Gülme garantili


Aslında şu çok eğlenceli: CHP kesimi bir yandan vatandaşa kıvırmadan 'Neden Hayır'ın derdine düşmüşken bir yandan da Avrupa Sosyalistlerine durumu izah etmeye çabalıyorlar. Kılıçdaroğlu'nun köy köy dolaşıp 'Mala davara bir faydası var mı?' diye sorduktan sonra 'O zaman referandumda oyumuz hayır' içerikli konuşmalarının İngilizce versiyonunu görmek fena halde matrak olacaktır. Hani biz CHP'nin Avrupai yiğitlerinin Hannes Swoboda'ya 'Siz AKP'nin uşaklarınız. Alayınız tırt' içerikli son derece nezih ve diplomatik mektuplar yazmasını beklerken bir başka kamera şakası gibi açıklama bizatihi Sayın Kılıçdaroğlu'ndan geldi. CHP'li dostlar üzülürler mi, sevinirler mi bilemiyorum ama Kemal Kılıçdaroğlu hakikaten bir fenomene dönüşmeye başladı. Gerçeği eğip bükmesinin yanı sıra artık kendi ürettiği ve akıl ile iz'anın el ele verip kolbastı yaptığı birtakım yeni ve evlere şenlik gerçeklik üretiyor. Bize de eğlence çıkıyor fena mı? Bu meyandaki son makara ise şu: 27 Nisan bildirisi AKP ile Yaşar Büyükanıt (Genelkurmay diyemiyor, zira Sayın Önder Sav kızabilir sanırım.) ortak çalışmasının ürünüdür! Gülmeden önce hemen o dönemi hatırlayalım. Hani böylesi dehşetengiz bir işbirliğini CHP'nin yeni fark etmesi de ayrı bir trajedi değil midir dostlar? Hani bu kadar cingöz bir siyasetçinin o zaman durumu kavrayıp, CHP'li yetkililerin, "Parti olarak bildirinin her satırına katılıyoruz." demesine engel olması gerekmez miydi? 'Her satırına' katılınan bir bildirinin gizli ortağı olunmaz da ne olunur? Bugün "Değişikliğe hayır, çünkü kayısı taban fiyatlarına bir etkisi yok' şeklinde bir ana konsept ile yollara dökülen anamuhalefet partisinin bu tür şakadan beter çıkışlar ile bizleri eğlendirdiği kesin, gelin görün ki referanduma kendileri açısından olumlu bir etki yapıp yapmayacağı şüpheli. Kılıçdaroğlu bu çıkışları bizzat geceleri kendisi mi düşünüp üretiyor, yoksa arkasında bir 'akıl fikir yürütme ekibi' mi var bilemiyorum. Fakat acizane kendilerine bu mantık silsilesi ile çok daha sağlam tüyolar verebilirim hem de 'miri malı' olarak yani "bilâ" bedel. Madem sonuçlara bakıp olayları analiz etmek gibi meseleyi tersten alma yöntemi kullanıyoruz. Hemen başlayalım. CHP'nin en baba kozu şu olmalı bence: 28 Şubat, Tayyip Erdoğan ve ekibinin ortam çalışmasıydı. Hatta bu şahane fikri bizzat Doğan Medyası ve Ertuğrul Özkök tersinden itiraf da etti! Şöyle demediler mi: 28 Şubat AKP'yi iktidar yaptı, o halde iyidir! İşin sevabına empati kısmı bir yana, Kılıçdaroğlu'nun yerinde olsam bu orijinal fikri 'es' geçmem. Düşünsenize, meydandasınız, meydan hıncahınç dolu ve gürlüyorsunuz; 'Sayın vatandaşlar, bunlar 28 Şubat'ın esas failidirler. Her türlü anti-demokratik uygulamayı sizlere reva görüp, sonunda bizi ve cuntacıları refüze ettiler, sonra da iktidara geldiler. O halde oyumuz hayııııırrr...' İtiraf edin eğlenceli değil mi? Sonra seçim takvimine göre yakın tarihten başlayarak geri zıplaya zıplaya gidilir: "12 Eylül'ü de bunlar Evren ile ortak yaptı, 12 Mart kesinlikle Tayyip'in başının altından çıktı. Hele 27 Mayıs... Of of ki ne of... Daha bacak kadardı ama karıştırdı memleketi. Menderes'in idamından başta Başbakan sorumludur... 1. Meşrutiyet'in gerçek sorumlusunu ise önümüzdeki genel seçimde açıklayacağım ve çok şaşıracaksınız..." Daha zorlarsak Fransız Devrimi'ne kadar meseleyi uzatabiliriz. Anlaşılan önümüzdeki iki seçim takvimi siyasi açıdan olmasa da mizah tarihimiz açısından esaslı bir kahramanı bize armağan edecek.

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER