PENSİLVANYA'DA 'GÜLEN' BİR SÜRGÜN

Çünkü Fethullah Gülen orada adeta bir sürgün hayatı yaşıyor.


Houston'daki "Türkçe Olimpiyatı"nın ardından New York'a döndük. Döner dönmez de Bugün Gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt ve rehberimiz Muharrem Atlığ'la Pensilvanya'ya doğru yola çıktık... Pensilvanya ABD'nin 50 eyaletinden biri... İlk anayasanın yazıldığı eyalet olması ve daha sınırda " Bağımsızlık" vurgusuna dikkat çekilmesi önemli olduğunu da gösteriyor. Son on yıldır bizim ülke insanları için de önemli. Çünkü Fethullah Gülen orada adeta bir sürgün hayatı yaşıyor. Bu nedenle Anadolu'dan, hatta dünyanın farklı coğrafyalarından binlerce insan Pensilvanya'ya akın ediyor. Daha yola çıkarken oraya "kamp" denildiğini öğreniyorum. Belli ki çok sayıda insan geliyor, hatta orada kalıyor ki böyle niteleniyor. Bir süre sonra namaz kılmak isteyen arkadaşlar için New Jersey'de ağırlıkla Türklerin yaşadığı bir semtteki "Ulu Cami" nin önünde duruyoruz. Çevre ağırlıkla Türk işletmeleriyle dolu... İstanbul Market, Konya Etli Pide gibi... Biz de New Jersey'de Konya'nın etli pidesini yiyip yeniden yola çıkıyoruz. Yaklaşık 1 saat sonra ormanlık bir yola sapıyoruz. Çok sürmeden rehberimiz "kampa yaklaşıyoruz" diyor. Çevrede tek tek villa türü binalar ağırlıkta. Çok sürmeden de Saylorsburg yazan levha çıkıyor karşımıza... "İşte geldik..." diyor rehberimiz. Dikkatle çevreye bakıyorum. Önümüzde çift kanatlı elektronik bir demir kapı ve birkaç görevlinin olduğu bir kulübe var. Türkiye'yi hatırlatıyor Biraz bekliyoruz. Çevrede güvenlik kameraları olduğu söyleniyor. Kar yağmıyor ama sert soğuk insanı çarpıyor. Ve demir kapı açılıyor. Tam içeri girecekken güvenlik nedeniyle cep telefonlarımız alınıyor. Yaklaşık iki saat sonra Pensilvanya Eyaleti'nin her yanı ormanlık bölgesinde içinde Türkiyeli bir kanaat önderinin, bir sivil toplum liderinin veya küçümsenerek söylenen " Taşralı Bir İmam" ın ne derseniz deyin, sürgün hayatına mahkûm edildiği "kamp" tayız. Doğru o geceyi geçireceğimiz villaya gidiyoruz. İçeri girdiğimde hiçbir şey yabancı gelmiyor bana. Ayakkabıların çıkartılıp konulduğu dolap, salon ve odalara konulan, yatak olmaya uygun kanepeler ve duvarlarda Fethullah Gülen sözleri... Her şey Türkiye'yi hatırlatıyor... Geceyi orda geçiyoruz. Kahvaltıda Fethullah Gülen Hoca'yla buluşacağız. Sabah sekiz gibi kaldığımız villadan çıkıyoruz. Kar hafif hafif yağıyor. Ana binaya doğru yürüyoruz. Çevreye bakıyorum... Müthiş güzel ormanlık bir alan. Tam ortalarda büyük bir inşaat sürüyor. Yeni merkez bina olduğu söyleniyor. Anlaşılan bu kampa kalıcı gözüyle bakılıyor. Onun çevresinde de Türkiye'den ve başka bölgelerden gelen insanların kaldığı ikiüç katlı çok sayıda villa var. Sonradan öğreniyorum, her gün yaklaşık 30-40 kişi bu villalarda misafir ediliyor. Biraz yürüdükten sonra ana binaya giriyoruz. İçerisi bir hayli kalabalık. Bir yanda gençler mutfaktan kahvaltılıkları masalara taşıyor. Misafirler ise ayakta üç beş kişilik kümeler halinde ve sessizce bekliyorlar. Gurbet yaşlandırmış Hem kahvaltı salonunu hem de insanların kümelendiği ara bölmeyi geziyorum. İki ayrı yere, Fethullah Gülen'e dünyanın dört bir yanından getirilen hediyelerin sergilendiği cam bölmeler yapılmış... Bir yerde Anadolu'dan gönderilen el yapımı bir kağnı arabası, bir başka bölümde bir tank... Biri Kosova'dan gelmiş öteki Azerbaycan'dan, Mısır'dan... Simgesel, küçük yerel hediyeler... Biz de, kalabalık da Fethullah Gülen'in kahvaltıya inmesini bekliyoruz. Ve saat 8 civarında hoca bulunduğumuz alana doğru geliyor... Yürümekte biraz zorlandığı hemen fark ediliyor. Tam on yıl önce SabahAtv'nin İkitelli binasında yakından gördüğüm Fethullah Hoca'yı yıllar ve gurbet bir hayli yaşlandırmış... Karşısındaki insana incelikle ilgi gösteren, mütevazılığıyla insanı etkileyen Gülen Hoca, tek tek elimizi sıktıktan sonra kahvaltı salonuna geçiyoruz. Biz gazetecileri yakınına oturtuyor.YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
<< Önceki Haber PENSİLVANYA'DA 'GÜLEN' BİR SÜRGÜN Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER