Saldırının sırrı bu soruda gizli!

Başbakan'ın koruma ekibine yönelik saldırının yankıları sürüyor.

Saldırının sırrı bu soruda gizli!

Basit bir terör saldırısından çok Reşadiye benzeri bir eylem olan ‘Özel Harp' işi saldırıda kullanılan oksitli zırh delici kurşunlar kafa karıştırıyor. Geçtiğimiz hafta ortasında Başbakanlık otobüsü ve koruma ekibine düzenlenen silahlı saldırı siyaset gündemini değiştirdi. Saldırıda seçim otobüsüne eşlik eden koruma aracında görevli Kastamonu Emniyet Müdürlüğü polislerinden Recep Şahin şehit olurken, Metin Kuş yaralandı. Otobüsün içindeki iki Başbakanlık koruması ise yara almadan kurtuldu. Saldırı bilinen tarzlardan çok farklıydı. Her şeyden önce pusu yöntemini andıran ve sadece ‘Özel Harp' eğitimi alanların yapabileceği bir saldırıydı. Önce el bombası atıp ardından çapraz ateş açan teröristlerin olay yerinden kısa sürede kaçması ise kafaları karıştıran önemli ayrıntıydı. Saldırıya yönelik, siyasilerden net ve sert açıklamalar geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, namert ve karanlık ellerin bir oyunu olduğunu ifade ederek siyaset yoluna kefenini giyerek çıktığını söyledi. Başbakan'ın miting programını bozmaması da ‘terörün oyununu bozma' olarak değerlendirildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise şu uyarıyı yaptı: “Çok tehlikeli ve ciddiye alınması gereken bir olay. Herkes bilmeli ki, Türkiye teröre hiçbir zaman boyun eğmeyecektir ve teröre bulaşanları hiçbir zaman affetmeyecektir. Bunu hem güvenlik güçlerimiz hem de halkımız lanetlemektedir.” Alınan bilgilere göre olayda kullanılan zırh delici mermiler oksitliydi ve örgüt militanlarının eline kolay geçmesi mümkün değildi. Aynı şekilde araca atılan el bombasının yerli yapım olduğu ve askeriyede kullanılan bombalarla örtüştüğü saptandı. Ancak kesin bilgi kriminal analizler sonucunda ortaya çıkacak. Tartışılması gereken diğer bir konu saldırının şekli. Terör örgütünün böyle bir saldırı taktiği yok. Çapraz ateş açıp sonradan çıplak sayılabilecek ormanlık araziden kısa sürede izlerini kaybetmeleri mümkün gözükmüyor. Bu durum ‘Özel Harp' eğitimi almış kişilerin olayda parmağı olduğunu gösteriyor. Bölgede görev alan askerî bir yetkili bu bilgiyi doğruluyor. Çünkü bahse konu saldırıları ancak bu eğitimden geçmiş olanlar yapabilir. Bilindiği kadarıyla Çankırı Astsubay Okulu'nda 1989 yılında kontrgerilla eğitimi veriliyordu ve burada yetişenler özellikle Karadeniz bölgesinde faaliyet yürüten kişilerden oluşuyordu. Eylem, planlayıcının geçmişte burada eğitim almış olabileceğini gösteriyor. Bu durumda eylemin ortak bir karar olduğu ve PKK çatısı altında birden fazla örgütün derin yapı ile birlikte hareket ederek gerçekleştirdiği şüphesi artıyor. 16 Ocak'ta Tunceli kırsalında PKK çatısı altında toplanan sol örgütlerle birlikte Türk İntikam Teşkilatı Birliği (TİT/B) gibi ulusalcı çizgiyi benimseyen örgütler hazır bulunmuştu. Burada alınan kararlardan biri de ‘kaos' çıkarmak için Türkiye'nin her yerinde eylem yapılmasıydı. Nisan başında Antalya'da düzenlenen ‘Terör Toplantısı'nda örgütün Karadeniz'e kaydığı ve Osmancık hattı üzerinden bütün bölgeye dağılacağına dair uyarılar yapılmıştı. PKK ve Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu'nu (TİKKO) destekleyen ve özel harp-kontrgerilla eğitimi almış TİT/B militanları eylemlerde organizasyon rolünü üstleniyor. Amaç AK Parti'ye zarar vermek, ülkede seçim öncesi ve sonrasında kaos ortamı oluşturmak. Ancak grubun ana hedefi bu kez askerî birliklerden çok polisler. KCK açıklamasına göre yakın zamanda 5 askere karşılık 1 polisin şehit edilmesi talimatı verilmişti. Bu durum bütün örgütlerin işine geliyor. Kırsalda rahat dolaşabilen militanlar şehirlerde polis tarafından takibe alınıp hemen yakalanabiliyor. Emniyet kaynakları polise yönelik saldırıların bundan sonra artacağına da dikkat çekiyor. Zira örgütler Ergenekon ve KCK davasındaki operasyonlardan dolayı polisi bir numaralı suçlu görüyor. Amaç, polisi korkutup yıldırmak. Hatta bazı illerde önemli operasyonlara imza atan polislere ait bilgilerin (adres, kişisel bilgiler vs.) KCK'nın eline geçtiği ve bunlara yönelik çalışmalar yapıldığı ileri sürülüyor. Emniyet bunu bildiği için seçim sürecince 81 ildeki alarm seviyesini ‘kırmızı' düzeye çıkardı. PKK'nın Karadeniz'e girmesi için TİT/B ve TİKKO üzerinden hareket etmesi gerekiyor. Çünkü bölgede örgüte karşı hâlen bir antipati var. Sabri Başkale komutasındaki PKK Tunceli Bölge Komutanlığı ulusalcı ve sol örgütler üzerinden Osmancık-Çorum hattını kullanarak, Çankırı, Amasya, Kastamonu, Alucra, Ünye, Fatsa gibi yerlere ulaşmak istiyor. Buradaki toplam PKK'lı sayısı 150; ancak TİKKO'nun büyük bir gücü var. TİT-B mensupları ise eski ‘Özel Harp'çilerden oluşuyor. Örgütler bölgede 5 ila 10'arlı gruplar hâlinde hareket ediyor. Ve Derin devletle sıkı bağları var. Konvoya saldırı bu sebeple Reşadiye baskını ile birebir örtüşüyor, hatta aynı ekibin işi olduğu terör uzmanlarınca dile getiriliyor. GAMZE POLAT
<< Önceki Haber Saldırının sırrı bu soruda gizli! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER