Mazeret de yok asabiyet de!


Şu bir gerçek ki, kurultay CHP'ye çok yakışıyor. Bu durum, AK Parti, MHP veya DSP için geçerli değil. CHP'de kurultay, partililer ve basın açısından adeta bir panayır havasında geçiyor. Haftalar öncesinden ajandalara not edilip, kurultay günü iple çekiliyor. Öyle ki, sahanın ortasında medyaya ayrılan bölümdeki konuk kapma mücadelesi, canlı yayında kurultay kritikleri, uzun zamandır karşılaşmayan dostların sıcak muhabbetlerine doyum olmuyor. Pakette gelen dürüm kebabın tadı bile başka oluyor. Salondan başlayalım... CHP'liler "Melih Gökçek yaptırdı" filan demeyip Ankara'nın en yeni ve modern spor salonu, Arena'yı tuttular. Öyle ki, salonun uygun olup olmadığını sormak için aradıklarında "CHP Kurultayı yapılacak" dememişler. Salonu garantiye almak için, önce boş olup olmadığını öğrenmiş, ardından kurultay için rezervasyon yaptırmışlar. Yani işi şansa bırakmamışlar. Salon her şeyiyle mükemmeldi. Tıka basa doluydu. Kimse sıcaktan bunalmadı, tuvalet sırasında telef olmadı. Ama o anonsçu kimdi öyle... Murat Karayalçın aksanıyla konuşuyor, bunun iyi bir şey olduğunu sanıyor ve başta gazeteciler olmak üzere herkesin sinirini bozuyordu. Biraz kendisi olsa, o bariton sesiyle daha iyi bir performans çıkarabilirdi. Hükümet'e, "Bunlar analarını da satar" diye yazdıktan sonra istifa etmek zorunda kalan Hürriyet Gazetesi'nin eski başyazarı Oktay Ekşi de salondaydı. Hürriyet'e ayrılan masada oturdu. Çok sayıda gazeteciye el öptürdü. Kılıçdaroğlu notlarına gelince... 1. Kulaklarımızın zarını patlatırcasına çalan müzik salonu ne kadar coşturduysa, CHP liderinin 90 dakikalık konuşması o denli sıktı. 2. Kemal Bey, "Recep Bey" söylemini bu kurultayla terk etti. Kimse de bu durumu yadırgamadı. Zira, baştan beri yanlış bir ısrardı. 3. Kimse, "Baykal dengesini gözetti" filan demesin. Kılıçdaroğlu tümüyle kendi listesini oluşturdu. Parti Meclisi üyelerini tek tek belirledi ve onaylattı. Yılların acar CHP muhabirleri dahi 80 kişilik listeden en az 30'unu tanımıyordu, herkes "Bu kim, bu kim" diye birbirine sordu. Daha ne diyeyim... 4. Kayseri'deki yolsuzluk iddiasını ilk kez Meclis'te konuşarak ortaya atan Kılıçdaroğlu, bu defa konuşmayarak dosyayı kapattı. 5. Deniz Baykal ve Önder Sav'ın bu kurultayla miadı doldu. Artık CHP'de yoklar. En azından seçime kadar... 6. Kılıçdaroğlu'nun hiç ama hiçbir mazereti kalmadı. Partiyi tam anlamıyla teslim aldı. Kendi kadrosunu kurdu. Şimdi işine bakacak. Yoksa dönüp ona bakarlar. Mengü hadisesi CHP'li Şahin Mengü, TRT'deki kadrolaşma iddialarını gündeme getirince, TRT'den sorumlu bakan Bülent Arınç, "Senin kızın da TRT'de çalıştı" diye çıkışmıştı. Mengü kızını savunmuş, "Benim kızım One Ajans'ta çalıştı. TRT kadrosunda olduğunu ispat edin, vekillikten istifa ederim" demişti. Şu anda CNN Türk'te ekrana çıkan Mengü'nün kızı Nevşin Mengü de Twitter'da "Madem nerede çalışsam sıkıntı oluyor. Hükümet de bana zengin koca bulsun o zaman" diye serzenişte bulundu. Sonra tepki gelir diye bu mesajı sildi. Kimin ne dediği önemli değil. TRT'de çalışmış olmak, oradan ücret almak için illa kadro gerekmiyor. Eline TRT mikrofonunu alan, TRT'ye iş üreten her kimse TRT'de çalışmıştır. Ciddi oranda yoldaş kadrolaşması olan TRT Türk'ü bir kenara bırakın, TRT 1 ve TRT Haber'de programcılık, muhabirlik, sunuculuk, hatta müdürlük yapan yüzlerce çalışanın da kadrosu yok! Onlar da sözleşmeli... Kızı düne kadar TRT'ye çalışan Şahin Mengü, bu konuya hiç girmeyecekti. Kızına danışsa, hata yapmazdı.
<< Önceki Haber Mazeret de yok asabiyet de! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER