Hesap sorulmazsa bu oyun bitmez


Kemal Kılıçdaroğlu'nun aklı tam üç buçuk yıl sonra başına gelmiş olacak ki, 27 Nisan muhtırasına karşı sözler söylemeye başladı. Meğer bu muhtıra AK Parti'yi iktidara getirmek için Genelkurmay Başkanı tarafından danışıklı olarak yapılmış. Aslında hem Yaşar Büyükanıt hem CHP, danışıklı dövüşle AK Parti'yi iktidara taşımışlar. Çünkü 22 Temmuz seçimlerinde CHP'nin ağır bir hezimet yaşamasının, AK Parti'nin de büyük bir seçim başarısı kazanmasının altında 27 Nisan muhtırasına karşı dik duruşunun çok etkisi var şüphesiz. Ancak Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin oy patlaması yaşamasında, yardım ve yataklık ettikleri 367 uydurmasının etkisini unutmayı tercih ediyor. Aradan aylar yıllar geçmiş, tehlike bitmiş, CHP statükonun devam etmesi için 'Hayır' kampanyası yürütürken, sözüm ona demokratik bir çıkış yapıyor. Kamuoyuna, aklısıra demokrasiden yana olduğunu gösterecek. Aynı şekilde Kılıçdaroğlu'nun 35. madde çıkışı da tam bir komediye döndü. Verdikleri kanun değişikliği teklifinde açık ve seçik bir şekilde bu maddenin ortadan kalkması yerine aslında hiçbir değişiklik içermeyen bir teklife döndü iş. Aslında konumuz bu değil. CHP'nin nasıl komik bir parti haline geldiğini konuşmaya, tartışmaya gerek bile yok. Onlardan terör olaylarının arkasını araştırmasını istemek, deveye hendek atlatmaktan daha zor bir şey! Bizim sözümüz hükümete. Hükümetin CHP'nin durumuna düşme riskine... Türkiye göstere göstere oynanan bir oyunu seyretmeye devam ediyor. Hatırlayacaksınız, bu günlerin geleceğini referandum sürecine girdiğimiz mayıs ayında Abdullah Öcalan, terörün artacağını, olayların sadece dağlarda kalmayacağını, şehirlere de yayılacağını söylemişti. Ardından Sarıyayla baskını geldi, ardından Çeliktepe, ardından Hantepe baskınları... Sonra İnegöl'de ve Dörtyol'da etnik bir karışıklık ortaya çıktı. Gazeteler, televizyonlar, internet siteleri haftalardır 3. Taktik Tümen Komutanlığı'nın sorumluluk alanındaki bölgede PKK teröristlerinin nasıl ellerini kollarını sallaya sallaya sınırı geçip çocuklarımızı şehit ettiklerinin görüntülerini yayınlıyor. Heronların ve Emniyet'in sağladığı istihbaratların nasıl sümenaltı edildiğini, görmezden gelindiğini, termal kameraların, sensörlerin çalıştırılmayarak, çocuklarımızın şehit ettirildiğini herkes görüyor. Ortaya çıkan belgeler Dağlıca'daki, Aktütün'deki tezgâhın aynen devam ettiğini öylesine ayan beyan ortaya koyuyor ki, bundan sonra söz bitiyor artık. Tam bu esnada Abdullah Öcalan'ın 'şehirler karışacak' sözünün gerçekleştirilmesine zemin hazırlayacak şekilde milliyetçi oldukları söylenen birileri İnegöl'de, Dörtyol'da kargaşa çıkartıyor. BDP bu yangın yerine ellerinde benzin bidonlarıyla dalıyor, yapabildikleri kadar tahrik bombalarını ortalığa atıyorlar. Statükoyla Abdullah Öcalan ve BDP, doldur boşalt oynamaya devam ediyor. Hedef raferandum... Biz bu oyunu yıllardır seyrediyoruz. Bu oyundan sonra birileri bütün milletin ağzını gözünü kırıyor. Ne hükümet kalıyor ortalıkta ne de iktidar... Bu bizim 40 yıllık, 50 yıllık hikâyemiz. Statüko hiç oyun sistemini değiştirmeden aynı oyunu oynuyor ve başarılı oluyor. Niye başarılı oluyor? Çünkü hükümet bu olayların hesabını hakikaten sormuyor. Terör olaylarının olduğu birçok bölgeyi Balyoz darbe planı nedeniyle hakkında tutuklama kararı çıkartılan komutanlar yönetiyor. Hükümet 28 Nisan günü hükümet olduğunu bütün millete gösterdiği ve karşılığında da yüzde 47 oy aldığı gibi, Türkiye'yi karıştıranların üzerine de gerektiği şekilde gitmez, bu konuda kararsızlık gösterirse bu oyunları seyretmeye hep devam edeceğiz. Unutmamak gerekir ki terörün bütün faturasını hükümetler ve siyasiler ödüyor. Hükümet, Balyoz'un ve Güneydoğu'nun hesabını birilerine sormadığı müddetçe daha çok çocuğumuz şehit olacak, bu terör daha çok iktidar eskitecek.
<< Önceki Haber Hesap sorulmazsa bu oyun bitmez Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER