Silinmiş 'yumruk' izleri


Şurası açık ki... Eski adıyla ‘Kızıl Elma Koalisyonu’, moda tabiriyle ‘Ergenekon ulusalcılığı’ nüksetme çabasında. ‘Yumruk’ harekâtı, yeni bir çıkış yakalama arayışını hortlatmışa benziyor. Bakalım, bu ‘şiddet kültü’nü, tekrar yükselen bir dalgaya dönüştürmeyi başarabilecekler mi? *** Hazır kıtalar, siper alma vaziyetinde bekletiliyormuş meğer. Mevzilerini hiç terk etmemişler... Onu da anlamış bulunuyoruz. Anlayışımızı geliştiren başka şeyler de oluyor bu arada. Mesela TÜBİTAK’ın, Silivri’deki mahkemeye yazdığı rapor, ‘karartma’ faaliyetini kanıtlıyor. Danıştay binasının güvenlik kamerası kayıtlarıyla oynanmış. ‘Arıza’ gerekçesiyle bakıma alınan kayıtlar, bir güzel ‘temizlik’ ameliyesinden geçirilmiş. 15-16 Mayıs 2006 günlerine ait görüntülerin bir kısmı silinmiş, bu esnada. Tam da o ‘kıyamet günü’nün arifesine rastlıyormuş işte! 17 Mayıs sabahına hazırlananların keşif çalışmalarına kimler, nasıl iştirak etti? Acaba diyorum, neresini kararttılar o günlerin? *** Hangi manzarayı bizden sakladıklarını merak ediyorum haliyle... Menfur Danıştay Saldırısı‘nın gerici bir kalkışma olduğuna dair izleri mi? İkinci bir Menemen Vakası‘yla her bakımdan akrabalığını gösteren kanıtları mı? Şöyle hasından ‘laik bir travma’ oluşturmak için, aransa bulunamayacak türden mistifikasyon materyallerini mi? Saldırının ‘irticai’ amacı ve saldırganın ‘dinci’ profili hakkında, ortalığa yayılan peşin kabulleri mi? Anında kamuoyunu aydınlatabilmek için neşre hazır bekletilen, kişiye özel ‘basın bültenlerini’ mi? Saldırganın, ‘Allah’ın askeri’ olduğunu söyleyip, tekbir getirerek sıktığı ‘şeriatın kurşun sesleri’ni mi? ‘Katilin imzası tekbir, nedeni türban’ başlıklı ‘şoklama’ haberlerini mi? Saldırganın, ‘Allah’ın gazabı Danıştay’ın üzerine olacaktır’ diyerek attığı sloganları mı?... 2. Daire’nin, ‘türban yasağı ve din aleyhine verdiği kararlar sebebiyle’ hedef seçildiği basma kalıplarını mı? Tetikçinin otomobilinde ele geçirilen Vakit gazetesi kupürünü mü? Yoksa...Yoksa... Saldırıyı kendi başına planlayıp yaptığını söylediği o pek muteber ifade tutanağını mı? *** Ne hikmetse, o gün, saldırgan çok inandırıcı gelmişti herkese. Başkaca hiçbir araştırmaya, sorgulamaya gerek duymaksızın, kesin gerçek kabul edilmişti söyledikleri. Ogün Samast da ‘tek tabanca’ bir katildi ve bu ikna ediciydi. Son ‘yumruklar’ da aynı hesap; tek başına ‘delibozuk’ların münferit işi gibi değiller mi? Kanıt takıntısı olan bir takım ‘kötü adamlar’, gene delil karartarak iz şaşırtmazlarsa, şimdilik öyle! Bunların hepsi, zaten birbirinden bağımsız olaylardır, kurcalamaya ne gerek? Kafa konforumuzu bir daha bozmazlar umarım(!)...
<< Önceki Haber Silinmiş 'yumruk' izleri Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER