İki büyükelçiyi geri çağırmak hata mıydı?


Türkiye, ABD Kongresi Dış İlişkiler Komitesi ve İsveç Meclisi'nin soykırımı ile ilgili kararları nedeniyle her iki ülkedeki elçilerimizi geri çekti. Burada iki farklı görüş var. Birinci grup, büyükelçilerin geri çağrılmasının hata olduğunu savunuyor. TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner de bu yöndeki düşüncesini dün tekrar dile getirdi. "Hata oldu" diyenler, özellikle ABD'de elçimizin kalarak diyalog kapılarını açık tutmasını ve lobi yapmayı sürdürmesini istiyor. Bir de şu ana kadar 20 kadar parlamentodan bu karar geçtiğine göre, Türkiye'nin bu politikayı sürdüremeyeceğini dile getiriyorlar. Fransa ve Almanya örnekleri ortada... İkinci görüşü savunanlar, yani "büyükelçilerin çekilmesi doğru oldu" diyenler ise farklı gerekçeler ileri sürüyor. "Büyükelçileri geri çağırmanın, geri çekmeden önceki en büyük diplomatik tepki olduğunu" dile getiriyorlar. Muhatapların tamamına en üst seviyede mesajın ulaştığını, aksi halde ikili görüşmelerle bu neticelerin alınmasının mümkün olmayacağını ifade ediyorlar. Bu görüşün, Türk Dışişleri nezdinde de etkili olduğu görülüyor. İsrail'de uygulandığında, hakareti yapan şahıs yazılı özür dilemişti. İsveç hükümeti de dün "özür" anlamına gelecek çok net ifadeler dile getirdi. Parlamento kararını tasvip etmediklerine dair yazılı beyanlarını resmi sitelerine de koydular. İsrail'de olduğu gibi İsveç büyükelçisinin de bu aşamadan sonra geri dönmesi söz konusu olabilir. Türkiye, büyükelçiyi geri çağırarak alması gereken sonucu elde etti denilebilir. ABD Büyükelçimiz Namık Tan'ın yeni başladığı Washington'dan geri çağrılmasında şartlar biraz daha farklı. Türkiye, Dış İlişkiler Komitesi'nin "soykırımı" kararını ilk kez 24 Nisan öncesi alması sebebiyle yeni gelişmelerden endişeli. Konunun genel kurula taşınması bir risk. Başkan Obama'nın 24 Nisan bildirisinde "soykırımı" ifadesini kullanması ihtimali de diğer risk. Ankara'da hayal kırıklığını artıran esas faktör, açıkça dile getirilmese de Obama yönetiminin son güne kadar gelişmelere müdahale etmemesi. Bunun "başkanlık talimatı" olmasından endişe duyuluyor. Obama yönetiminin, Türkiye'nin tepkilerini yumuşatma ve Ermenistan Protokolleri ile ilgili baskı uygulama hesapları yaptığından kaygı duyuluyor. Türkiye, bu nedenle tepkisinin ne kadar sert olacağını Beyaz Saray'a hissettirme ihtiyacı duyuyor. Obama yönetiminin hesap hatası içinde olduğu diplomatik bir dille ifade ediliyor. Onlar da mesajı almış görünüyor. Dışişleri Bakanı Hilary Clinton ve diğer yetkililerin Komite kararı ile ilgili tepkilerini açıktan dile getirmeleri bunu gösteriyor. Ancak ortada yazılı bir güvence yok. Obama yönetiminin 24 Nisan bildirisinde nasıl davranacağı da halen net değil. Dolayısıyla Büyükelçi Tan'ın bir süre daha Ankara'da kalmaya devam edeceğini söyleyebiliriz. Türkiye, bu arada boş durmuyor. Ermenistan ile görüşmeler yürüyor. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış görüşmeleri de ilerliyor. Dış politika konusunda tecrübeli bir Türk yetkili içinde bulunduğumuz durumu şu sözlerle özetliyor: "Ne Protokoller öldü ne de Ermenistan Azerbaycan görüşme süreci. Her iki süreç de en kritik aşamasında..."
<< Önceki Haber İki büyükelçiyi geri çağırmak hata mıydı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER