HANEFİ AVCI YENİ DURSUN ÇİÇEK Mİ ?


Herkes Hanefi Avcı’nın kitabını ve Hanefi Avcı’yı tartışırken, aslında amacı aynı fakat yöntemi farklı bir operasyonla karşı karşıya olduğumuzu gözden kaçırıyor. Hanefi Avcı’nın kitabıyla ıslak imzalı millete ihanet eylem planını ve bu planın hayata geçirilmek üzere düğmeye basıldığı Erzincan Ergenekon’u iddianamesini birlikte ele aldığınızda çok ilginç benzerlikler karşınıza çıkıyor. Dursun Çiçek imzalı millete ihanet eylem planı; İstanbul Ümraniye’de bulunan 27 adet el bombasının ardından başlayan Ergenekon soruşturmasını durduramayacağını anlayan yapının, misilleme olarak hazırladığı bir operasyondu. Islak imzalı Fethullah Gülen ve Ak Parti’yi bitirme planı anti Ergenekon operasyonuydu. Ve bu plan Erzincan’da hayata geçirildi. Bu planı hazırlayan; kağıt üzerinde Dursun Çiçek gözüküyordu fakat arkasında çok daha yukarılara giden bir emir komuta vardı. Islak imzalı millete ihanet eylem planı başlı başına bir yol haritasıydı. Bu planda cemaat ve Ak Parti’yi bitirmek için neler yapılacağı, nasıl komplolar kurulacağı ayrıntılı olarak yer alıyordu. Dursun Çiçek imzalı plandaki ana başlıklara bakarsanız Hanefi Avcı’nın kitabında yazılanlarla örtüşecek çok ilginç rastlantılarla karşılaşırsınız. Millete ihanet eylem planında; Ak Parti’nin parçalanmasına yönelik parti içindeki kilit haberleşmecilerden yararlanılması ve partinin birliğinin tartışmaya açılması vardı. Avcı’nın kitabındaysa o planda Ak Parti için yapılmak istenenin şimdi cemaat için yapıldığını görüyoruz. Avcı; Dursun Çiçek imzalı plandakine benzer bir şekilde, Ak partili kilit haberleşmeciler yerine cemaatteki kilit haberleşmecilerden yararlanıyor. Ve onların kendisine ilettiği bazı bilgileri kitapta kullanıyor, cemaati kendi içinden gelen itiraflarla sarsmayı amaçlıyor. Islak imzalı planda; Ergenekon sanığı muvazzaf ya da emekli subayların suçsuz oldukları savunulurken onlara sahip çıkılmasından bahsediliyordu. Bu insanların irticayla mücadele ettikleri için başlarına bunların geldiğinin kamuoyuna anlatılması için haberler yaptırılması isteniyordu. Hanefi Avcı da kitabında aynısını söylüyor. Ergenekon sanıklarına sahip çıkıyor ve şu anda Silivri’deki bazı isimlerin suçsuz yere yattığını savunuyor. Bununla kalmıyor bu kitapta haklarında soruşturma devam eden başta kendi arkadaşı olan emniyet müdürlerinin de suçsuz yere tutuklandığını anlatıyor. Yine irtica eylem planında; ülkeye büyük emeği geçmiş insanların Ergenekon adı altında ve yersiz ithamlarla lekelendikleri ifade ediliyor. Hanefi Avcı’nın kitabında da aynı şekilde ülkeye ve özellikle emniyet teşkilatına emek vermiş insanların yalanlarla itham edildiği ve suçlandığından bahsediliyor. Dursun Çiçek imzalı planda; Ak Parti’nin kamuoyunda zor duruma düşürülmesi için toplumda infial oluşturacak eylemler yapılması planlanıyor. Hanefi Avcı da kitabında cemaatin Ak Parti’yi yönettiği imajının pompalanması sonucu, aynı şekilde toplumda bir tepki ve korku oluşturulması için çaba sarf ediyor. Böylelikle vatandaşın Ak Parti’den uzaklaşması amaçlanıyor. Çiçek imzalı irticayla mücadele eylem planında; başta orduda olmak üzere Gülen cemaatine gönül vermiş insanlar hedef alınıyor. Hanefi Avcı’nın kitabında da aynı şekilde bu kez cemaatin emniyet içinde olduğu iddia edilen yapılanması hedef alınıyor. Islak imzalı planda; Ak Parti ve cemaatin laik düzeni yıkıp, devleti ele geçirme yönünde çalıştıkları ve bu faaliyetlere son verilmesi gerektiği anlatılıyor. Hanefi Avcı’nın kitabında da; cemaatin Ak Parti iktidarı döneminde başta emniyet ve yargı olmak üzere devleti ele geçirdiği iddia ediliyor. Dursun Çiçek imzalı planda; medyada Ak parti ve cemaat aleyhinde her türlü kara propaganda yapılması yer alıyor. Planda, Ergenekon’u haklı çıkaracak ses kayıtları tertiplenmesi isteniyor. Bu durumun benzerini Hanefi Avcı’nın kitabında görüyoruz. Kitabın son 200 sayfasında tam bir kara propaganda yer alıyor ve eklenen bazı mektuplar cemaati karalama planını haklı çıkaracak argümanlar olarak kullanılıyor. Ayrıca medyada bazı isimler kanal kanal dolaşıp kitabı ve Hanefi Avcı’yı savunan, cemaati yerden yere vuran, kitaptakine paralel bir kara propaganda yürütüyor. Islak imzalı eylem planında cemaatin bir örgüt gibi gösterilmesi amaçlanıyor ve Ergenekon soruşturmasını cemaatin yönettiği imajının verilmesi hedefleniyor. Hanefi Avcı’nın kitabı da tıpkı bu söylemler üzerine kurgulanıyor. Avcı da kitabında Ergenekon’u cemaatin yönettiğini, bu soruşturmayı yürüten savcıların cemaatin adamı olduklarını söylüyor. İşte yukarıda ana hatlarıyla anlattığımız Dursun Çiçek imzalı irticayla mücadele eylem planı ve Hanefi Avcı’nın kitabının son 200 sayfalık cemaat bölümü, neredeyse aynı tornadan çıkmış iki çalışma gibi karşımızda duruyor. Akp ve Gülen’i bitirme planındaki yol ve yöntemler, biraz makyaj yapılarak Hanefi Avcı’nın kitabında cemaat-Ak Parti işbirliğini hedef alan ve bu yapıyı çökertmek üzere kurgulanan bir planı işaret ediyor. İki planın uygulama yöntemi arasında konjonktüre ve gelişen şartlara göre sadece bir yöntem farkı var. Fakat bu fark bile bu iki çalışmanın aynı kaynaktan beslendiğine işaret ediyor. Dursun Çiçek imzalı planda, Ergenekon soruşturmasına misilleme olarak bir karşı yargı süreci başlatılması amaçlanıyordu. Bir silahlı cemaat terör örgütü tertiplenmesi ve bu yolla iddia edilen ETÖ’ye karşı atağa geçme planı yapılıyordu. Bu plan Erzincan’da neredeyse birebir hayata geçirildi. Düzmece bir silahlı terör örgütü oluşturulması için masum insanların evlerine silahlar bırakılması tasarlandı. Dursun çiçek imzalı planı uygulamakla suçlanan Başsavcı İlhan Cihaner’in kararıyla Başbakan Erdoğan da dahil olmak üzere birçok üst düzey yönetici ve cemaatle irtibatlı vatandaş dinlendi. Fakat yargı üzerinden uygulanmak istenen bu plan yine yargıya takıldı. Ve Erzurum Özel Yetkili mahkemenin savcısı Osman Şanal, Cihaner’in usulsüz yürüttüğü soruşturmaya el koydu. Ancak, Şanal ve Erzurum’daki mahkemenin bütün üyeleri HSYK tarafından görevden alındı. Şimdi Anayasa değişikliğiyle HSYK’nın oluşan yeni yapısında, bu eskisi kadar kolay olmayacak. Ayrıca yine anayasa değişikliğiyle Ak Parti’nin kapatılması da neredeyse imkansız hale geldi. Yargı süreçlerine müdahale imkanları ortadan kalkan vesayetçi sistemin elinde tek bir kozları kaldı. Uygulayabilecekleri tek bir yol var. O da 2011 genel seçimlerinde, ne yapıp yapıp Ak Parti’yi ülke yönetiminden uzaklaştırmak. Dursun Çiçek imzalı planın adı niçin “Akp ve Gülen’i bitirme planı” idi ? Çünkü bu sistem cemaati bitirmeden Ak Parti’yi bitiremeyeceğini çok iyi biliyor. Dolayısıyla şu anda önlerindeki tek yol 2011 seçimlerinde Ak Parti’yi iktidara taşıdığına inandıkları cemaati, halkın gözünde korkutucu, ürkütücü ve her yeri ele geçirmeye çalışan, kendisinden başka kimseye hayat hakkı tanımayacak, başı ezilmesi gereken bir yapı olarak lanse etmek. Hanefi Avcı’nın kitabıyla işte bu yapılıyor. Kitaba eklenen son 200 sayfalık “cemaat” bölümü tamamen bir operasyonu gösterdi. Avcı’nın kitabının “cemaat” bölümü, Dursun Çiçek imzalı “Akp ve Gülen’i bitirme planı”nın farklı bir versiyonu. Çünkü amaç ve yöntem olarak birebir örtüşüyor. Dolayısıyla bugün televizyonlarda kitabın cemaat bölümünü savunan insanlara dikkat ederseniz hiçbiri kitabın ilk 397 sayfalık bölümüyle ilgilenmiyor. Bütün amaç; halkın gözünde Ak Parti’ye oy vermeyi sürdürdükleri takdirde cemaati daha da büyütecekleri ve kendilerinin hayat hakkının kalmayacağı imajının ve korkusunun toplumda oluşmasını sağlamak. Vesayet sistemi için aynı kapıya çıkan iki yol var. Ya vatandaşı cemaat korkusuyla Ak Parti’ye oy vermekten uzaklaştırmak ya da Ak Partiyle cemaatin yollarını ayırıp cemaatten Ak Parti’ye gidebilecek oyları engellemek. Her ikisinde de Ak Parti oy kaybeder ve iktidardan uzaklaştırılır. Dolayısıyla Akp ve Gülen’i bitirme planını Dursun Çiçek’e sipariş eden yapı, şimdi Hanefi Avcı imzasıyla operasyon yapıyor. Bunu yapmak için sıranın kendisine geldiği paranoyası, Hanefi Avcı’ya bilinçli olarak pompalanmış da olabilir. Hanefi Avcı bir paranoya sarmalına alınmış olabilir. Hem kendi özel hayatında hem de devlette geçmiş yıllarda kurduğu çarpık ilişkileri, Avcı üzerinde bir korku unsuru olarak kullanılmış olabilir. Hanefi Avcı gibi bir insan bulunmayacak bir prototip. Çünkü Avcı cemaatin kendine göre olumlu yanlarını da anlatan ve cemaatin içinde bulunmuş imajıyla inandırıcı olabilecek bir aktör. Aslında kimlerin Avcı’nın kitabını bugün canhıraş savunduklarını düşündüğünüzde taşlar da yerine oturuyor. Bunun için Önder Aytaç’ın son birkaç yazısı daha detaylı bilgiyi size sunacaktır. Avcı’nın kitabı ıslak imzalı irtica eylem planı ve Erzincan Ergenekon’u iddianamesiyle birlikte yeniden okunduğunda çok farklı bir tablo karşınıza çıkacak. Son not; Hanefi Avcı’nın bizzat isim vererek Erzincan Ergekenon’u soruşturmasını cemaatin savcılarının yaptığını iddia etmesi ve bu soruşturmanın iddianamesindeki isimleri aklamaya çalışması size ilginç gelmiyor mu ? [email protected]
<< Önceki Haber HANEFİ AVCI YENİ DURSUN ÇİÇEK Mİ ? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER