Evveli Şam, şahidi şan, ahiri perişan!

Tarih boyunca medeniyetlere ev sahipliği yapmış, cihanın büyük imparatorluklarının kalesi olmuş, peygamberlerin uğrak yeri Suriye, son zamanlarda dünyaya adını acıyla duyuruyor.

Evveli Şam, şahidi şan, ahiri perişan!

Evveli çok eskilere dayanan, insanlık tarihinin en eski yazılı kanunları olarak bilinen 'Hammurabi Kanunları'nın yazıldığı topraklarda bugünlerde kanunsuzluk ve buna bağlı olarak da gözyaşı hakim. Halbuki, Dimeşk'e (Şam) on bin sahabenin geldiği söylenir. Firavun'dan İbraniler'e, Büyük İskender'den Romalılar'a kadar sayısız medeniyete beşiklik eden Şam, bugün sahip olduğu şanı İslam'a borçlu... Sarığının içinde Peygamberimiz'in mübarek saç telini saklayan ve "sarığımın başımda olduğu hiçbir savaşı kaybetmedim" diyen büyük sahabi, askeri deha Halid Bin Velid'in de içinde bulunduğu bir ordu tarafından fetholunan Şam'da bugün yaşananlar ise bizzat Şam'ın tarihine nasıl ihanet edildiğini gösteriyor. Öyleki, şehir uzun zamandır devam eden operasyonlarda kullanılan ağır silahlar nedeniyle utancından kapkara kesilmiş halde. Hz. Peygamber'in hicret edilmesi hususunda tavsiyelerde bulunduğu Şam, bugünlerde tam tersine bir hicretin şahidi oluyor. İşte şanlı Şam... Tarih boyunca İslam'ın hoşgörüsünün sergilendiği en önemli mekanlardan birisi olan Emevi Camii şehrin merkezinde yüzyıllardır varlığını koruyor. İmam Gazali'nin kendinden sonraki bütün alimlere ışık tutan eseri 'İhya-u Ulumid'din' yine bu mabedde yazıldı. Bediüzzaman Said Nursi'nin 1911'de İslam alemini Ortaçağ'da durduran, ecnebileri istikbale uçuran 6 tane hastalığı teşhis edip, tedavi yollarını gösterdiği ve bunu ilan ettiği Hutbe-i Şamiyye de yine bu camiide irad edildi. Suriye'nin 1,5 milyon nüfusuyla üçüncü büyük şehri olan Humus adalet timsali Hz. Ömer döneminde valilik yapan Halid Bin Velid'li günlerini özlemle yad ede dursun, bölgedeki katliamlar tüm hızıyla sürüyor. Büyük kumandan Halid, Müslümüan olduktan sonra kardeş kanı dökmedi. Fakat şu günlerde son bir yılda yaşanan iç karışıklıkların en kanlısı Humus'da yaşanıyor ve Halid Bin Velid'in kabri de buna tanıklık ediyor. Tanklarla masum kadın ve çocukların üzerine yürüyen rejim yanlısı askerler insanları ezip geçiyor. Geçtiğimiz günlerde ağır bombardımana maruz bırakılan Humus kentinin Bab-ı Amr semtinde yaralanan İngiliz gazeteci Paul Conroy, özellikle Bab-ı Amr semtinde 'sivil nüfusun sistematik şekilde katledildiğine tanık olduğunu' belirtmişti. Osmanlı İmparatorluğu'nun şanlı dönemlerinde en önemli şehirlerden birisi olan Halep, bazı deyimlerle edebiyatımıza nüfuz etmiş bir kent olma özelliği taşıyor. 4,5 milyona yakın nüfusuyla Suriye'nin en kalabalık bölgelerinden birisi. Fakat Halep son zamanlarda, ticaret ve üretim merkezinden ziyade yaşanan olaylarla, iç karışıklıklarla ve katliamlarla adını dünyaya adının duyurmaya başladı. İsrailoğulları tarafından şehit edilen Hz. Zekeriyya'nın mübarek kabri yine bu şehirde, avlusunda gün boyu Kur'an okuyan âmâ hafızlarıyla ünlü Zekeriyya Camii'nde bulunuyor. Katliam ve kan dökmenin sanki bir gelenek olduğu bu topraklardan, geçen yıl başlayan çatışmalar nedeniyle şu ana kadar en az 30 bin kişinin Suriye'yi terk ettiğini, yüzbinlerce insanın da Suriye içinde evlerinden ayrılmak zorunda kaldığı belirtiliyor. Zulme tanıklık edenler Suriye topraklarında son bir yılda işlenen cinayetlere, İslam'ın ilk müezzini Bilal, Kudüs Fatih'i Selahaddin, Cihan İmparatorluğu'nun son Padişahı Vahdettin, Cennetin gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin de tanıklık ediyor. Bilal Habeşi Hazretleri Allah Resulü'nün ahirete intikalinin ardından Medine'de duramayan, "Ben Allah Resulü'nden sonra kimseye ezan okuyamıyorum, Eşhedü enne Muhammeden Resulullah'a gelince dilim tutuluyor söyleyemiyorum..." diyerek Hz. Ebubekir'i ikna edip Şam'ı şereflendiren İslam'ın ilk müzeezzini Bilal- i Habeşi'nin mübarek vücudu, yine bu topraklarda, Ehl-i Beyt mezarı olarak bilinen Dimask'taki Bab'üs Sağîr mezarlığında bulunuyor. Muhyiddin-i Arabi Hazretleri İslam aleminde Pir'i Ekber olarak tanınan, kendisinden 200 sene sonra İstanbul'un fetholunacağına dair bilgilere kitaplarında yer veren Muhyiddin-i Arabi Hazretleri 1200'lü yılların en önemli ilim merkezi Şam'a gelir. Fakat o devirde de bağrında yobaz barındıran Şam şehri, bazı rivayetlere göre o mübareğin de kanına girmiştir ve şehit edilmiştir. Selahaddin Eyyübi Mehmet Akif'in "Şark'ın Şanlı Sultanı" dediği, haçlı seferlerini kahramanca göğüsleyen Selahaddin Eyyübi'nin, Mescid'i Aksa Müslümanların eline geçene kadar kendine gülmeyi haram bildiği söylenir. Vasiyeti üzerine, Şarkın Şanlı Sultanı'nın ahirete bir bez parçasından başka birşey götürmediğini belgeleyen kefeninin mızrağa geçirilmiş parçalarına, Şam sokakları da şahitlik etmiştir. Şam'da vefat eden Kudüs Fatihi Eyyübi'nin türbesi de yine bu şehirdedir. Sultan Vahdettin Han Cihan İmparatorluğu'nun son padişahı Sultan Vahdettin 1926 yılında 65 yaşındayken İtalya'da vefat etmiştir. Daha sonra borçlarından dolayı cenazesine haciz konulmuştur. Fakat bir müslüman ülkede defnedilmeyi vasiyet ettiğinden, dönemin Suriye Devlet Başkanı Ahmed Naim tarafından borçları ödenerek cenazesi Şam'a getirilmiştir. Kabri Süleymaniye Camii'nin bahçelik alanında bulunur, ve Türklerin dışında kimse alınmamaktadır. Hz. Hüseyin Ehlibeyt'in gülü ve cennet gençlerinin efendilerinden Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehit edildikten sonra, Yezid'in adamları tarafından kesilen mübarek başı Şam'a getirilmiş ve buraya defnedilmiştir. Türbesi Emeviyye Camii'ndedir.
<< Önceki Haber Evveli Şam, şahidi şan, ahiri perişan! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER