Mahkeme bu gerçeği tasdik etti!

"İllegal bir örgütün telkin ve tavsiyeleri istikametinde hazırlanan kitap ve yayınlanmasa bile mevcut müsveddelerin hepsi örgütsel doküman sayılır..."

Mahkeme bu gerçeği tasdik etti!

Medyada radikal körlük "Dememiş miydim" demekten hiç hazzetmem. Ama Odatv operasyonu karşısında, medyadaki derin körlük ve kronik fetişizm için ne söylemeliyim? Dememiş miydim ben size bunları? Dememiş miydim, savcı ve mahkeme medya perspektifine göre değil eldeki mevcut kanunlara göre hareket eder diye... Temenni edilene, rölatif özgürlük zaviyelerine göre değil mevcuda ve eldeki kanunlara göre karar verir diye... Yıllardır DHKP/C, MLKP, MKP, TKP/ML, Dev-Sol, Hizbullah, PKK, KCK soruşturma ve davalarındaki yol haritasını izleyecekler/izlemeleri gerekir diye... Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu bu soruşturmaların yol haritasını açıkça çizer diye... Terör soruşturmalarında yıllardır yapılan rutin uygulama Ergenekon'da yapıldı diye feryat etmenin soğukkanlılıkla, eşitlikle ve adalet duygusuyla ilgisi var mı? Biraz önce saydığım terör örgütleri soruşturulurken yayınlanan ve yayınlanmayan kitap ve dokümanlar toplanırken neredeydiniz? 4 gün önce 12. Ağır Ceza, Ahmet Şık'ın yayınlanmamış kitabının toplatılmasıyla ilgili ne dedi? "Örgütsel doküman." Ben ne dedim Odatv operasyonu yapıldığında? 7 Mart 2011 tarihli "Ergenekon'da Medya Fetişizmi" başlıklı köşe yazımdan ilgili bölümü aktarıyorum. "... Şimdi de Nedim Şener'in kitabını ve Ahmet Şık'ın yayınlanmamış bir kitabını adres gösterip, basın özgürlüğü diyorlar. İllegal bir örgütün telkin ve tavsiyeleri istikametinde hazırlanan kitap ve yayınlanmasa bile mevcut müsveddelerin hepsi örgütsel doküman sayılır..." Bir ihtisas mahkemesi olan 12. Ağır Ceza bu gerçeği tasdik etti. İşin hakikati ve rutini budur çünkü. Ergenekon soruşturmasına kadar ses çıkarmayıp da, bu soruşturmada gerçekleri eğip bükerek ideolojik rant devşirmeye çalışan "hukukçu"lara bakmayın siz. İki kere iki bu kez dört etmesin diyorlar. Ne kadar takmışlar kafayı kitabın "basılmamış olması" durumuna. Kitabın basılması veya basılmaması savcı için hiç önemli değil ki. Savcı ve mahkeme ona kitap olarak değil örgütsel faaliyet/doküman/materyal olarak bakar. Önemli olan örgütsel faaliyet çerçevesinde yapılan bir çalışma veya belge olup olmadığı Yoksa basılıp basılmadığı değil. İllegal örgütsel faaliyet çerçevesinde cereyan eden, basılan ya da basılmayan tüm belge ve müsveddeler örgütsel doküman sayılır. Odatv soruşturmasında örgütsel doküman olan Ahmet Şık'ın taslak kitabı, aynı zamanda savcının dayandığı delillerden biri. Bu sebeple savcının örgütsel doküman ve soruşturmada delil saydığı bir materyalin başkalarının elinde bulunmasına izin verilmez. "Basılmamış kitap avı", "Basılmamış kitaba imha", "Kitaba baskın..." Bunlar mevcut ceza kanunlarını değil kendi taassup ve hissiyatlarını kanun zanneden, malum koronun inleyen nağmeleri. Diğer terör örgütlerinin yayınları, Öcalan'ın kitapları neden serbest değil? Neden bulunduğu yerlerde toplanır? İllegal örgütlerin hem de şiddet içermeyen bildirilerini medya organları neden yayınlamıyor? Nedim Şener ve Ahmet Şık'a kadar Ergenekon'a ve Ergenekon çizgisine veryansın edenler de hâlâ tereddütler kavşağında yönlerini bulmaya çalışıyorlar. Demek ki bugüne kadar Ergenekon soruşturmasını, gözaltına alınan ve tutuklanan kişilerin sosyal ve ideolojik çizgisine göre yorumluyorlarmış. Demek ki Ergenekon soruşturmasını bilinçsizce ve duygusal bir destekle savunuyorlarmış. Demek ki mevcut ceza sistematiğini dikkate almayan salt bir rasyonel basın perspektifiyle hareket etmişler. Demek ki bir terör soruşturmalarının hangi kriterlere göre yapıldığını zihinlerinin en ücra bölgelerinden bile geçirmemişler. Demek ki bilinçaltlarında Ergenekon operasyonunun siyasal mülahazalarla yapıldığı ön kabulü varmış. Bizimkiler gözaltına alınan veya tutuklanan kişi hakkında kendi sübjektif birikimlerini savcı ve mahkemenin perspektifinin önünde tutmuşlar. Yazık. Kitapla ilgili inceleme raporu, kitabı (örgütsel materyali) hazırlayanla hazırlatanlar arasındaki ilişkiyi, hazırlanmanın illegal amacını ve Ergenekon örgütsel bağlantısını gözler önüne seriyor. Ergenekon soruşturması, gazetecilerin özgür vicdanlarına ve özgür kalemlerine operasyonel pranga vurmak isteyenleri afişe etmiyor mu? Terör örgütlerinin kılavuzluğunda basın faaliyeti yürütülmez efendiler! Yoksa prangalarınızdan, zincirlerinizden memnun musunuz? Buna da saygılıyız. Ama zincirleriniz bir terör örgütünün elindeyse, adalete düşen o zincirleri kırmaktır. GÜLTEKİN AVCI - BUGÜN
<< Önceki Haber Mahkeme bu gerçeği tasdik etti! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER