Kulüplerinde krallar, milli takımda yoklar

Güney Afrika'da düzenlenen 2010 Dünya Kupası'nda 4 takım kaldı. Kulüplerindeki performansıyla parmak ısırtan yıldızlar ise çoktan ülkelerinin yolunu tuttu.

Kulüplerinde krallar, milli takımda yoklar

Otoritelerin kötü futboldan ötürü eleştirdiği turnuvanın en büyük yıkımını ise efsane Maradona'nın Lionel Messi'li Arjantin'i yaşadı. 2010 Dünya Kupası başlamadan önce dünyaca ünlü bazı firmaların reklamları dünya televizyonlarında dönmeye başladı. Burada kulüplerinde başarılı olan pek çok ünlü isim rol alıyordu. Nitekim turnuvaya damgasını vurması beklenen belli başlı yıldızlar vardı zaten. Ama ilginçtir, bunların hemen hiçbiri beklenen performanslarını sergileyemedi. Takımı elenenlerden başladığımızda ilk akla gelen kişi dünyanın en pahalı transferi Cristiano Ronaldo oluyor. Portekiz için ter döken genç oyuncu, Manchester United ve Real Madrid çizgisinin çok uzağında bir görüntü koydu ortaya. Sadece 7-0 biten Kuzey Kore maçında bir gol atabilen Ronaldo, kritik İspanya karşılaşmasının özellikle ikinci yarısında neredeyse topa değmedi bile. Barcelona'nın süper solağı Lionel Messi de golle tanışamadan her daim kıyaslandığı hocası Diego Maradona ile birlikte gözyaşlarıyla veda etti Güney Afrika'ya. Almanya karşısında uğranılan 4-0'lık hezimetin ardından Messi'yi teselli etmek de, "Suratıma yumruk yemiş gibiyim." diyen futbolun efsanesi, günümüzün 'beceriksiz'likle suçlanan teknik adamına düştü. İnter'le sezon içerisinde kazanmadık kupa bırakmayan Milito ise hapsedildiği kulübeden kurtulamadı. Bayern Münih ile iyi bir sezon geçiren Fransız Frank Ribery ile Chelsea'de gollerini sıralayan Nicolas Anelka da kayıplar arasındaydı. Ülkeleri grup sonuncusu olurken Ribery atabildikleri tek golün pasını verdi; Anelka ikinci maçın sonunda sorunlu hocası Domenech'e hakaret ettiği için kadrodan çıkarıldı. Premier Lig'in gol kralı unvanı taşıyan Fildişili Drogba da beklentilerin çok uzağındaydı. İngiltere'de ise en büyük yıkımlardan birisi sayılabilecek Wayne Rooney vardı. Oynadığı 490 dakikayı da golsüz kapatan Rooney, Manchester United'daki formunun uzağında, pasif bir görünümdeydi. Takım arkadaşları Liverpool'lu Gerrard ile Chelsea'li Lampard da yine kulüplerindeki hallerinin çok altında bir seyir izledi. İnter'in bu yılki 3 kupasında büyük katkısı olan Kamerun'un forveti Samuel Eto'o da bir gol atarken ülkesi puanla tanışamadı. Brezilya'da ise benzer bir durumu Kaka yaşadı. Real Madrid'li yetenek, gol atamadığı gibi gruptaki Fildişi maçında kızardı. Sambacılar çeyrek finalde Hollanda'ya 2-1 mağlup olup favori gösterildiği Afrika 2010'a el sallarken Julio Cesar'a güvenenler de büyük hayal kırıklığı yaşadı. İnter'in tecrübeli file bekçisi, Melo'nun kurbanı oldu. Sneijder'in ortasında biraz da hatalı çıkış yapan Cesar'dan geriye hafızalarda uzun ve biraz da komik şortu kaldı. İspanya'ya 1-0 yenilen Paraguay'ın sulu gözlü yıldızı Cardozo da Portekiz'de şampiyonluğa taşıdığı Benfica'daki günlerini mumla arattı. Penaltı atışında Casillas'ı deviremeyen başarılı forvet, İspanya'nın kaçırdığı penaltıda ellerini havaya açtı; ancak ülkesini kurtaramadı. Almanya ile eşleşen İspanya'da ise en büyük hayal kırıklığı Liverpoollu Fernando Torres.
<< Önceki Haber Kulüplerinde krallar, milli takımda yoklar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER