atıldığını belirterek, Türkiye'nin gündem değiştirmeden AB standartlarını yakalaması gerektiğini vurguladı. AB'yi ikinci plana iten demeç ve tartışmaları ima eden Kaslowski, “Biz Avrupa'da tanıtım için etkinlikler yapıyoruz. Ancak içeride pot kırılıyor. Ülkenin böyle bir lüksü yok. Bu tür durumlar AB içinde Türkiye'yi destekleyenlerin de elini zayıflatıyor.” dedi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin Yüksek İstişare Konseyi başkan yardımcılığını da yürüten Aldo Kaslowski, cumhurbaşkanlığı seçiminden hükümetin AB performansına, siyasî ve ekonomik istikrardan 301. maddeye kadar birçok konuda Zaman'a önemli açıklamalarda bulundu. Avrupa Birliği için ‘hayatî hedefimiz' nitelemesini yapan Kaslowski, son günlerde öne çıkarılan bazı konuların bu hedefe zarar verebileceğini belirtti. Gündem sapmaları sebebiyle Türkiye'nin 37 yıldır AB hedefine ulaşamadığını hatırlattı. Çankaya Köşkü’ne kimin çıkacağını bugünden tartışmanın sadece hükümete değil, bütün kurumlara zarar verdiğini anlatan Kaslowski, “Bu kadar erken tartışılmasına ne gerek vardı? Nasılsa günü gelince seçim yapılacak, en uygun olanın seçileceğine inanıyoruz. Spekülasyonlar ilgilileri yıpratıyor, halkımızı yıpratıyor.” ifadelerini kullandı. AB'nin hatırına değil, Türk milleti için reformların sürmesi gerektiğinin altını çizen Kaslowski, istikrarın sekteye uğratılmaması gerektiğini vurguladı. Sebebini ise şu sözlerle özetledi: “İşadamları daha önce 3-5 yıllık planları bırakın, günlük kararlar almakta bile zorlanıyordu. Önümüzü göremiyorduk. Son 4 yılda yaşadığımız istikrar, refah getirdi. AB ekonomisi durgunluk yaşarken Türkiye aralıksız büyüdü. Niçin devam etmeyelim? Gündemin değiştirilmesinin sebebi nedir? Türban mı? Bu mudur hedefimiz? Yoksa AB midir, ekonomi midir? Gelişmiş ülkeler ligine çıkamayan ülkelerin başında zayıf liderler var. Bizim de cesur hareketlere ihtiyacımız var. Doğru dürüst bir rüzgara kapıldık, vazgeçmeyelim.” TÜSİAD olarak ülkenin tanıtımı için Ümit Boyner'in başkanlığında bir heyet kurduklarını aktaran Kaslowski, 3, 4 ve 5 Ekim tarihlerinde Brüksel, Paris ve Berlin'den tanıtım etkinlikleri düzenleyeceklerini belirtti. Kültürel etkinliklerin önemine işaret eden Kaslowski, "Biz böylesine güzel program yaparken pot kırılıyor bir yerde ve bütün yaptıklarımız sıfırlanıyor." dedi. Son 4-5 yılda tarihte görülmedik şekilde el ele vererek güzel sonuçların elde edildiğini söyleyen Kaslowski, "Biz herhangi bir viraj yapmış değiliz devam ediyoruz. Beklemeden devam etmek istiyoruz; bu duraklamalar bizi rahatsız ediyor. Biz doğru yolda devam eder ve karşı tarafa da bir koz vermezsek sivri olan bazı konularda da haklı da çıkarız." açıklamasını yaptı. TÜSİAD International Başkanı, Türkiye'nin Kıbrıs'ta attığı adımların Rumları zorda bıraktığına dikkat çekerek benzer bir hamleyle Ermenistan sınırının açılabileceğini ifade etti. Kaslowski, bu şekilde Ermeni diasporasının elindeki kozların alınabileceğini kaydetti. Koslowski'ye göre ülke imajının yurtdışında bozuk olmasında komşuların da etkisi var. "Bunlarla ilişkilerimizi biraz da düzeltmeliyiz. Açalım şu kapıları Ermenistan'la diyalog başlasın, zaten onların yedikleri her şey bizden gidiyor. Artık bundan sonra yer isteme gibi bir şey yok. Avrupa bile istemez, dolayısıyla biraz cesaret gerekiyor." diyen TÜSİAD YİK Başkan Yardımcısı, Kıbrıs konusunda da AB'nin Rum kesimini üyeliğe kabul ettiği için pişmanlık duyduğunu belirterek, "Kıbrıs şu kadar yıl çözülmedi, bugün mü çözülmeli? Evet çözülmeli. Bunu anlatalım. ‘Üye olurken de çözeriz, ambargo kalkarsa limanlar açılabilir' de diyebiliriz. Bu güçte de olmamız gerekiyor. Sadece yalvararak olmaz. Bunu tartıya koyacaksınız ve ‘şunu veriyorum sen de bunu vereceksin' diyeceksiniz. Bundan sonra böyle olur bu işler." değerlendirmesini yaptı. Sosyal konseyde özel sektör göstermelik AB'ye daha önce giren ülkelerde sosyal ve ekonomik konsensüs oluşturulduğunu söyleyen Kaslowski, "Bunun olmadığı ortamlarda rejimin ismi farklıdır, biz onu istemiyoruz." dedi. Avrupa ülkelerinde büyüklüğüne göre 100 ile 200 arasında değişen müteşekkil konseylerin bulunduğunu aktaran TÜSİAD İnternational Başkanı, "Yüzde 90'ı sivil yüzde 10'u kamudur. Bizde ise yüzde 99'u kamu yüzde 1'i TÜSİAD'dır. O da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin davetlisi olarak katılıyor. Bu olamaz. Bütün kesimlerden ses gelmezse bu iş yürümez." diye konuştu. Siyasilerin böyle bir oluşumun ellerini zayıflatacağı endişesi taşıdığını aktaran Kaslowski, şu tespiti yaptı: "Aslında sivil toplum kuruluşların ağırlığı hükümetlerin elini güçlendiriyor. Onların anlatamadıklarını sivil toplum dile getirerek siyasilere destek sağlıyor." Bu anlamda farklı kesimlerin seslerini duyurabilmesi gerektiğini dile getiren Kaslowski, "Ancak herkes sesini çıkaramıyor. Bakmayın TÜSİAD güçlü yapısından dolayı duyuruyor ve kamuya da tesiri oluyor. Keşke 100 tane TÜSİAD olsa o zaman Türkiye bambaşka bir noktada olurdu." diye konuştu. Gönüllü ‘AB’ elçisi Aldo Kaslowski, Türkiye ve bölgemizin en önemli teknolojik kimyasal madde üreticilerinden Organik Şirketler Grubu'nun başkanı ve kurucusu. Polimer, Silikon, Pigment, Deri, Tekstil, Boya, Bant, Deterjan, Kozmetik, Kimya, İlaç sınai ürünlerin-Türkiye ve Ülke dışında-üretimi, dağıtımı, araştırma ve geliştirilmesi, Organik Şirketler Grubu’nun ana faaliyet alanları. Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği'nin (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkan Yardımcısı ve TÜSİAD International'ın başkanlığı görevlerini yürüten Kaslowski, merkezi Münich olan AB’nin Sacepo (AB Patent Teşkilatı)’nın yönetim kurulu üyesi. Türkiye'nin sınayi ve finans alanında önde gelen holdinglerinden biri olan Sabancı Holding AŞ, yönetim kurulunda yer aldı. Ayrıca, İstanbul'da İtalyan Ticaret Odası'nın başkanlığı, YPO Young President Organization'un Türkiye şubesinin kurucusu Avrupa ve Afrika başkan vekili olarak faaliyet de gösterdi. Aldo Kaslowski, Türkiye'nin AB Gümrük Birliği, Helsinki ve Kopenhag'daki AB adaylığı sürecinde aktif görev üstlendi. Kaslowski, Türkiye AB yolculuğundaki katkı, görüşlerden ses getiren ve kanaat önderliğinden ötürü etkili bir "Gönüllü Avrupa Elçisi" olarak da biliniyor. Hükümet reformlar için hızlı koştu Reformların yavaşlamasına ilişkin Avrupalı parlamenterlerin açıklamalarında haklılık payı olduğunu söyleyen Kaslowski, "Kesinlikle yavaşlama olmaması lazım. Hükümet reformların çıkarılması ve uygulamaların kısmi olarak gerçekleştirilmesi için hızlı koştu. Şimdi duraklamanın manasını bulamıyoruz. Tek sebebi seçimin yaklaşmış olması olabilir." diye konuştu. Buna göre seçimler öncesinde siyasilerde AB prim getirecek bir kâğıt değil. Ancak Türkiye'nin böyle bir lüksü yok. Çünkü senelerdir beklenen reformların uygulaması gecikeceği gibi ekonomiye de çeki düzen verilemeyecek. Reformların sadece hak ve özgürlükleri genişletmeyeceğini, aynı zamanda ekonomik gelişmeye paralel refah seviyesinin de artacağını anlatan Kaslowski, "Bunu başaracak hükümet de her halükarda kazançlı çıkacak." ifadelerini kullandı. 301 hâlâ yürürlükte ben de yargılanabilirim Terörle mücadelede AB ile işbirliğine gidilmesini isteyen Kaslowski, "Terörün nereden, ne zaman geleceği belli değil. Çözüm için kesinlikle Batılı ülkelerin desteği şart." dedi. Kaslowski, atılan adımlara rağmen kişisel özgürlüklerin yetersiz olduğunu ifade etti. Buna göre bireysel hakların, düşünce hürriyetinin önünü açmak terörü desteklemek anlamına gelmiyor. Kaslowski, şunları kaydetti: "Çünkü yarım asırdır mevcut sistemi uyguluyoruz. Bu yöntem doğru olsaydı problemi çözmemiz gerekirdi. Demek ki bir aksaklık var." Gazeteci Elif Şafak'ın beraat etmesine rağmen 301'inci maddenin yürürlükte olduğunu belirten TÜSİAD International Başkanı, "Elif Şafak gitti başkası gelebilir veya şimdiki söylediklerimle ben de gidebilirim. Bunları düzeltmezsek bizim başımıza vuracaklar. Bir an önce pürüzleri tek tek bitirmek lazım." dedi. ZAMAN
<< Önceki Haber TÜSİAD’dan tarihî uyarılar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER