Üniversite harçları


Öğrenci gösterilerinde polisin çok daha “düzgün ve etkin” davranması sağlanmalı, bu şart, ancak, yükseköğretimin finansman meselelerini, konuyla ilintili hakkaniyet ve etkinlik meselelerini de serinkanlı düşünmek lazım. Geçen akşam bir TV programında izlediğim bir kız öğrenci yumurta eylemlerinin tekrarlanmaması için iki koşullarının olduğunu, üniversitenin bedava olmasının ve YÖK’ün kaldırılmasının gerektiğini ifade etti. YÖK’ün kaldırılması meselesini şimdilik geçiyorum, bu yazıda bedava üniversite talebi üzerinde odaklanacağım. Bedava üniversite çok anlamlı bir talep değildir; zaten böyle bir şey de yoktur. Ülkemizde ortalama bir yükseköğretim öğrencisinin 2011 senesinde sisteme maliyeti yaklaşık beş bin beşyüz TL dolayında olacaktır (11.5 milyar ödenek, iki milyon öğrenci); tıp, eczalık gibi fakültelerde daha fazla, sosyal bilimlerde, uzaktan öğretimde daha az. Temel mesele bu beş bin beşyüz TL’nin kimin tarafından ödeneceğidir. Bu maliyetin tümünü öğrenciye ödetmek bir uç çözümdür, öğrenciden hiç harç almamak başka bir uç çözümdür ama öğrenciden harç almamak demek doğal olarak her öğrencinin sisteme taşıdığı maliyetin tümünü vergi ödeyenlerin üstlenmesi demektir. Öğrenci kolektiflerinin talep ettiği sıfır harç düzeyi yani tüm maliyeti vergi ödeyenlere yüklemek yükseköğretimin, adalet, savunma gibi bir saf kamu hizmeti olarak değerlendirilmesi anlamına gelir ki bu durum pek doğru değildir. Açıkçası öğrencilerin parasız üniversite talebini anlamakta zorlanıyorum, zira Türkiye’de üniversiteler zaten adeta bedavadır. Ortalama öğrenci maliyetinin beş bin beşyüz TL dolayında olduğu bir ülkede en yüksek harç miktarı yaklaşık altı yüz TL, en düşüğü de yine yaklaşık yüz TL dolayındadır (ikinci öğretim hariç). Üniversitelerin bu kaynaktan yani öğrenci harçlarından elde ettiği gelir toplam harcamalarının yüzde onunun çok altındadır. 2011 senesinde tüm yükseköğretim kurumlarının gelirleri toplam 11.5 milyar TL olacak; bu meblağın 1.4 milyar TL’si üniversitelerin, öğrenci harçları dahil, tüm özel gelirler dahil, toplam öz gelirleri iken aynı yükseköğretim kurumlarına Hazine yardımı 10.1 milyar TL olacak. Yine aynı 2011’de Yükseköğretim Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’nün bütçe teklifi 3.4 milyar TL; bu para da öğrenciye yurt harcaması, burs olarak gidecek. Üniversite harçlarının yüksekliği ve kaldırılması temelli bu ateşli-yumurtalı protesto bu sayısal manzara karşısında gerçekten çok temelsiz görünmektedir. Öğrencilerin talep ettiği sıfır harç meselesi yani tüm maliyetin vergi ödeyenlere aktarılması da hiç ama hiç hakkaniyete uygun bir talep gibi durmamaktadır; 18-24 yaş üniversite kuşağı öğrencilerinin yaklaşık yüzde yirmisinin örgün öğretimin parçası olabildiği bir ülkede bu yüzde yirminin ağırlıklı bir bölümünün toplumun nispeten gelir düzeyi kabul edilebilir ailelerden geldiği aşikardır çünkü bu çok sert seleksiyondan, yüzde 15-20, büyük oranda ancak iyi liselerde okuyabilenler, dershanelere para verebilenler geçebiliyor. Bu değerlendirmelerim doğal olarak ortalama için geçerli, küçük bir oranda istisnalar mutlaka vardır ve devlet bunlara mutlaka nitelikli burslarla sahip çıkmalıdır. Türkiye’de vergi sisteminin yüzde yetmiş oranında dolaylı vergilere dayandığı da hatırlanırsa, “bedava(!) üniversite” talebinin düşük gelirlilerden yüksek gelir gruplarının çocuklarının eğitimine kaynak aktarmak anlamına geldiği sonucu da çıkarılabilir. Ama öğrencidir, harçlara karşı gösteri ve protesto etmesi en doğal hakkıdır. Orta vadede yapılması gereken öğrencinin yurt, kitap ve burs (geri ödemeli) koşullarını iyileştirmek ama harçları da ödeme gücü olan öğrenci için çok daha mantıklı düzeylere çekmektir. Öğrencilerin ise, üniversitelerde, başta bürokratik-devletçi yapıları ve renksizlikleri olmak üzere, itiraz etmeleri gereken çok şey vardır ama harç meselesi kanımca en sonda gelir.
<< Önceki Haber Üniversite harçları Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER