SEÇİM SANDIĞINDA İLGİNÇ OYNAŞMALAR...

Sefertası satışlarıyla siyasal kutuplaşma!


Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden biri, bu yakınlarda bir piyasa araştırması yaparken İstanbul’da ilginç bir bulguyla karşı karşıya kalmış: Sefertaşı satışları... İstanbul’da birçok malın üretim ve satışı tepetaklak aşağı giderken, sefertasında tam tersinin yaşandığı, satışların patladığı görülmüş... Şaşırtıcı mı? Hayır değil. Evden işe ya da işten eve yemek taşıyanların çoğalması yaşanmakta olan ve gitgide derinleşen ekonomik krizin mantığına uygun. Kriz aile bütçelerini kemirdikçe kemiriyor, cepleri vuruyor. İşsizlik dalgası büyük bir hızla kabarıyor, veba gibi yayılıyor. Ne yazık ki öyle. Önümüz çok karanlık! Geleceğe dönük belirsizlikler azalmıyor, çoğalıyor. Günümüzdeki klasik deyişle: Krizin dibi görülmüyor! Dünyada da öyle. Üretim düşüyor, işsizlik büyüyor, iç ve dış ticaret hızla küçülüyor. Borsalar vurgun yemiş gibi. Finans sistemi yerlerde sürünüyor. Paket üstüne paket açılıyor ama işe yaramıyor; piyasalarda herhangi bir düzelme yok. Destek adına verilen devlet kaynakları sünger gibi emilip bir anda kayboluyor, dipsiz kuyularda yitip gidiyor. Tek bir olumlu haber yok. Bu arada, krizi çok daha beter hale getirebilecek korumacılık eğilimleri ve milliyetçilik ekonomide güçleniyor. Alman Maliye Bakanı Peter Steinbrück, küresel krizin gitgide körüklediği korumacılık ve milliyetçilik konusunda şu uyarıyı yapabiliyor: “1930’lardaki yanlışlara tekrar düşmemeliyiz. Korumacılığın azmasına yol açan o hatalar, bir finans krizinin büyük bir resesyona dönüşmesine neden olmuş, bu da 1930’ların Almanya’sında Nazizm’in yükselişini beraberinde getirmiştir.”(*) İki dünya savaşı arasında Avrupa’yla birlikte tüm dünyayı ateşe atan eski şeytanların, milliyetçi hortlakların yeniden siyaset sahnesinde o meşum danslarına tanık olmayı istemiyor aklı başında insanlar, siyasetçiler. Ağızlarda reform sözcüğü var. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, her fırsatını bulduğunda ‘Kapitalizmin reformu‘ndan söz ediyor. Küresel mali sistemin yeniden yapılandırılmasına, özellikle bankacılığın çok daha kontrollü hale getirilmesine ilişkin istekler çok sık kulaklara çalınıyor. İtalyan Maliye Bakanı, “Yeni dünya düzeni için yeni kurallarından konulması“ndan yana olduklarını belirtiyor. Kimileri de uyarıyor: “Laf öğütmeyin, iş yapın!” Kısacası: Vaziyetler iç açıcı değil. Bizde de aynen öyle. Kriz gittikçe derinleşiyor. Ve hiç iyi yönetilmiyor. Memleketin halleri kötü. İşsizlikti, ihracattı, üretimdi, borsaydı, büyümeydi, bütçe disipliniydi, liraydı, hangi göstergeye bakarsanız bakın tepetaklak gidiyor. Her şey olumsuz. Allah için tek bir iyi haber yok. Maalesef öyle. Başbakan Erdoğan ise seçim meydanlarında bambaşka telden çalıyor. Ekonomik gidişi perdelemek için olacak, meydanlarda siyaseti gerdikçe geriyor. Anlaşılan o ki, yüksek tansiyondan ve ‘siyasal kutuplaşma‘dan medet umuyor Erdoğan. Umduğunu bulabilir mi? Bu ihtimal var. Kutuplaşma ve siyasal gerilim 29 Mart’ta Tayyip Erdoğan’ın değirmenine seçim sandığında su taşıyabilir. Şimdi diyebilirsiniz ki: Bu nasıl iş? Vatandaş cebindeki paraya bakmaz mı? İşsizliğin böylesine patlamaya başladığı bir ortamda iktidar partisinin oyu azalmaz mı? Genel kural bu. Ama bu genel kural, 29 Mart seçimlerinde işleyebilir mi? İlle de işlemeyebilir. Halkın arasında, ‘kökü dışarıda bir kriz’ diye görülen ekonomik kriz ve siyasal kutuplaşma olgusu seçim sandığında Erdoğan’ın işine yarayabilir. Bu ihtimal de yok değil. Ama bir başka yazı konusu.
<< Önceki Haber SEÇİM SANDIĞINDA İLGİNÇ OYNAŞMALAR... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER