Türkiye Kolombiya olsun mu, olmasın mı?


Karşılaştırmalı çalışmalar, bir dizi genelleme yapılmasına, zaman, mekan koşulları ile öznel dinamiklerin gözardı edilmesine yol açtığından pek makbul olmayabilirler. Ancak arada bir Latin Amerika ülkelerine baktıkça insanın aklına geçmişteki Türkiye’nin hali geliyor ve hala o günleri özleyenlerin bulunduğunu düşünmek ürpertici oluyor. Bir dizi örnek bulunabilir Latin Amerika’dan, ama şu aralar Kolombiya gündemde. Kolombiya, başta Venezuela’yla olmak üzere her an bir çatışmanın başoyuncusu olabilecek potansiyele sahip. Jeopolitik önemine fazlaca vurgu yapan, kuzeyle güney arasında köprü işlevi gördüğünü savunan ve Anayasa tartışmaları bitmeyen bu ülke, etnik çeşitliliğe, sosyal dengesizliklere ve terör sorununa sahip. Hükümetlerin siyaseti, terör ve uyuşturucuyla mücadele konuları etrafında şekilleniyor ve ABD ile ilişkiler bu politikaların genel çerçevesini kuruyor. Venezuela ise, daha çok İran gibi siyasetini ABD düşmanlığı üzerine kuran bir yönetime sahip. Devlet başkanı Chavez, Latin Amerika’yı ABD karşısında birleştirecek yeni “Bolivarcı”lığın lideri olduğuna inanıyor, hatta arada bir coşup Bolivar’ın yeniden doğduğunu ve kendi bedeninde kimlik bulduğunu savunuyor. İki ülke arasında yaşanan en temel sorun, Kolombiya’daki direnişçi, gerilla, ayrılıkçı ya da terörist olarak adlandırılan FARC ve ELN’nin Venezuela tarafından desteklendiğinin ileri sürülmesi. Kolombiya, Venezuela’nın bu örgüt liderlerini topraklarında barındırdığını, kamplara destek verdiğini hatta azmettirdiğini savunuyor; Venezuela reddediyor. Venezuela ise, Kolombiya’yı topraklarını ABD üslerine açarak kendisine yönelik ABD baskısına yardım ve yataklık yapmakla suçluyor; Kolombiya bunun terörle mücadele olduğunu söyleyip iddiayı reddediyor. İki ülke arasındaki sorunlar ile “terör” meselesinin seçim dönemlerinde daha da tırmandığının altı çizilmeli. Bu gerginliklerden biri geçen ay yaşandı, iki ülke arasında az kalsın savaş çıkacaktı. Sınırlara askerler yığıldı, tehditler savruldu. Venezuela 23 Temmuz’da Kolombiya ile diplomatik ilişkilerini kesti, zira Kolombiya Venezuela’nın isyancılara nasıl yardım ettiğini gösteren görüntü ve kayıtlar bulunduğunu bildirdi. Chavez, bunların sahte olduğunu ve ABD tarafından düzenlendiğini söyleyip kızdı. O kadar kızdı ki, yeni göreve başlayacak ABD büyükelçisini de ülkeye kabul etmedi. Neyse ki çok kısa süre sonra fikir değiştirdi ve 11 Ağustos’ta Kolombiya cumhurbaşkanı ile buluştu, liderler ilişkileri normalleştirme kararı aldılar. Ancak bu kez Kolombiya’da bir kriz çıktı, krizin yasama-yargı ilişkilerindeki kriz olarak özetlenmesi mümkün. Kolombiya’da ABD üslerine izin veren anlaşma Anayasa Mahkemesi’nce Anayasa’ya aykırı bulunundu. Gerekçe ise, uluslararası antlaşmaların parlamento kararıyla onay gerektirmesi. Yani Kolombiya hükümeti hem ABD’den alınan ciddi ekonomik ve askeri yardımları hem de karşılığında verilen üsleri parlamentoya getirmeden hal yoluna gitmiş. Türkiye’nin de geçmişinde bu tür işler bulunuyor, dolayısıyla nedenlerini kavramak kolay. Şimdi Kolombiya hükümeti süreci yeniden başlatacak ve metni parlamentoya sunacak, ama sonuç ne olursa olsun ABD yardımları kesilmeyecek. Yardımların gıda yardımı olmadığı bilindiğine göre, herhalde sonuç ne olursa olsun üsler de kalacak. Demokratikleşme sürecindeki gecikmeler, Soğuk savaş yıllarındaki gibi siyaset yapılabileceğinin sanılmasına yol açıyor. Koşullar buna izin vermediği için de yasama krizleri, savaş olasılıkları, terör ve siyasi çalkantılar bitmek bilmiyor. Akıntıya karşı kürek çekenler ise, bedeli vatandaşlarına ödetiyor.
<< Önceki Haber Türkiye Kolombiya olsun mu, olmasın mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER