Yüce Meclis, en güzel tatiller senin olsun


İktidardaki partinin milletvekili olsanız ve şöyle bir soru sorsalar ne cevap verirdiniz: Cezaevlerindeki beş bine yakın çocuğun durumuyla ilgili yasal düzenleme mi, yoksa Tapu Kadastro Teşkilatı hakkındaki yasa mı size göre daha önemli? Tamamdır, cevaplarınızı duydum. Peki, aynı soruya AKP milletvekillerinin verdiği karşılığı biliyor musunuz? Onlar şöyle demiş. Cevap veriyoruz; Tapu Kadastro yasası... Malum, anayasa değişikliği görüşmeleri esnasında harap ve bitap düşen Meclis 1 temmuzda tatile girecek. Ve hükümetin tatil başlamadan önce mutlaka çıkarmak istediği bazı acil yasalar var. Başbakan Erdoğan milletvekillerine, çok çalışın haziranda acil yasaları halledin yoksa size tatil filan yok ona göre, demiş. Yakın zamanda basına yansıyan haberler, bu acil yasalar arasında kamuoyunda “Taş atan çocuklar” olarak adlandırılan çocuklarla ilgili düzenlemenin de olduğu yönündeydi. Böylece sadece taş attıkları iddiasıyla cezaevlerini doldurmuş binlerce çocuk serbest kalacaktı. AKP bu konudaki yasayı çıkarmak istediğini söylemişti. CHP’nin yeni genel başkanı, hem temiz hem dürüst bir insanoğlu / Kılıçdar Kılaçdaroğlu da bu çocukların affedilmesinden yana olduğunu açıklamıştı. BDP’nin tavrı zaten belli. Bir ülkenin Meclis’inde iktidarıyla, muhalefetiyle üzerinde uzlaşılan bir konu olursa ne beklenir? O konunun halledileceği, değil mi? Ama bahse konu ülke Türkiye ise tam aksi olabiliyor işte. Kısaca yasa yine çıkmıyor. Üstelik, çocuklar serbest kalmalı diyen partilerin de gıkı çıkmıyor. Çocuklarla ilgili yasa yerine 1 temmuza kadar yapılacak acil düzenlemeler arasında Tapu Kadastro’dan, Karayolları’na ondan Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bilmem nesine kadar onlarca şey var. Böylece Meclis kapanacak ve vekiller Karayolları ile ilgili yasayı memlekete kazandırmanın huzuru içinde tatile çıkarken, binlerce çocuk ise bu “yaz tatili”ni yine hapiste idrak edecek. Dün sabah gazeteci arkadaşım Murat Erdin’in Radyo Tatlıses’teki programına konuk oldum. Bu mevzua da değinme fırsatımız oldu. Kısa süre sonra programa dinleyicilerden gelen e-postaları okumaya başladı Murat. Bunlardan biri de Ümit Eser’e aitti. Yani geçen sene bir otobüse atılan molotofkokteyli nedeniyle ölen 17 yaşındaki Serap Eser’in abisine. Mealen diyordu ki, “O çocukları korumaya çalışıyorsunuz ama bizim gibi mağdur olanlar ne olacak, bizim haklarımızı kim savunacak...” Acısı içime oturmuştu o korkunç olayın. Bir şeyler söylemek istedim kızgın abiye ama dilimin ucundaki tüm kelimeler saçma geldi, söyleyemedim. Ne diyebilirdim ki kardeşini kaybetmiş bir abiye? Herhalde ben de onun yerinde olsam, hapisteki çocukların haklarını savunanlara kızardım. Başbakan’ın bile, “O çocukları mazlum göstereceksin, o molotof ile yanan yavruyu ne göstereceksin. Neyle izah edeceksiniz” dediği bu memlekette, bir abi “bizi kim savunacak” demiş çok mu? Onun yerinde olsam, bu çocukların birçoğu suçsuz yere senelerce içerde yatacakmış, umurumda bile olmazdı. Büyük acı yaşamış bir abinin böyle hissetmesi elbette doğal. Benim isyanım, insanların birbiriyle acılarını yarıştırmasına sebep olanlara. İnsanlar acılarını yarıştırırken, yasa koyuculuk ve askercilik oynayanlara... *** Benden söylemesi - Anlaşılan o ki, Türkiye bugünden itibaren bir araştırma şirketinin yaptığı son seçim anketini konuşacak. Çünkü öğrendiğim kadarıyla, o araştırmadan çıkan sansasyonel sonuçlar var: “AKP ile CHP’nin oy oranı Türkiye genelinde aynı noktaya geldi; İstanbul’da ise CHP AKP’yi geçti...” Doğru mu bilinmez ama bu sonuçların üzerine “daşdaş medya”nın nasıl atlayacağını merakla bekliyorum. - Genç Siviller organizasyonu ile 27 Mayıs Darbesinin yıldönümünde Yassıada’ya gittik. Ne diyeyim ki... Hüzünlendik, gözümüze bir şeyler kaçtı. - MİT artık dış istihbarata yönelecekmiş. Eğer doğruysa bunun en hayırlı yanı, memleket hasretiyle yurtdışında yaşayanların her gün simit yiyebilmeleri olur. Çünkü Avrupa’da her okulun kapısında, her şehrin meydanında mutlaka bir “simitçi” olacak demektir. - Yaz öncesi, yani tam da şu günlerde bir cin çıksa ve kadınlara dese ki, “Dileyin benden ikisinden birini... Hayatın anlamını mı öğrenmek istersiniz, yoksa bikininize sığmayı sağlayacak garantili kilo verme formülünü mü?” Acaba hangisini seçerler? (Bu soru Vatoz’un katkıları ve baskılarıyla hazırlanmıştır.)
<< Önceki Haber Yüce Meclis, en güzel tatiller senin olsun Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER