YARSAV'dan HSYK açıklaması

'Yargı yüksek kurullarının varlığı anayasal güvence altına alınmıştır. Yasalarla bu kurulların yapısıyla sürekli oynamak kabul edilemez'

YARSAV'dan HSYK açıklaması

Açıklamada, "Yargı yüksek kurullarının varlığı hemen hemen tüm ülkelerde anayasal düzeyde güvence altına alınmıştır. Yasalarla bu kurulların yapısıyla sürekli oynamak kabul edilemez" denildi. 

Yargıçlar ve Savcılar Birliği Başkanı (YARSAV) Başkanı Murat Arslan'ın değerlendirmesi şöyle; 

"YASALARLA BU KURULLARIN YAPISIYLA SÜREKLİ OYNAMAK KABUL EDİLEMEZ"

Yargı kurulları, kuvvetler ayrılığı ilkesine saygı bağlamında "Hukuk Devleti"nin en önemli unsurlarından biri olan 'Yargı Bağımsızlığı' ilkesini etkili bir biçimde hayata geçirme, yargıç güvencesini sağlama, adaletin etkinliğini ve kalitesini teşvik etme, yargı sistemine toplumun güvenini tesis etmeye yardımcı olma amacıyla oluşturulmuş kurumlardır. Bu niteliğinden dolayı yargı yüksek kurullarının varlığı hemen hemen tüm ülkelerde anayasal düzeyde güvence altına alınmıştır. Yasalarla bu kurulların yapısıyla sürekli oynamak kabul edilemez. Kuvvetler ayrılığının günümüz toplumlarında ve siyasal yönetimlerindeki uygulama pratiği, geçmiş yüzyıllardan farklılaşmış ve bu doğrultuda gözler yasama ve yürütme organı karşısında denetleyici ve dengeleyici rolüyle yargı organı üzerine çevrilmiştir. Zira günümüzün parlamenter demokrasilerinde bu kurumun doğası gereği- yasama ve yürütme güçleri adeta tek bir organ gibi hareket edebilmiş ve her iki organ arasında olması gereken kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmıştır. Bu sebeple 20. Yüzyılda kuvvetler ayrılığı ilkesinin siyasi iktidardan (yasama ve yürütme organları) bağımsızlaştırılmış bir yargı erki ile karakterize edildiği ve bu anlamıyla işlevsel kabul edildiği rahatlıkla ifade edilebilir. Dolayısıyla barışçıl bir toplumsal düzende bireysel hak ve özgürlüklerin olması gerektiği şekilde korunabilmesi ancak, yasama ve yürütme organları karşısında kurumsal bağımsızlığa sahip yargı organlarının varlığı ve denetimi ile mümkündür."

"GETİRİLMEK İSTENEN DÜZENLEME YENİ BİR PARALEL YAPININ SİNYALLERİNİ VERMEKTEDİR"

"HSYK değişiklik teklifi, siyasal iktidarın içine düştüğü son derece zor durum nedeniyle panik halinde, refleksif olarak, pragmatik kaygılarla bir siyasal manevra olarak gündeme getirilmiştir. Amaç yargı içerisindeki paralel yapı ile mücadele etmekse bu şekilde olmayacağı çok açıktır. Getirilmek istenen düzenleme yeni bir paralel yapının sinyallerini vermektedir. Görülüyor ki, hukukla bağını hızlı üretim yasa, yönetmelik ve genelgelerle kurduğunu sanan, on yılların birikimini bir kalemde silip oluşturduğu “yeniöye ilişkin de bütünlük kaygısı taşımayan bir yönetim anlayışı, her anlamda bir dağılma ve çözülmeye yüz tutmuştur. Bu ülkeyi kuran değerler üzerindeki "vandalizm"in faillerindeki telaş ve panik toplumun gözünden kaçmamaktadır. Yaşananlar ışığında yargının araç, değilse hedef aksında olmasından daha doğal bir durum bulunmamaktadır."

"SÜREÇ PAYDAŞLARI AÇISINDAN MALİYETİ AĞIR OLACAKTIR"

"Siyasal iktidar HSYK değişikliği ile yeni durumda yürütmenin yargı üzerindeki tahakküm ruh ve bilincini tüm yargıya egemen kılmak, tam bağımlı bir yargı yaratmak istemektedir. Salt amacı bu olunca, bu değişiklik sürecinden umutlu olmak mümkün bulunmamaktadır. Yargı ile son dönemdeki yaşanan gerilimler, yargı tabanının önemli kısmında siyasal iktidara, özellikle Başbakan ve yakın çalışma ekibine karşı rahatsızlık duyulmasına yol açmıştır. Meslektaşlarımızın yargı ile ilgili tüm sosyal medya platformlarındaki görüş ve düşünce açıklamalarında, anketlerde, bu durum rahatlıkla görülebilmektedir. Gündelik ve siyasal basit çıkarların gereği olan yasal düzenlemelerle ilgili kısa sürelerde yaşanan zikzaklar, artık mizah konusu olarak değerlendirilmektedir. Şu aşamada asgari ölçüde ciddiye alınırlığını ve meşruiyetini yitirmiş, kendini kurtarma kaygısına düşmüş bir aktörün öncülüğündeki yasa değişikliği süreci, yaşamsal değerdeki yargı kurumlarımız açısından olumlu sonuç vermeyecektir. Yargının bütüncül olarak ele alınmadığı, takaslarla acil gereksinim olan kısmın eğilip bükülmesine yönelik olan bu süreç, sislerin dağılacağı kısa süre sonrasında “hukuksuzlukları, yolsuzlukları örtme çabası" olarak etiketlenecek, süreç paydaşları açısından maliyeti ağır olacaktır."

"DÜŞÜNME VE KARAR ALMA MEKANİZMALARINI CİDDİ OLARAK ETKİLEMİŞ GÖRÜNMEKTEDİR"

"Bu teklif ile YARSAV olarak sürekli dile getirdiğimiz; yürütme organı temsilcisi olan Adalet Bakanı'nın ve hakim-savcı sınıfından gelse de müsteşarın kurul yapılanmasında yer almasının, ülkemizin kendine özgü koşullarında, yargı bağımsızlığını sınırlayıcı ve zedeleyici etki yapacağı konusundaki düşüncelerimizin ne kadar haklı olduğu bir kez daha teyid edilmiştir. 2010 yılında gerçekleştirilen HSYK seçimi sırasında gerçekleşen kimi olaylar ve seçim sonucunda oluşan kurulun yapısı da unutulmamalıdır. Adeta siyasi iktidar temsilcileri gibi davranan kimi bakanlık bürokratları ile, uzmanlık ve saygınlıkları ile değil de, siyasi iktidara yakınlıkları itibarıyla seçilen kimi üyelerin varlığı, kurulun bağımsız davranma, düşünme ve karar alma mekanizmalarını ciddi olarak etkilemiş görünmektedir. Dolayısıyla HSYK yapısında illa ki bir değişiklik olacaksa ilk yapılacak iş Kurul'da Adalet Bakanı ve Müsteşar'ın varlığına mutlaka son verilmesi ve tüm işlemlerine karşı yargı yolunun açılmasıdır."

"YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ, YARSAV'IN VAROLUŞSAL DEĞERLERİDİR" 

"Diğer yandan YARSAV; var olduğu koşulların ülke içindeki zorluklarına inat, uluslararası ilişkileri ile saygın, ciddiye alınan ve takdir gören bir aktör halini almıştır. Yalnızca Avrupa değil, onun da parçası olduğu tüm dünyadaki yargı meslek örgütleri ile yargının ortak sorunlarına çözüm platformlarının vazgeçilmez paydaşı olmuştur. Yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü, YARSAV'ın varoluşsal değerleridir. Bu değerleri savunmanın olası bedellerini ve ağır faturalarını en etkili ve tüm meşru olanakları kullanarak uygar dünyanın gündemine taşıdık ve taşımaya devam edeceğiz. Küçülen dünyada iletişim kanallarının çokluğu ile herkes, her şeyden haberdar olma şansını yakalamıştır. İzlediğimiz dünyanın karşılıklı olarak ilgisine açığız. Bu bağlamda; üyesi bulunduğumuz Uluslararası Yargıçlar Birliği (IAJ), Avrupa Yargıçlar Birliği (EAJ) ve Demokrasi ve Özgürlükler İçin Avrupalı Yargıçlar Birliği (MEDEL) ile Birleşmiş Milletler Yargıç ve Hukukçuların Bağımsızlığı Özel Raportörü Gabriela Knaul'e son dönemde yargı üzerinden yapılan kirli iktidar savaşlarını aktardık. Karşılıklı yazışmalarımızdan anladığımız kadarıyla ülkemizdeki yargının durumunu yabancı muhataplarımıza anlatmakta hiç zorlanmadığımızı söyleyebiliriz. Yargı bağımsızlığının amacına aykırı olarak devlet merkezli bir refleksle vesayete hizmet etmesinin de, demokratik meşruiyet üzerinden bu defa yargının tek adam tahtının altında yatan aslanlara dönüştürülmek istenmesinin de, bu ülkeye özgü paradoks olduğunu gayet iyi anlamakta ve ifade etmektedirler. 

“YARGI SİSTEMİ FELÇ OLACAK”

“Derneğimizin girişimiyle, uluslararası yargı örgütleri aracılığıyla Türkiye'deki yargının içinde bulunduğu durum tüm dünya kamuoyuna taşınmıştır. Dolayısıyla içerdeki yapı imha edici misyon sahiplerine, şeffaflık çağında artık hiçbir şeyin gizlenemediği ve ulusal sınırlar içinde tutulamadığı, hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı noktasında aynı kaygıları paylaşan birçok uluslararası aktörün var olduğu, haksızlık ve hukuksuzlukların bu aktörlerin objektif gözlem ve tespitleri ile yine ortaya konacağı gerçeğini hatırlatıyoruz. Teklif'in yasalaşması durumunda, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı ilkeleri rafa kalkacak, yargı sistemi felç olacak, meslektaşlarımız nezdinde de telafisi imkânsız hayal kırıklıklarına yol açılacaktır."

DHA
<< Önceki Haber YARSAV'dan HSYK açıklaması Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER