'Senin vazifene son veriyorlar. Sâyemizde geçiniyordun!...'

Samanyoluhaber.com yazarı Ebu Abdurrahman, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin talebelerinden aktardığı tecrübelerle bugüne ışık tutuyor...

TÜRKİYE PERSPEKTİFİNDEN İÇTİMÂÎ RUH (Bamteli)

KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KALMADI

İnebolu Nur Kahramanlarından olan ve evinin bahçesinde çok sayıda gül çeşidi yetiştirdiğinden kendisine Gülcü Hüseyin Efendi denilen zâtın oğlu olan Ömer Kuru anlatıyor:

“Bir Ağabeyimiz rüyasında Üstadımızı İnebolu’da görüyor. Bakıyor, Üstadımız ve talebeleri silahlı… Karşısında duran Ebu Cehil ordusuna karşı Üstadımız, ‘Hücûm!’ emri veriyor. Ağabeyimiz, Ebu Cehilin yanındakileri görünce şaşırıyor!.. Çünkü hepsi de, hepimizin  tanıdığı kimseler!. Ölümleri de hayra alâmet olmadı…

“Babam, Denizli hapsinden berat edip gelmesine rağmen, Emniyet babamın dükkan komşusunu ücretli olarak babamı izlemek üzere görevlendirmiş… Bir gün bu casus komşumuz ‘Ben bir rüya gördüm, tabir eder misin?’ deyip kahvede, herkesin içinde rüyasını anlatmış. Babam çok güzel rüya tabir ederdi. Onu dinledikten sonra babam da herkesin duyacağı şekilde; ‘Bu rüyaya göre, senin vazifene son veriyorlar. Sâyemizde geçiniyordun. Her ay aylığını alıyordun.’ demiş. Adamın benzi atmış. Gerçekten rüyası aynı şekilde çıkmış. Bunlar üç kişilerdi. Bunlardan birisinin dükkanı yandı. Biri meyhanede içerken öldü. Bir tanesi de iki yıl hapse mahkûm oldu. Her gün yoldaşlarına ‘Bir fırsat arıyorum. Bu nurcuları hapse attıracağım’ diyen bu kişi bir gün meyhanede içerken, hükümete ve iktidarda olan partiye hakaret ediyor. Onun için bunu hapse atıyorlar.” 

Bunların başlarına gelen belâlar, Kastamonu Lâhikasında “Risale-i Nur şakirtlerinden Emin ve Feyzi’nin bir fıkrasıdır.” başlığı altında anlatılıyor…

Ömer Kuru devam ediyor: “Senelerce anlayamadığım bir kuş hâdisesini de anlatayım: Ders yaptığımız üçüncü kattaki misafir odamızın penceresini annem havalansın diye gündüzden açmış. Akşama doğru odaya girdiğimizde, odanın içinde on taneye yakın küçük kuş olduğunu hayretle gördük ve çok şaşırdık. Kuşları süpürge ile zor çıkarttık. Bu kuş hadisesi bir çok defa tekrarlandı. İşin tuhaf tarafı kuşların odaya hep ders olduğu zamanlarda girmeleriydi. Başka zamanlarda bu odaya kuşların girmesi hiç  olmamıştır.

“Bizim eve ufak-tefek bahanelerle sık sık baskın olurdu. Çoğunlukla aradıkları mektuplardı. Ama ne mektupları ne de kitapları bulamazlardı… Gün olup da bize sataşılmadığı da olmazdı. Risale-i Nur Talebelerine ve Üstadımıza dil uzatanları ölümleri de ibret verici olmuştur.

Lem’a’lar kitabının Onuncu Lem’a’sında Şefkat Tokatları bahsinde aslında bu Hizmetin üç kerâmeti anlatılmıştır: Birincisi: Cenab-ı Hak, önce hizmet zeminini hazırlar, sonra hizmet edecekleri sevkeder. Onun için hiç olmadık yerlerde çok enteresan tevafuklar görülür. İkincisi: Hizmete düşmanlık yapanlara bir çeşit tokat gelir. Yukarıda Ömer Kuru Bey bazılarını anlattı. Lâhika mektuplarda da benzerleri mevcuttur. Üçüncüsü: Hizmette gevşeklik gösterenlere uyarıcı bir şefkat tokadı gelir, farkına varanlar hemen hizmete dönerler. Zaten Onuncu Lem’a’da Üstad Hazretleri, önce kendisinden başlayarak ondan fazla ağabeyimizden misaller vermiştir.
<< Önceki Haber 'Senin vazifene son veriyorlar. Sâyemizde geçiniyordun!...' Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER